SETA’nın araştırmasında bu kadarı ancak eğitimle olur dedirtecek sonuçlar yer aldı. Türklerin yüzde 73.9 Ermenilerden, yüzde 71.5’i ise Yahudilerden hazetmiyor. Eğitimli zenginlerde ırkçılık daha fazla.
Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı’nın (SETA) Haziran 2010 tarihinde yayımladığı araştırmanın çarpıcı sonuçları medyaya yeni yansıdı. Çünkü raporda elde edilen sonuçlar Türkiye’de yaşayan insanların diğer milletlere karşı oldukça tahammülsüz olduğunu ortaya koyuyordu. Sonuçlar gerçekten düşündürücüydü. Türklerin neredeyse dörtte üçüne yakın bir kısmı, “kardeş halk” Azeriler dışında dünyanın tamamına karşı tahammülsüz görünüyordu.
Raporun tamamını okumak için SETA’nın sitesine girdim. Haberlerde çalışmanın ismi yer almadığı için bir dokümana ulaşamadım. Bunun üzerine SETA Genel Koordinatörü dostum Taha Özhan’ı aradım ve bilgi istedim. Özhan, bu araştırmanın Prof. Dr. Talip Küçükcan tarafından “Türkiye’de Arap imajı” başlığı altında 2008 yılında yapıldığını söyledi. Özhan’a göre aradan geçen zaman ve bu esnada özellikle Ortadoğu’da yaşanan olayların yoğunluğu ve daha da önemlisi Davos One Minute krizinin yaşanması itibarıyla, oranların en azından Arap algısında pozitif yönde değişmiş olmasının kuvvetle muhtemeldi. Araştırmanın geç yayımlanması ise projeyi yaptıran kuruluşun telif hakkı talebi olmuş. Bu engeli aşamayan SETA 200 sayfalık araştırmanın 40 sayfalık kısa raporunu sitesine “Arab Image of Turkey” başlığıyla temmuz 2010 yılında koymuş. Telif engeli yüzünden de tanıtımı yapılamamış. Dolayısıyla kamuoyu için yeni bir bilgi niteliği taşıyor. İşte araştırmanın çarpıcı sonuçları...
1 Mart tezkeresi Araplarla milat ama...
Araştırmaya göre, Osmanlı’nın Arap bölgesinden geri çekilmesi ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulması işle birlikte Türkiye-Arap ülkeleri ilişkisi, “emparyalistlere karşı savaşmada” bir model ülke olma boyutunda gelişmiş. Türkiye’de Arap ülkelerinin hep çatışma ve savaşlarla medya gündemine oturmuş olması, Arapların Osmanlı boyunduruğundan kurtulmak için İngilizlerle yaptığı ittifak ve Türkiye’nin İsrail ve Batı yanlısı siyasetleri aradaki önyargılı mesafenin korunmasını sağlamış. Ancak Türkiye-Arap ilişkilerinin dönüm noktası 1 Mart 2003’te Meclis’in aldığı tezkereye ret kararı olmuş. Bu karar ile Araplardaki olumsuz algı ciddi bir iyileşmeye uğramış. Bahsedilen olayların öncesinde yapılmış benzer bir rapor ile ldeki son verileri karşılaştırmak mümkün olmadığı için iyileşmedeğişme oranlarını bilemiyoruz. Ancak sonuçlar çıplak haliyle hâlâ oldukça kötü bir tablo ortaya koyuyor.
