SÜRYANİ TARİHİ
Süryaniler Kimdir?

Eski Tarih

Süryani Tarihinde Bölünmeler

Sessiz Sedasız

Kültür

Risk Altındaki Süryani Mimari Mirası İçin Çağrı

Avrupalı Süryanilerden Orman Bakanına Çağrı

Süryanilerden Tur İzlo'da Yeni Yatırımlar

Malfono Mor NARSAY ve Kendini Tanımak

Kadim Halk Süryanilerden Şlomo yani Selam var

Papaz Diril: Cevap Bekleyen Çok Soru Var

Süryani Göçüne An'larla Tanıklık

İsveç'ten Dünyaya Ezilen Halkların Haberleri

Süryani Gencin Köyden CERN'e Uzanan Başarısı

Turabdin'in Diril'leri

Şırnak Beytüşşebap’taki Kayıp Çift Üzerine

Mezopotamya'nın Solan Gülleri: Keldaniler

Londra'dan Mardin'e Uzanan Bir Matbaa Hikayesi

Süryani Köylerinin İzinde: Aynvert'e Yolculuk

Türkiye'deki Azınlıkların Kültürel Çıkmazı

Kardeşçe, Barış İçinde Yaşamak Mümkün

Türkiye Kendi Tarihinden Korkmamalı

Bir Süryani Ailenin Bitmeyen Acılarının Öyküsü

1915 Süryanilerin Gelecek Umudunu Yok Etti

Memleket Bağrında Yara İzleri

Geniş Avlunun Şiir Olma Hali

Kilisede Tek Başına

Renkler Sırayla Solarken

Serçe Kanadında Yaşayan Bir Halk: Süryaniler

Süryaniler Azınlık Oldu da Sonra Ne Oldu?

Dilsiz Süryani Nasra Şammashindi

Ermeni ve Süryanilerin Birlikte Yaşadığı Bir Köy

Yok Edilen Uygarlığın Kültür Envanteri

Gavur Değiliz ki Biz, İnanıyoruz

Sürgünün Ne Olduğunu Ortadoğu'da Gördüm

İsmini Saklayamazsın ki...

Sayfo 1915 ve Sonrası Doğu-Batı Süryaniler

1915 Soykırımı Bir İnsanlık Testidir

100.Yıl Önce Katliamlar Nasıl Başlayıp Yayıldı?

Ortadoğu'nun Yeni Kalp Ağrısı Süryaniler

Amele Taburlarında Zulmedilen Süryaniler

Hakkari'de Yeşeren Bir Umut Hikayesi

Bir Hayat Kaç Kez Sıfırlanır?

Noel'in Sessiz Sakinleri: Anadolu Hıristiyanları

Erbil Yüreğimin Acı Çığlığı

Bir Bellek Kanaması

Süryaniler Filmde İlk Defa Kendilerini Oynadılar

Barışın Temsilcisi Yeni Süryani Kadim Patriği

Süryanilerin Bitmeyen Varlık Mücadelesi

Bahe'nin Lal Güncesinden

Adaylığım Süryanilere Güç Kattı

Mardin-Midyat Hattında Bir Yaşam

Süryani Katoliklerin Bina Çıkmazı

3 Dil,1 Ülke..Rojava'da Süryaniler

Kürtlerin Süryanilerle Büyük İmtihanı

Zaz Köyüne Dokunma

76 Yıldır Annesini Manastırda Bekliyor

Sanharib Malki: 15 Yaşına Kadar Sokakta Oynadım

Telkari Sanatı Tarihe Meydan Okuyor

Türkiye'nin Dil Haritası

Askeriyede, Emniyette, Mülkiyede Neden Yokuz

Paket'in Süryanicesi

Süreci Kimse Bilmiyor

Faili Meçhul Cinayetler ve Süryaniler

Bir Ninos Aho Gelip Geçti Mezopotamya'dan

Ermeni Tehciri Haklı, Süryanilere Dikkat

Suriye'den Kaçan Süryaniler Midyat'ta

Süryaniler İçin Seyfo'lar Bitmiyor

Tek Dileğim Var:Köyümün Kilisesinde Dua Edebilmek

''Gittiler'' İsimli Film Projesi

Süryanice Sogdinan Laslibo

Süryanilerin Bitmeyen Çilesi

Hristiyanlar Dönsün Ama Nasıl?

