Kültürel Mirası Koruma Derneği (KMKD) tarafından yürütülen ‘Mardin ve Çevresinde Süryani Somut Olmayan Kültürel Mirasının Belgelenmesi ve Yaygınlaştırılması Projesi’ tamamlandı. Projenin sonuçlarının yer aldığı ‘Tur Abdin’in Risk Altındaki Süryani Mimari Mirası’ kitabı da yayınlandı. Çalışmayı ve sonuçlarını Proje Koordinatörü Başak Emir ile konuştuk.
Yayında yer alan ‘Metodoloji’ başlıklı bölümde, “İncelenen yapıların büyük bir çoğunluğunun taşınmaz kültür varlığı olarak tescilli olmasına rağmen, saha ziyaretlerinde bu durumun korunma için tek başına yeterli olmadığını, çoğu yapı için acil müdahaleye ihtiyaç olduğunu gözlemledik” diyorsunuz. ‘Acil müdahale’yi açar mısınız? ‘Acil müdahale’ olarak neler yapılmalıdır?
Bu kitaba dâhil edilen yapılar sadece tarihi ve mimari olarak önemli olmakla kalmayıp Türkiye’deki etnik ve dini bir azınlığın eşsiz kültürel mirasıdır. Bölgede bulunan yüzlerce kilise ve manastırın arasında onarım geçiren yapılar sınırlı sayıdadır ve pek çok yapı yüksek risk altındadır.
Biz çalışmamızda mimarlar, sanat tarihçileri, koruma uzmanları, mimarlık tarihçileri, tarihçilerden oluşan ekibimizle yapılar hakkında hazırladığımız raporlarda korumaya dair çeşitli yaklaşımlar önerdik. Ancak farkındalığın arttırılması en temel ihtiyaç.
Yapıların çevreleriyle birlikte bütüncül bir şekilde düşünülmesi, bu yapıların turizm rotalarına dâhil edilmesi gibi öneriler ön plana çıkıyor raporlarda. Özellikle acil önlemlere dikkat çekmek istedik, hatta bazı yapıların restorasyonu da önerildi. Bazılarının mevcut halleriyle korunmalarının daha uygun olduğu, bazılarının ise çevreleri arkeolojik olarak da zengin olduğu için arkeolojik araştırma da önerildi.
Acil müdahaleden kasıt da şöyle sıralanabilir; mesela su alıyorsa bir şekilde bunu engellemek, vandalizme açıksa bir kontrol ve gözlem mekanizması geliştirmek, büyük bir strüktürel bozulma varsa (bir duvar iniyorsa ya da çatı çökmek üzereyse) bunun için geçici destekler yerleştirmek, gerekli güçlendirme müdahalelerin yapılması, yağmura güneşe vs karşı koruma çatıları, yapıların ve çevrelerinin belki bir ören yeri gibi çevrelenip daha kontrollü bir ziyaret sisteminin tasarlanması ve mevcut kullanım dokuya zarar veriyorsa bu işlevi durdurmak gibi...
Maruz kaldıkları tehditleri göz önüne aldığınızda en öncelikli yapılar hangileridir?
İncelenen yapıların her biri için hazırlanan raporlarda risk analizleriyle ve risklerin en aza indirgenmesi ve tehditlere karşı alınacak önlemler ile ilgili önerilere yer verildi. Mimari korumanın yöntemleri, her yapının durumuna ve kendi özgül bağlamına göre değerlendirildi. İlgili yapının bilinen bütün isimlerinin belirtilmesine önem verildi. Çalışmalara katılan uzmanlar tarafından yapıların kültürel miras olarak özellikleri ve maruz kaldıkları tehditler sınıflandırılarak bunların sayısal değerler olarak yansıtıldığı risk analizi tabloları hazırlandı. Hasar olasılığının yüksek ve kapsamının geniş olduğu yapılar tespit edilerek risk altındaki yapılar arasında koruma önceliklendirmesi yapıldı. Bu bağlamda risk analizi tablolarına göre en riskli halde bulunan yapılar Mor Abay Manastırı, Ambar Kilisesi, Mor Sobo Kilisesi, Yoldath Aloho (Meryem Ana) Kilisesi, Mor Barsavmo Manastırı, Mor Aho Manastırı/ Deyro d-Slibo, Mor Yuhannon Manastırı ve Mor Yoreth Aleksandroyo Manastırı olarak sıralanabilir.
