Renkler Solmasın Kültürler Kaybolmasın

             
 
SÜRYANİ TARİHİ
Süryaniler Kimdir?

Eski Tarih

Süryani Tarihinde Bölünmeler

Sessiz Sedasız

Kültür

Risk Altındaki Süryani Mimari Mirası İçin Çağrı

Avrupalı Süryanilerden Orman Bakanına Çağrı

Süryanilerden Tur İzlo'da Yeni Yatırımlar

Malfono Mor NARSAY ve Kendini Tanımak

Kadim Halk Süryanilerden Şlomo yani Selam var

Papaz Diril: Cevap Bekleyen Çok Soru Var

Süryani Göçüne An'larla Tanıklık

İsveç'ten Dünyaya Ezilen Halkların Haberleri

hepsi

 
 
Şabo Boyacı / RÖPORTAJ: RADYODAKİ FARKLI SESLER

İstanbul'da 87.5 frekansında yayın yapan Yaşam Radyo'da Anuşabur isimli bir radyo programı sunan Süryani Zeki Yoldaş ve Ermeni Sayat Tekir ile bir röportaj yaptık. Aşağıda bu röportajı ayrıntılarıyla okuyabilirsiniz.

Radyo'daki Farklı Seslerden Ermeni Sayat Tek *Kendinizi kısaca tanıtırmısınız?

Sayat Tekir : 1984 İstanbul doğumluyum. ilk, orta ve lise eğitimimi Esayan Ermeni lisesinde aldım. Halen İstabul Üniversitesi Fen Fakültesi Fizik bölümü öğrencisiyim. Hizmet sektöründe özel bir firmada çalışmaktayım. 

Zeki Yoldaş : 1981 istanbul doğumluyum. Anadolu Üniversitesi işletme fakültesi 4.sınıf öğrencisiyim. Mezopotamya Kültür ve Dayanışma Derneği kurucularındanım. Halen de dernek yönetim kurulu üyesiyim.

*Radyo'da azınlıklarla ilgili program yapma fikri nasıl doğdu ve gelişti?

Sayat Tekir : Türkiye radyolarının en uzun soluklu Azınlık programı olan Sözde Kalanları dinleyip, programın sunucusu Hayko Bağdat ile tanıştıktan sonra radyo maceram başladı. Radyoculuk fikrini kafama sokan ve beni her zaman destekleyen Hayko Bağdat ‘tır. Onun programlarına gidip kendimi geliştirmeye çalıştım. Yaz aylarında Artun Kendirli ve Alexis Kalk ile internet radyosunda denemler yaptık. Kendi internet radyomuzu açmayı bile düşündük fakat gerek Hayko Bağdat’ın önerileri gerekse internet radyosunun kısıtlı dinleyici kitlesi nedeniyle internet radyosu fikrini askıya alıp, Alexis ve Artun ile birlikte Yaşam Radyo’da Çarsambaları 2 saat süren Anuşabur programını yapmaya başladık. Programda Anadolunun çok kültürlülüğü üzerinde durarak birçok farklı kültürden bahsettik. Bundan dolayıda programın adını Ermenice Aşure anlamına gelen Anuşabur koyduk. Almanya’dan arayan bir Ermeni, İsveç’ den arayan bir Süryani, Türkiye’den bizi arayan ve Ermenice bir şiir okuyan bi Kürt programın ne kadar çok kültürlü olduğunu göstermekte zaten. Alexis ve Artun’un eğitim dolayısı ile yurt dışına gitmeleri nedeniyle, daha önce programımıza konuk ettiğimiz Zeki Yoldaş’a teklif götürdük. Zeki ile birlikte her salı saat 20’den 21’e 87.5 Yaşam Radyo’da 2 aydır Anuşabur programına devam etmekteyiz.

Zeki Yoldaş: Programa ben sonradan dahil oldum. Arkadaşlar süryanilerle ilgili bir program yapmak istediklerinde bana ulaşmışlardı. Ben de programa konuk olarak katılmıştım, böylece bir tanışıklığımız oldu.

*İçinde yaşadığınız toplulukların kültürlerine ne kadar vakıfsınız? Kendinizi; ait olduğunuz kültürleri, bu kültürleri bilmeyen insanlara anlatabilecek seviyede  görebiliyor musunuz?

Sayat Tekir : Ermeni lisesinde okuduğumdan ve okumayı sevdiğimden dolayı Ermeni kültürü konusunda bilgiye sahibim. Tabii ki tüm kültüre vakıfım diyemem. Sokaktaki farklı kültürdeki insanlara zaten kendi kültürümden bahsetmekteyim ama iş radyoya gelince sadece kendimle yetinmeyip, konuk ettiğim insanlarla birlikte anlatmanın daha iyi olacağını düşünmekteyim.