Çalgıcılar Kahvesinden Bir Ud Virtüözüne

Çok Kültürlü Bir Suriye İstiyoruz

5500 Yıl Konuşuldu, Artık Yok Oluyor

Mor Gabriel Metropoliti: Hiçbir Yere Gitmiyoruz

Türkiye Açısından Süryani Toplumu Kayıptır

Süryanilerin En Büyük Sorunu Anadilde Eğitim

Bir Belgeselin Yol Hikayesi

Köyüne Botanik Park Yapmak İstiyor

Temizlendikçe Tarih Fışkırıyor

Osmanlı Bile Topraklar Mor Gabriel'in Demiş

Manastırın O Kayıp Belgeleri

Suriye: Ötekileşmeyen Hıristiyanlar

Süryanilerle Refah ve Demokrasi Gelecek

Azınlık Okullarının Geçmişi ve Sorunları

Süryaniler'den Zarakolu'na Ödül

Herkes İçin Tam Demokrasi İstiyoruz

İşleyen Nasra Şimmeshindi

Iraklıların İstanbul'daki Küçük Bağdat'ı

Süryanilerin Bu Ülkenin Kültürüne Etkileri

Hezeka Rengini Çok Özledim

Süryaniler Vatanı'na Dönüyor

Türkiye'de Azınlık Pozitif Bir Kelime Değil

Bize Reva Görülenler Ayıp

Adaylığım Halkların Kardeşliği Bağlamında Önemli

Bu Diller Neden Kayboluyor?

Mardin Karakabuklarını Kırmalı

Acıları Hissederken Ortaklaşmak

Has Parti'nin Süryani Kurucusu

Sosyonom Amca'nın Vatan Sevgisi

Diyarbakır'da Bir Sadakat Hikayesi

Cudi'nin Eteğinde Bir Köy Vardı

Söyleşi: Gelin Arkadaşlar Yüzleşelim

Diasporada Süryanilerle Buluşma

Toprağa Gömülen Süryani Köyü: Kıllıt

Türkiye'nin Gavurları Avrupa'nın Müslümanları

Bir Kart Koleksiyoneri

Süryaniler Ne İstiyor?

Ulusu Olmayan Bir Milli Takım

Futbolla Geri Dönen Süryani

Komşumu İstiyorum

Mümkün Mü Artık Dönmek?

Sözün Bittiği An

Yolumuz Düştü Turabdin'e

Hep Hasretlerle Yaşadım

Eskikale Değil Kalitmara

Süryanileri Ayağa Kaldıran Arazi Olayı

Mezopotamya'nın Kadim Halkı: Süryaniler

Buşra ve Mahbuba

Diyarbakır'ın Üşüyen Vicdanı

Biz de mi Gidelim?

Midyat Süryani Telkarisi Tehlikede !

Süryanilerin Vefa Duygusu

İstanbul'dan Şam'a İman Yolu

Gavur Mahallesinin Son Üç Ermeni'si

Yarına Bir Harf'ten Fazlası Kalabilsin Diye

Süryani Zanaatkarlar Tarihe mi Karışıyor?

Memleketinin Tanımadığı Aydın

Aile Yedi Diyara Bölündü, Allah Bizi Bir Tuttu

Mezopotamya Bahçesine Bahar Geldi

Herşey Yarına Bir Harf İçin

Manastıra Adanmış Bir Hayat: Bahe

Safran renginde manastır: Deyrulzafaran

Akrebi dost bilen Mızra Dayı

Süryani köyünde zaman

Yolum Düştü Turabdin'e

Bahe ve Manastır

Bir Süryani Köyü: Kıllıt

Bir Tarih Yeniden Canlanıyor

İnsanlık Kokusu Yazı Dizisi

Sareköy'de (GAVAYTO) Süryani Sevinci

Mezopotamya'da Yeniden Açan Güller

Röportaj: Türkiye'de Azınlık Olmak

Süryanilerin Kudüs'ü: Deyrulzafaran

Posta Kodu 47500 Mardin/Anıtlı (HAH) Geri Dönüş

Ödül Avcısı Süryani Gazeteci

İsveç’te Süryani Bakan'ın Seçim Heyecanı

Röportaj: Radyodaki Farklı Sesler

Ağacından Ayrı Düşmüşlere

Mezopotamya Bahçesine Bahar Geldi

 
 