Tur Abdin bölgesinde Süryani kültürel varlığı olarak, dini olmayan anlamında sivil mimari örneklerinden hâlâ varlığını sürdüren yapılar var mıdır? KMKD veya başka bir kurum bu yapılarla ilgili bir çalışma yapıyor mu ya da yapmayı düşünüyor mu?
Projemiz Süryani toplumuna ait dini yapıları kapsıyordu. Ancak sivil mimari olarak böyle bir ayrım yapabilmek ne yazık ki söz konusu değil. Sivil mimari örnekleri bölgenin de özelliği sebebiyle inanılmaz bir taş ustalığı ile yapılmış ancak kültürlerarası bir belirteç taşımamaktadırlar.
Projemiz özelinde ve KMKD’nin bölgede gerçekleştirdiği diğer projelerde bölgede, ulusal ve hatta uluslararası pek çok işbirliği gerçekleştirdik.
Bu özgün yapıların korunmasında bulunduğu bölgelerde yaşayanların tavırları, korunma veya hasar görme durumlarını yakından etkilemekte. Kamu kuruluşları ve sivil inisiyatifler tarafından yerelde yürütülecek çalışmaların bu yönde bir diyaloğun gelişmesine katkıda bulunacağına inanıyoruz. Proje çıktılarımız ise bu amaca hizmet ediyor.
Çalışma sürecinde yerel güçlerin ya da yerel kamu otoritelerinin engellemeleriyle karşılaştınız mı? Ne tür zorluklar yaşadınız?
Projenin ana amacı olan, Süryani somut olmayan mirasının koruması için girişimde bulunmak, yalnızca Süryaniler için değil, tüm bölge için de acil bir ihtiyaç. Bu sebeple projemizin önemli bileşenlerinden biri de Süryani aktivistlerin, sivil toplum örgütlerinin, girişimlerin ilişki ağlarını büyütmek ve etkinliklerine destek olmak idi. Mümkün olan en büyük etkiyi yaratabilmek amacıyla, yerelde olduğu kadar, ulusal ve uluslararası paydaşlarla da ilişki kuruldu.
Çalışmalarımız boyunca kültürel mirasın korunmasında toplum katılımını arttırmak projemizin en önemli unsurlarından ve kolaylaştıcılarından biriydi. Bu konuda ‘The Heritage Management Organization’ ile işbirliği kurduk ve toplum katılımı alanında proje danışmanımız oldular. Ayrıca birlikte bu konuyla ilgili bir de el kitabı hazırladık ve proje çıktılarımızdan biri olarak yayınladık. Bu el kitabının bölgede toplum ile birlikte hareket etmek isteyecek, kültürel mirasımızı beraber korumak için çalışma yapacak yerel ve ulusal paydaşlara bir yol haritası olmasını umuyoruz.
Tüm saha çalışamalarımız Mardin, Şırnak ve Batman Valilikleri, bu illerin İl Kültür ve Turizm Müdürlükleri, proje paydaşlarının bilgisi dahilinde ve Kültür Bakanlığı, Mardin Süryani Kadim Deyrulzafaran Manastırı ve Kiliseleri Vakfı, Midyat Süryani Deyrulumur Mor Gabriel Manastırı Vakfı ve Mardin Süryani Katolik Kilisesi Vakfı’nın izinleri ile gerçekleşti. Böyle bir destek gerçekten çok kıymetliydi.
