Zorunlu olarak ayrıldıkları köylerine yeniden dönenlerin öyküsünü yapmak için çıktık yola. İlk durak Nusaybin ama sonradan anlıyoruz ki gideceğimiz yer
Midyat'ın hemen kıyısında
. Ard arda sıralanan tepeleri aşarken kameraman arkadaşım Mahmut Bozarslan burası
Bagok diyor..Bölgeyi tanımanın ve buralarda haber kovalamanın tecrübesiyle özetliyor bu coğrafyayı... Çok değil daha bir kaç yıl öncesine kadar silah seslerinin yankılandığı gündüz bile geçmenin yürek istediği bölge bugün yerini
huzura bırakmıştı.
Bu ünlü dağın etekleri yıllar sonra alışılmışın dışında bir hareketlilik yaşıyordu...1978 yılından itibaren köylerini boşaltan başta Almanya olmak üzere Avrupa'nın değişik ülkelerine göç eden Süryani vatandaşların geri dönüş hazırlıklarının heyecanı vardı...
Mardin'in Nusaybin ilçesi'ne bağlı 6 küçük köye sığan Süryaniler aslında kentin tarihi mimarisinin de en büyük aktörleri. Heryıl binlerce turisti çeken dağ eteklerindeki taş evlerin ustaları onlar. Yüzyıllarca
telkariyi, taş ustalığını öğretti ataları.
70'li yıllarla birlikte terörün hoşgörü ortamına ara verdirdiği dönemde terk etmek zorunda kaldıkları topraklarına geri dönemediler birdaha. Şimdi başta Nusaybin kaymakamı
Ömer Ulu olmak üzere Süryani vatandaşların yeniden köylerine dönebilmesi için yetkililer kolları sıvadı. Bölgede oluşan güvenli ortamında yardımıyla geri dönüşler de başladı...
Kaymakam Ömer Ulu,” 80 döneminde kawa, kuk gibi terör örgütlerinin sonra da pkk ve hizbullah gibi terör örgütlerinin faaliyetlerinden dolayı Süryani vatandaşlarımız ana yurtlarına dönemediler. Avrupa'ya yerleşen vatandaşlarımızı çekebilmek için zaman zaman onlarla görüşüyoruz.Bizi ziyaret ettiklerinde geri dönmeleri halinde herhangi bir güvenlik sorunuyla karşılaşmayacaklarını anlatıyoruz. Zaman içinde karşılaştıkları sorunları çözdük. Özellikle
Bagok dağında bulunan
6 süryani köyümüzde yaşayan vatandaşlar geri dönmeye başladılar. ” dedi. Ulu, yolların yapımına başlandığını terkedilen bu köylerin elektrik ve su sorunlarının en kısa sürede çözüleceğini belirtti...
Bir yanda yüzyıllara meydan okumuş, ama son 30 yılda terkedilmeye dayanamayıp harabeye dönüşmüş evler, okullar kiliseler..Diğer yanda son teknolojiyle inşaatlarına başlanmış benzerleri..Mardin'deki Süryani köylerinde şimdi karşılaşılan manzara bu...Eskilerini restore etmek çok zor yenilerini inşaa daha kolay diye düşünüyor köyün eski sakinleri...
Köylerini inşaa için gelen öncü gruplar çoğunlukla yaşlı erkeklerden oluşuyor..Aileler daha sonra gelecekler...Ama gençlerin bu köylere yerleşme umudu şimdilik pek yok..Onlar yurt dışında ayrı bir dünya kurmuşlar kendilerine kimi okuyor kimi çalışıyor. Bu köylerin çocuk ve genç sesleriyle çınlaması için yaşlılar tatilleri bekleyecek gibi görünüyor.
Geri dönüş hazırlığı yapanlardan biri de cemaatin ruhani lideri Baş Rahip İbrahim Kök. Gidiş sebeplerinden bahsetmek yerine unutmayı tercih ediyor. Çünkü onun yeni gündemi geri dönüş.. 1974 yılında inşaa ettikleri kiliselerinde yalnızca bir kaç yıl ibadet edebildiklerini söylüyor...Taşlarını çevre köylerden hayvan sırtında getirttiği bu kiliseden uzaklaşmak zorunda kalmak içindeki en büyük uhdelerden biri.
“
Yasak bölgeydi” diyor Baş Rahip, “
yıllarca göremedim köyümü”. Ve hemen ekliyor.”Memleket ana gibidir doğduğun yer unutulmaz.Burası benim anam gibidir insan anasını unutur mu. Avrupada çalışıyorlar para var, iş var hiç bir eksiklik yok. Ama memleket unutulmaz. Buranın havası yok orada.” Zaten onlara kalan da şimdilik yalnızca köylerinin havası... Aslında doğup büyüdükleri ama yaşlanamadıkları bu toprakların havasını solumak bu kadar zaman sonra onları mutlu etmeye yetiyor. İçlerini burkan karşılaştıkları yıkıntılar.Kök, yurt dışında yaşayan köylülerine cesaret verdiklerini bölgede artık güvenli bir ortamın olduğunu anlattıklarını söylüyor.
6 köyden biri olan
Dibek köyünün eski muhtarı
Yusuf Aslan da yıllar sonra geri dönüş yapanlardan biri. Aslan, “
Bundan sonra bu köy boş kalmayacak. Önce ben geldim evimizi yaptım ailem de bir ay sonra gelecek. Köyümüzü yeniden gördüğüm için çok mutluyum. Ne derseniz deyin memleket güzeldir. Avrupa ülkeleri belki daha gelişmiş olabilir ama burası bizim evimiz. ” diye konuşuyor.
Yaklaşık 2 saat kaldık Dibek'te; bir ülkeden bir diğerine uzanan hikayelerini dinledik..Çocukluklarını, ilk gençlik yıllarını ve köylerinden uzak geçen yıllarını anlattılar... 600'e yakın aileydiler gönülsüz gittiler gönüllü dönüyorlar...Geçmişi ise hiç hatırlamak istemiyorlar...Onları
Bagok'la başbaşa bırakıp ayrılıyoruz köyden yüzlerinde sevinç ve bir o kadar da hüzünle yolculuyorlar bizi gelecekten kaygı duymadan.
Bu yazı ntvmsnbc sitesinden alınmıştır.
Haber ve resimler:Şafak Toprak Paksoy ve Mahmut Bozarslan