Hakan Aytekin / SESSİZ SEDASIZ

Unutamadığım iki güzel "ses" geldi geçtii bu dünyadan, sessiz sedasız. Biri Elazığlı Diş Hekimi İshak Tanoğlu’nun sesiydi; bir ilahiyi söylerken duymuştum ilk kez:

Ya Rab bize rahmeyle,

Biz miskin biçareye
Baran gibi yağdırsan
İnayetin hakire…

Türkiye’deki Süryaniler hakkında gerçekleştirilen ilk filmlerden(ii) biri olan Işık Sesini Arıyor belgeselini çekerken karşılaşmıştım, ilahiyi söyleyen İshak Tanoğlu’yla. Süryani literatüründe “Turabdin” (Tanrı Hizmetkarları Dağı) olarak anılan Mardin ve civarında yaşayan birkaç kişilik bir Süryani grubu, Nusaybin’deki Mor Yakup ile Nusaybin’in Gündükşükro Köyü’ndeki(iii) Mor Abrohom kiliselerine bir ziyaret düzenlemişti. Biz de geziye katılmış, bu küçücük grubun coşkusuna tanıklık etmiş, belgesel film için onları belgelemiştik. Tanoğlu iki çocuğuyla birlikte kameramızın karşısına geçip, bu ilahiyi “ses”lemişti. Kulağımızın aşina olduğu bir makamla söyledikleri ilahi, Türkiye’de ve Kuzey Mezopotamya’da Süryani halkının cılızlaşan sesini Türkçeyle fısıldıyordu.







İshak Tanoğlu vefat haberini aldım. Yeşilköy’deki Mor Afrem Kilisesinin ilk ayinini yönetmek üzere Şam’dan Türkiye’ye gelen, Süryani Patriği Mor İğnatiyos II. Efrem’in elini öptükten birkaç dakika sonra vefat etmiş… Belki fark etmişsinizdir; 8 Ekim günü 100 yıllık Cumhuriyet tarihinde ilk kez bir kilise törenle açıldı. Törene katılan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Türkiye’deki değişik din ve cemaatlerin temsilcileri koronun “Abun dbaşmayo” (Ey göklerdeki babamız) duasından sonra kurdeleyi kesti. 15 Ekim’de kilise ikinci kere, bu kez işlevine uygun biçimde ibadetle açıldı. Elâzığ Süryani Kadim Meryem Ana Kilisesi Vakıf Başkanı İshak Tanoğlu da Süryanileri dünyevi olarak temsil eden en üst yetkili olan Patrik’in yöneteceği bu ayine katılmak için İstanbul’a gelmiş. Patriğin elini öpmüş, sonra kalbi dayanamamış… Bir gün sonra yapılacak olan töreni göremeden, orada okunacak dua ve ilahileri duyamadan…

İshak Tanoğlu İncil-i Şemmas’tı. İbadet sırasında Süryani kiliselerinin en kutsal bölümü olan kduşkudşin’e (mihrap) çıkma, İncil ve fankitho’lara “ses” verme konusunda icazet almış bir Süryani’ydi. Harput ve Elâzığ kiliselerinden sorumluydu. Bütün çetin koşullara karşın halkının ve kültürünün cesur bir temsilcisiydi. Irkçı ya da dinsel baskılara, tehditlere barışçıl biçimde karşı koyuyordu. Elazığ’ı asla terk etmemişti, terk etmek de istemiyordu. Elazığ-Harput’ta bir kayanın içine oyulmuş olan ve MS II. Yüzyıla tarihlenen Meryem Ana Kilisesi yıl içinde ibadete kapalı tutuluyordu. Tanoğlu, kilisenin sadece 15 Ağustos’ta, Meryem Ana adına düzenlenen “Salkım Bayramı”nda açılmasını ve “Kıddes” yapılmasını tercih ediyordu. Muhtemelen yaşamındaki en güzel sesleri de Meryem Ana Günü’nde duyuyordu.

