Mezopotamya'nın en eski halklarından olan Süryanilerin yıllar önce başlayan göçü, bugünlerde tersine dönüyor. Yıllarca Avrupa'da kalan Güneydoğulu Süryaniler, terkettikleri topraklara yeniden dönmeye başladı. Süryanilerin yeniden yerleştiği yerlerden biri de, Şırnak'ın İdil İlçesine bağlı Sare köyü oldu.
“Avrupa'da 100 sene de kalsak, yine yabancıyız” diyor 30 yıl sonra doğduğu topraklara geri dönen Efraim Turan... Süleyman Turan ta, memleket hasretine dayanamayıp geri gelmiş Sare'ye...Ya Şemon Çelik.....”Bu ihtiyar burda daha iyi yaşar”diye çıkmış gelmiş Şemon Amca. Yıllarca çalıştık çabaladık ve birçok değerimizi kendimize küstürüp kaçırmadık mı bu coğrafyadan... Ermeniler, Yahudiler, Süryaniler, Yezidiler, mozaiğin birer parçasıydılar. Daha birkaç on yıl öncesine kadar da hep birlikte yaşıyorlardı, daha doğrusu yaşıyorduk. Sonra ne olduysa, niye küstürdüysek, hepsi birer birer göçmeye başladı. Önce Yahudiler, sonra Ermeniler, sonra Yezidiler ve Süryaniler....onlara dair hatırladığım tek anı, ilkokulda din derslerine girmeyen, adını dahi unuttuğum, Ermeni arkadaşımdı.
Göçenler bir daha dönmemecesine gitmişti bu çoğrafyadan. Hatta Türkiye'de kalmayıp, Avrupa'ya gidenler dahi olmuştu. Ama gidenlerin bir kısmı, hasrete dayanamayıp geri gelmeye karar verdi. Bunlar, ‘bin yıllardan bu yana' bölgede yaşayan Süryanilerdi.
SARE KÖYÜ'NÜN (GAVAYTO) HİKAYESİ
Şırnak'ın İdil ilçesine bağlı, Gabar dağının eteklerinde bir köydü Sare, ya da yöre halkının ağzıyla Sarê. Civarda bulunan Süryani köylerinden biri olan Sare'den, 1970 yıllarda göç başladı. Yaşadıkları zorluklara dayanamayan Süryaniler, birer birer göçetmeye başladı. Göçün kesin nedenlerini kimse anlatmak, hatta hatırlamak bile istemiyor. Ama İsveç'in , Mardin doğumlu, Süryani milletvekili Yılmaz Kerimo'nun sözleri konuyu özetliyor, “Kıbrıs Savaşı'nın hesabını bile, sırf Hıristiyanız diye, bizden soranlar oldu. Sanki savaşı biz başlattık'...Sare'den dışarıya yaşanan göç yıllar geçtikçe artarak, 1990'lı yıllarda doruk noktaya ulaştı. Ve 1990'lı yılların ortalarında, Süryaniler köyü tamamen boşalttı. Kimisi çevre köylere yerleşti, kimisi başka diyarlara göçtü. Ama köy boş kalmadı. Terör örgütünün geçiş noktası üzerinde bulunan köye, geçici köy korucuları yerleştirildi. Gerçi yetkililerin dediğine göre korucular köye geçici görevle gelmişti. Gel zaman, git zaman, silahlar susup bölgeye huzur hakim olunca, Süryaniler geri dönmeye karar verdi. Ama nereye döneceklerdi. Köylerinde korucular vardı.
SARE BİR KEZ DAHA BOŞALIYOR
Önce dialog yolunu seçen Süryaniler, koruculardan köyü terketmelerini istedi ama sonuç alamadı. Bunun üzerine yetkililerin kapısını aşındırdı. Ama korucular çıkmak istemiyordu. Sonuçta mahkeme kararıyla köyden çıkmak zorunda kalan korucular, Sarê'yi eski ve esas sahipleri olan Süryanilere geri vermek zorunda kaldı. Mezapotamya'nın solan renklerinden biri yeniden hayat bulmaya başlamıştı.