Radyo'daki Farklı Seslerden Süryani Zeki YoldaşZeki Yoldaş:Ben daha ilk programdan iki noktanın altını çizmiştim. Benim Süryaniler adına konuşmak gibi bir iddiam yok. Buna yetkim ve hakkımda yok zaten. Ben radyoda tamamen şahsi görüşlerimi açıklıyorum ve bütün konuşmalarımın sorumluluğuda sadece bana aittir. Kültüre vakıf olma konusuna gelince tabii ki Süryani kültürünü ve tarihini çok iyi bildiğimi iddaa edemem yalnız en azından bu konulara duyarlı bir insan olarak kendimi yorum yapabilecek seviyede buluyorum. Yorum yaptığım diğer konular içinde herhangi bir iddiam yok; ben sadece içimden geçenleri söylüyorum o kadar.

*Radyo programlarına çıkmanızı çevreniz nasıl karşıladı?

Sayat Tekir : Ailem ozellikle politik konularda konuştuğumdan dolayı radyo projesini pek iyi karşılamadılar. Bazı arkadaşlarım da konuştuğumuz konulara yabancı kaldıklarından pek olumlu tepki vermediler. Ama ummadığım yerlerden o kadar olumlu tepki aldım ki yaptığım programa daha büyük şevkle bağlandım.

Zeki Yoldaş: Gençler, arkadaşlarım büyük bir sevinç ve heyecanla karşıladı. Ailemde ve büyüklerimde ise Süryani toplumunun klasik tepkisi yani korku ve çekinme ile karşılandı ne yazık ki.

*Radyo programlarınızda hedef kitleniz kimlerdir ve programlarınız esnasında ne tür tepkiler alıyorsunuz?

Sayat Tekir : Radyo progamında hedef kitlemiz radyonun frekansının ulaşabildiği herkestir. Çok farklı tepkiler aldık. Olumlu  tepkilerde, röportaj isteklerinde tabii ki mutlu olduk olumsuzlarda ise kendimizi daha çok geliştirmek için hırslandık.  Bir de meyve veren ağacımızı taşlamaya çalışanlar vardı onlara gereken cevabı da zaten Yaşam Radyo her zaman arkamızda durarak verdi.

Zeki Yoldaş: Ben öncelikle süryani toplumuna daha sonrada yaşam radyonun dinleyici kitlesini oluşturan demokrat kesimlere sesleniyorum. Sağolsunlar dinleyicilerimiz de zaman zaman bizleri telefonlarıyla destekliyorlar.

*Radyo programında istediklerinizi konuşabiliyor ve söyleyebiliyor musunuz?

Sayat Tekir: Açıkcası ben kitle iletişim araçları ile insanlara hitap eden insanların, ahklaki ve sosyal sorumluluk sahibi olmaları gerektiğine inanırım. Programda da bunu uygularım. Kişileri ve kurumları rencide etmeyecek bir biçimde herkese ve her kuruma eleştiri ve övgülerimizi yönlendiririz. Bazen söylediklerimiz bilerek ya da bilmeyerek yanlış anlaşılabiliyor ama programı uzun süredir dinleyen insanlar bizim düşüncelerimizi biliyorlar. Kısacası bizi tanıyorlar, bu da herhalde bir programcı için en büyük mutluluk. Zaten maske takmayan içten, samimi bir uslupla programımızı yapıyoruz.

Zeki Yoldaş: Tamamen özgür bir ortamda tüm düşüncelerimi rahatlıkla açıklayabiliyorum. Radyodan herhangi bir telkin almadım. Hatta çevremde bu durum şaşkınlıkla karşılandı. Şöyle bir örnek vereyim; Orhan Pamuk Nobel edebiyat ödülünü aldıktan sonra Cumhurbaşkanımız onu tebrik etmemişti. Bizde yayından onun bu tavrını eleştirdik. Ertesi gün toplumuzdan birisi şaşkınlıkla bana nasıl olupta Cumhurbaşkanını eleştirebildiğimi, buna nasıl cesaret ettiğimi sordu. Bende kendisine bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak her türlü kişi ve kurumu eleştirmemin benim en doğal hakkım olduğunu, bunda şaşılacak veya korkacak birşey olmadığını söyledim. Sanırım o kişiyi ikna edemedim ama bu da toplumda egemen olan azınlık psikolojisinden kaynaklanmaktadır.

Azınlık Gençleri Radyo'daki Bir Program Esnasında *Size göre yaşadığınız toplumlar demokratikleşmenin neresindeler?