Onu Elâzığ’ın merkezinde sadece Süryaniler değil neredeyse herkes tanıyordu. Elazığlıların tercih ettiği, işinde mahir bir diş hekimiydi. Onun Hıristiyan olması aklıselim Müslümanlar için lafı edilecek bir konu değildi. Anadolu insanının cömertliğinin temsilcisiydi. Gönül adamıydı. Davudi sesi sadece kilisedeki dua ya da ilahilere değil, gündelik konuşmalara da hayat verirdi. Elâzığ civarında konuşulan bütün dillere hakimdi. Geçen yıl Harput Film Festivali nedeniyle Elazığ’a gitmiş, eşimle muayenehanesinde ziyaret etmiştik. 20 yıl sonra tekrar karşılaştığım bu koca yürekli ve koca “ses”li adam sanki her gün görüşüyormuşuz gibi yakın davranmıştı. 20 yıl önce genç bir delikanlı olarak çektiğim oğlu da diş hekimi olmuştu. Aynı muayenehaneyi kullanıyorlardı. Kızı ise İskenderun’a gelin gitmişti. Muayenehaneye hastanın biri giriyor biri çıkıyor, hepsiyle hoş bir muhabbet yürüyordu. Tok olduğumuz halde bize zorla pilav üstü döner ısmarlamış, üstüne de tatlı yedirmişti.

Midyat’ta, Işık Sesini Arıyor belgeselinin çekimlerinde sıradan bir müzik kasetinde Süryanice bir duaya rastlamıştım. Bu duayı filmde kullanmak istedim. Dua, tıpkı resmi açılış törenine katılanların dinlediği gibi, Süryani liturjisinde en önemli dua olan Abun dbaşmayo idi… Yeşilköy’de açılan kilisenin adı gibi, Patriğin adı gibi, kullanmak istediğim bu duayı okuyan kilise korosunun da adı, III. Yüzyılın başında Nusaybinde yaşayan Süryani azizlerinden Mor Afrem’den geliyordu. Mar(iv) Afrem Süryani Ortodoks Kilisesinin Korosu okuyordu duayı. Lakin bu kilise İsveç’teydi ve İsveç’teki cemaatle hiçbir temas şansım yoktu. Hazırladığım belgesel Kanal D’de ve CNN-Türk’te yayınlanacaktı. Telif sorunu yaşamak istemiyordum. İstanbul’daki tanıdığım Süryanilerden yardım istedim. Bir-iki gün sonra telefonum çaldı; İshak’ın sesiydi karşıdan gelen. İsteğim ona kadar ulaşmış; o da İsveç’teki Metropolit’e. Koronun yöneticisinden duayı belgeselde kullanabilmem için gereken izni almıştı. Filmim o güzel koronun sesinden Abun dbaşmayo ile başlar… Vakitsiz çaldığı zaman ölümü haber veren bir noqusho’nun (çan) sesiyle biter…


Unutulmayı Anadilinde Anlatmak


Unutamadığım bir başka “ses” ise Tevfik Esenç’in sesidir…
Belgesel sinemacı dostum İsmet Arasan, 1987 yılında çektiği Son Sesler filminde (V)Ubıhça’yı konuşabilen son kişi olan Tevfik Esenç üzerinden (V)Ubıhçanın son seslerini geleceğe taşımaya çalışmıştı. Kendisiyle birlikte bu dil ölmesin diye çabalayan Esenç, dilbilimci George Dumezil’e bildiği bütün “ses”leri vermiş; birlikte (V)Ubıhça bir sözlük hazırlamışlardı. Belgeselin ses kuşağına hayat veren Müşfik Kenter’in o güzel sesi ise hüzünlendirir insanı:

“Ansızın hatırlayacağım, son sözlerini tekrarlayacağım… Unutulmasın diye, son sesleri… Çok ölüm gördüm. Uzun bir ömrüm oldu takatim kalmadı. Yüreğim fazla dayanmaz, biliyorum. İçime atsam, olmuyor. Dilime vuruyor. Anadilimde anlatmak istiyorum, unutmayı ve unutulmayı…”