Proje paydaşlarımızı mümkün olduğu kadar çeşitli tuttuk; hem bölgeden hem ulusal düzeyde hem de uluslararası düzeyde paydaşları projemizde yer almaları için davet ettik. Ayrıca bu çeşitliliği, çoklu bakış açımızı yansıtabilmek adına disiplinlerarası çeşitlilikle de pekiştirdik. Yerel koordinatörlüğünü Eliyo Eliyo’nun üstlendiği projemizde ve saha çalışamalarımızda çok disiplinli ve disiplinlerarası uzman bir ekiple çalıştık. Uzmanlarımız mimar, mimarlık tarihçisi, sanat tarihçisi, arkeolog, tarihçi, dil uzmanı, kültürel miras yöneticisi, restorasyon uzmanı olarak sıralanabilir.
Geriye dönüp baktığınızda, projenin amacına ulaştığını söyleyebilir misiniz?
Projenin ana amacı, Mardin bölgesindeki Süryani topluluğun kültürel pratikleriyle ilgili bilginin derlenmesi ve yaygınlaştırılması, ayrıca aynı topluluğun somut mirasına yönelik risklerin değerlendirilmesi yoluyla somut olmayan değerlerin korunmasıydı. Bu proje, somut olmayan mirasın somut olanın ayrılamaz bir parçası olarak kabul gördüğünü ve korunmasının da bu mirasın varisleri tarafından geliştirilen/kabul edilen bir strateji gerektirdiğini gösteren de bir örnek.
Süryani kültüründe Tur Abdin olarak anılan bölge çokdilli, çoketnisiteli, çokkültürlü ve çokdinli bir topluma evsahipliği yapmış. Bu toplumlar arasında Müslümanlar, Hıristiyanlar ve Ezidiler bulunuyor; tarih boyunca Türkçe, Arapça, Kürtçe ve Süryanice aynı zamanda konuşulmuş. Asıl amacımız bu çeşitliliğin devam etmesi. Bunu sağlamak için de projenin faaliyetleriyle Süryani toplumunun kültürel pratiklerini (dilleri de dahil olmak üzere) belgelemeyi ve teşvik etmeyi; Süryani aktivistlerin, sivil toplum örgütlerinin, girişimlerin ilişki ağlarını büyütmeyi ve etkinliklerine destek olmayı amaçladık.
Bu sebeple projede somut olmayan mirasla ilgili yayınlar da hazırlandı. Bu yayınlar arasında yer alan üç kitapçık, Süryani somut olmayan kültürel mirasına bu mirası tehdit eden tehlikelere ve korunması için önerilere dair ayrıntılı bilgiler içeriyor. Genç nesillerin tarihi mirası korumaya ilgi göstermesi, tüm kültürel miras koruma çabalarının sürdürülebilirliği açısından yaşamsal değerde olduğundan, bir sonraki nesille doğrudan iletişim kurabilmek adına bir de çocuk kitabı hazırlandı.
Bu saha ziyaretlerinin dışında, dijital teknoloji aracılığıyla projenin belgeleme ayağındaki etkisini artırabilmeyi amaçladık. Hedefimiz, bölgede en yüksek risk altındaki yapıların dijital modellerini oluşturmak, 360° panoramik kayıt yapmak ve bu kayıtları projenin internet sayfasından daha çok paydaşa ulaştırabilmekti. Bunun hem miras varlıkları için hem de projenin kendisi için farkındalık yaratmada büyük etkisi olacağını ve her ikisine de daha fazla sürdürülebilirlik sağlayacağına inanıyoruz.
Bunun için, yine The Heritage Management Organization (HERITΛGE) ile birlikte çalışarak, HERITΛGE-Digital Yöneticisi Dr. Cornelis Stal ile bölgede ek bir çalışma gerçekleştirdik. Daha önceki ziyaretlerimizde oluşturulan risk matrisine göre yüksek tehlike altında olarak belirlenen yapılar ziyaret edildi. İnsansız hava aracı (İHA) tabanlı görüntüler kullanılarak 10 Süryani mimari eseri modellendi. Bu kayıtlara projenin internet sitesi www. intangiblesyriac.org üzerinden erişim sağlanabilir.
Kaynak: Ferda Balancar, AGOS Gazetesi ; Güncelleme Tarihi: 7 Nisan 2022