Sayat Tekir : Türkiye’de ki toplumların demokratikleşmenin pek ilerisinde olmadıklarını görmek için klavuza ihtiyacımız yok. Demokrasinin tek tek tuğlalarla örülmüş bir duvar olduğunu ve bu duvarın inşaa edilmesinin sabır ve özveri gerektiğini unutmayalım. Sürü psikolojisinden kurtulup öz yönetimi öğrenip sorumluluk almalıyız. Egemenlerin anti-demokratik hegamonyaları itaat ederek değil kararlı ve radikal süreçlerle yıkılır.

Zeki Yoldaş : Bana göre Süryani toplumu demokratikleşmenin daha abc'sindedir ve bunu da gayet doğal buluyor, anlayışla karşılıyorum. Toplumun durumuna bakarken daha istanbul’a geleli en fazla 50 yıl olduğunu ve ülkemizin geçmişteki demokratik sicilini de hesaba katmalıyız. Yalnız anlayışla karşılayamayacağım davranış ise Avrupa Birliği’ne tam üyelik sürecinde bir ülkede ve bu ülkenin en büyük metropolünde yaşıyorken hala güneydoğuda’ymışızcasına toplum içinde farklı seslere tahammül edemeyenler, insanları kendi kapalı kutularında tutmaya çalışanlar; daha doğrusu akıntıya karşı kürek çeken insanlar ve düşüncelerdir. Zaman artık sivilleşme çağdaşlaşma ve demokratikleşmeyi dayatmakta ve bunun önünde durmaya çalışanlar da sadece gericiliğin sesi olmakta ne yazık ki.

*Türkiye'de azınlıkların kendi radyolarını kurabileceklerine düşünüyor musunuz?

Sayat Tekir : Türkiye’de ki Ermeni toplumunun bu konuda girişimi var. Hali hazırda bir proje de var. Projenin gerçekleseceğini düşünüyorum çünkü projenin içindeki kurul, bu konuda bir çok özveride bulunmakta. Biz de Anuşabur programı olarak elimizden geldiğince her türlü yardımda bulunabileceğimizi her zaman söylüyoruz. Şu bir gerçek ki Türkiye’de ki farklılıkların kendilerini duyurabilecekleri bir çok araca ihtiyaçları var.

Zeki Yoldaş: Süryaniler özelinde ben bu ihtiyacı demokrat eğilimli radyolarda veya kardeş toplumların radyolarında karşılayabileceğimizi düşünüyorum.

*İstanbul'da veya Türkiye'de azınlık olarak yaşamak nasıl bir duygu?

Sayat Tekir : Azınlık olmak genel anlamda kötü bi duygudur. Hele bir de çevrenizde size azınlık olduğunuzdan dolayi farklı davranan çevreler varsa daha da kötüdür. İster istemez bir azınlık psikolojisi geliştirip içe kapanırsınız. Olaya kültürel farklılık bağlamında bakmak bence daha doğrudur. Farklı bir kültüre sahip olmak, Anadolu gibi cok çeşnili bir yemekte farklı bir tad, farklı bir çeşni olmak tabii ki güzeldir. Bu güzelliğin farkına varmak için tüm çeşnilerin içine kapalı değil dışa açık olması ve halkların kardeşliği düşüncesinde birleşmesi de şarttır.


Yaşam Radyo- İstanbulZeki Yoldaş: Azınlık olmak ne yazık ki her yerde rahatsız edici. Medyada veya siyasette bizim üzerimizden şoven söylemlerle rant sağlamaya çalışan insanları gördükçe bu duygum daha da pekişiyor. Azınlıklar sürekli güvenilmez unsur yabancı gibi gösterilmeye çalışılıyor.

*Gelecekteki Türkiye'nin resmini nasıl hayal ediyorsunuz?

Sayat Tekir : Gelecekteki Türkiye’nin resmine dair kehanetlerim yok sadece umutlarım var. Türkiye’nin demokratikleseceğini düşünmekteyim. Tabii demokrasi geleneği öyle kolay ve hızlı gerçeklesecek bir süreç değildir. Bunun için Türkiye’deki tüm insanların mücadele vermesi gerektiğini düşünüyorum. Bana dokunmayan yılan bin yaşasın demekle maalesef bir şeyler olmuyor. Daha fazla insanın elini taşın altına sokmasıyla ancak yanlışlar düzelir.

Zeki Yoldaş: Hangi etnik kökenden dinden veya düşünceden olursa olsun herkesin vatandaşlık temelinde eşit ve özgür olacağı, aydınlarının fikirlerinden ötürü yargılanmayacağı, çocukların çöplerde yemek aramak zorunda kalmayacağı, silahsız kavgasız işkencesiz barış içerisinde bir Türkiye arzuluyorum.

İnternet Üzerinde Yaşam Radyo'yu Dinlemek İçin Tıklayınız

Fotoğraflar: Yaşam Radyo

 
   

   


© Copyright 2008 www.suryaniler.com
tasarım: Web Tasarım