Son Sesler’in çekiminden yaklaşık beş yıl sonra, 1992 yılının Ekim ayında (V)Ubıhçayı konuşabilen son kişi olan Tevfik Esenç’in “sesi” bir daha geri gelmemek üzere sustu… Cumhuriyet’in arka sayfasında, sol sütunda küçük bir haber çıktı:

“Son Ses Öldü”
(V)Ubıhça “ölü dil” statüsünde artık… Elazığ’ın son Süryanilerinden biri olan Tanoğlu’nun gür sesi de duyulmayacak.


Ölen sadece iki kişi, kaybolan iki “ses” değil. Türkiye kültürel çoğulluğunu, farklı seslerini bir bir yitiriyor. Sessiz sedasız, kültürler yok oluyor, kalanlar ise “aynı”laşıyor.

İki güzel “ses”, sessiz sedasız gelip geçti bu dünyadan.
İkisinin de “ses”leri kulağımda… 22 yıl önce kaydettiğim ilahinin sonu içimi daha çok acıtıyor, bugün:

Cümle baki günlerde
Varalım biz gayrete
Davet eyle bizleri
Varalım saadete.

Yazımı bitirip tam yollayacağım sırada sosyal medya hesabıma inanılmayacak bir haber daha düştü. Midyat’ın Süryani köylerinden biri olan Anhel’de (Yemişli) yaşayan, 92 yaşındaki bir Süryani olan Gevriye Ego, doğal olmayan bir yolla, başından birkaç kurşunla vurularak öldürüldü.
92 yaşında bir insan…

Akşam saatlerinde karısıyla birlikte evine gireceği sırada…
Başından ve göğsünden vurularak…
Sessiz sedasız göçüp gittiler bu dünyadan.

NOTLAR:

(i) İlahinin filmdeki kısmına ulaşabileceğiniz link: https://youtu.be/G5xMednN1nc


(ii)   Bilebildiğim kadarıyla Türkiye’de Süryani halkı ve kültürüyle ilgili en eski film, 1993 yılında TRT-EBU iş birliğiyle, Rıza Baloğlu’nun yönettiği Mardin’den Bir Ses “Göçün Buruk Yüzü”dür. Daha sonraki yıllarda, 2000’de Mustafa Ünlü Suryoyo; 2001’de de bu satırların yazarın olarak ben Işık Sesini Arıyor belgesel filmlerini gerçekleştirdik. Işık Sesini Arıyor… filmini izleyebileceğiniz link: https://youtu.be/3j0wB0PdEj4

(iii)   Birkaç kez gittiğim bu köyün Türkçe adını bir türlü hatırlayamıyorum. Google’a tekrar sordum: Odabaşı…

(iv) “Mor” ve “Mar” sözcükleri “Saint”, “Aziz” anlamına gelmektedir. Batı Süryanileri “Mor”, Doğu Süryanileri ise “Mar” sözcüğünü kullanmaktadır.

Yazar: Hakan Aytekin

Doç. Dr. Hakan Aytekin 1961 yılında Ankara’da doğdu. Radyo, Televizyon ve Sinema alanında eğitim gördü. Ankara’da üniversite yıllarında Suha Arın’la başladığı belgesel sinema alanında senarist ve yönetmen olarak çok sayıda ürün verdi. Yönettiği belgesel filmlerle ulusal ve uluslararası festivallerde ödüller kazandı. İmgesel sinema alanında yazdığı senaryoların yanı sıra, çeşitli dergilerde yayınlanan makale, öykü ve denemeleri ile üç kitabı bulunmaktadır. Halen Maltepe Üniversitesi İletişim Fakültesi’nde öğretim üyesi ve Radyo, Sinema ve Televizyon Bölüm Başkanı olarak çalışmaktadır.

Bu yazı, yazarın reportare.com sitesindeki yazısından alınmıştır.   Güncelleme Tarihi: 15 Kasım 2023 





 
   

   


© Copyright 2008 www.suryaniler.com
tasarım: Web Tasarım