‘İNSAN DOĞDUĞU YERİ UNUTMAZ OĞUL'
Köye ilk etapta Turan ve Çelik ailelerine mensup 3 aile yerleşti. Ama onları, köylerini 10 yıl önce terkeden akrabalarından ayıran önemli bir özellikleri vardı. Her iki ailede yıllarca Avrupa'da yaşamış ve memleket hasretine dayanamayarak geri gelmişler.... Köye ilk gelen Süleyman Turan, gördükleri karşısında şok olmuş adeta. Daha bıyığı terlemeyen bir delikanlıyken, köyün evlerine harç taşımış Turan...sonra da terki diyar etmiş ve Hollanda'ya yerleşmiş... ‘Peki Neden döndün?'diye soruyoruz Turan'a ‘Vatan hasretiyle geri döndük'diye başlıyor sözlerine. “Köyümüzü terk ettiğimiz tarih 1976'ıydı. Hollanda'ya gittim. 28 yıldır ordayım. Bazı zorluklar yaşadık giderken. Vatan hasretiyle geri döndük. Ben gençken bu köyü inşa ettik. İnsan doğduğu yeri unutmaz”diyor Turan.
Şemon Çelik de, yıllarca İsveç'te yaşamış. Sonunda dayanamamış ve soluğu köyünde almış,”Bu ihtiyar burda daha iyi yaşar” diye sözlerine başlıyor ihtiyar Şemon... Sonra da geri dönüş gerekçelerini sıralıyor, “Türkiye'de hava çok iyidir, yaz vardır, kış vardır, bahar vardır. Kendimi burda daha iyi hissediyorum”diyor.
Efraim Turan, Sülyeman Turan'ın akrabası. 1970 yılından beri Almanya'da Berlin de yaşıyor. Ama koptuğu toprakları bırakamıyor. O herkesin hayalini süsleyen Avrupa, dar geliyor Turan'a. '100 yıl da kalsak yine yabancıyız' diyor Efraim Turan. Gerçi çocukları hala Avrupa'da ama bir gün herkesin döneceğini umut ediyor Turan, “İnsan kendi toprağını özlüyor. Dedelerimiz burda yaşamış burda ölmüşler. Dönmeye başladık yavaş yavaş döneceğiz. Çok yapılması gerekenler vardır. Kendi toprağımızı özledik. Burası bizim mülkümüzdür. Bizim çocuklar gelip burayı görürlerse dönerler”diyor.
YAPILACAK ÇOK İŞ VAR
Dedik ya, onlar 30 yıl önce terk etmişler köyü. Ama geldiklerinde harap halde bulmuşlar evlerini. 3 aile ilk iş olarak köyü temizlemeye başlamış. Çünkü önümüzdeki hafta yeni gelenler olacak. Sözle dile getirmeseler de, köyde ‘misafir' kalan koruculara kırgınlar. Bize köyü gezdiren Süleyman Turan, kiliseyi gösteriyor. ‘Bakın' diyor üstüne tuvalet yapmışlar, insan biraz saygı gösterir'.
Kiliseyi bir güzel temizlemişler, çünkü ileriki günlerde misafir bekliyorlar. Bir ayda ancak köyün yarısını temizleyebilmişler. Ama umutsuz değiller. Köyü temsilen tüm işlere koşturan Turan, kışı burda geçirecek aileler için hazırlık yaptıklarını söylüyor. Turan “Evleri badana yaptık, biraz düzelttik. 6 aile için ev hazırladık. Bu kış 6 aile burda kalacağız. Yatak, soba aldık, odun getirdik. Gelecek hafta suyumuz gelecek, elektriğimiz gelecek”diye konuşuyor.
“ Yıllarca Avrupa'da kalan Turan, yeniden tarım yapmayı da planlıyor” Yeniden topraklarımızı işleyeceğiz. Tarlalara gübre çektik. Birkaç gün sonra bütün tarlalarımızı süreceğiz”diyor. Üç aile akrabalarından kalan evlere yerleşmiş. Yavaş yavaş evlerini onarıp oraya geçecekler. Bir evin yanından geçerken Efraim Turan gösteriyor, “Burası benim dedim eviydi. Burda yaşadı, burda öldü. Ama şimdi halini görüyorsunuz” hali gerçekten haraptı.
Biraz kırgın olsalar da mutlular, çünkü yılar sonra doğdukları topraklara geri dönmüşler, bundan büyük mutluluk olabilir mi? Kırık dökükler nasıl olsa onarılır.
KÜLTÜR MOZAİĞİNİN DÜŞEN PARÇALARI
Mezopotamya kültür mozağinin en önemli parçalarındandı Süryaniler, sanatlarıyla bilindiler yüzyıllarca. Tam gidiyorlar derken, yeniden döndüler. Yani gül bahçesini solmaya yüz tutan gülleri, yeniden yeşermeye başladı.
Bu yazı ntvmsnbc sitesinden alınmıştır.
Haber ve resimler: Mahmut Bozarslan