12 ilde 3 bin 40 denek üzerinde yaptığı araştırmada Araplar ‘zevk ve eğlence düşkünü’ ama Arapları Avrupalılara ve Amerikalılara tercih ediyoruz. Ermenilere ve Yahudilere karşı çok büyük bir kesim olumsuz yaklaşırken komşularımıza karşı da iyi gözle bakmıyoruz. AB’ye karşı da soğuğuz. Türkiyeliler, Türk cumhuriyetlerini AB’ye tercih ediyor. Katılımcıların yüzde 33.2’si Araplar hakkında olumlu görüş bildirirken, yüzde 39’u ise olumsuz tutum sergiliyor. Erkeklerin yüzde 42’si, kadınların da yüzde 36’sı Araplara olumsuz bakıyor. Katılımcılar Araplar ile Avrupalı ve Amerikalılar arasında bir tercih yapmaları gerekirse de Arapları seçiyor. Yüzde 25.3’lük kesim, “Arapların, Amerikalı ve Avrupalılardan daha iyi olduğu” görüşüne “Kesinlikle katılıyorum” derken, “Genellikle katılıyorum” yanıtı verenlerin oranı yüzde 19.9. Buna rağmen Türkler Arap dili ve kültürüne ise yüzde 92.6 ile neredeyse tamamen ilgisiz. Türklerin aslında hiç fikirleri olmadıkları bir kültür hakkında yüksek sayılabilecek bir önyargıya sahip olmaları sürpriz değil. Ancak buna rağmen, ortak din Müslümanlığın etkisi ve Yahudi önyargısı nedeniyle olsa gerek, Türkiye halkı Filistin davasının haklılığına yüksek oranda inanıyor.
Çin Seddi’nden beri çok şey değişmiş
Katılımcıların yüzde 64.8’i Amerikalılarla ilgili olumsuz görüşe sahip. Avrupalılara ilişkin görüşler ise iki gruba ayrılmış. Birinci grup yüzde 36.6 ile olumlu, ikinci grup ise yüzde 35 ile olumsuz görüş bildiriyor. Gençlerin yüzde 40’ı Avrupalılara karşı daha olumlu görüş taşırken, 61 yaş üstü daha olumsuz. Sıkılaşan ekonomik ilişkiler nedeniyle olsa gerek Çinliler de araştırmaya dahil edilmiş. Çinliler hakkında da olumlu görüş bildirenlerin oranı yüzde 37. Olumsuz görüş bildirenler yüzde 30 iken Çinliler hakkında olumlu ya da olumsuz tutum bildirmeyenler yüzde 19, kararsızlar ise yüzde 13 olmuş.
Bana Ermeni ve Yahudi deme de
Türklerin 2008 itibarıyla en hazzetmedikleri iki millet sırayla Ermeniler ve Yahudiler olmuş. Katılımcıların yüzde 73.9’u Ermenilere olumsuz bakıyor. Ermeniler hakkındaki tutumlar bölgeden bölgeye radikal değişiklikler göstermiyor. Yani ülke halkımız Ermeni önyargısı konusunda oldukça heterojen. Ancak vasıflı bir mesleğe sahip olmayan kesimlerin, yani yoksul ve eğitimsizlerin, yüksek statülü meslek erbabından daha az Ermenilere önyargılı olduğu araştırmanın çarpıcı ancak anlaşılır bir sonucu. Böylelikle laik elitlerin “eğitim şart” derken nasıl bir eğitimi kastettikleri ve neyin hedeflendiği de ortaya somut bir biçimde çıkıyor. Türklerin en yüksek olumsuz görüşe sahip oldukları ikinci halk ise Yahudiler. Türkler yüzde 71.5 oranıyla Yahudilerden hazzetmiyorlar. Olumlu görüşe sahip olanlar yüzde 8.6. Tarafsız bakanların oranı 10.7 iken, görüşü olmayanlar yüzde 9.2’de kalmış. Yüksek eğitimli bireylerin yüzde 17.9’u, düşük eğitimli bireylerin yüzde 6.8’i olumlu görüş bildirmiş. Erkeklerin yüzde 75.1’i, kadınların yüzde 67.9’u olumsuz görüş bildirirken, olumsuz görüşlerin gençlerde (yüzde 72.2) yaşlılardan (yüzde 68.7) daha fazla olduğu görülüyor.
Türkler en büyük fırsatı “tek millet iki devlet” olduğumuz Azerilere veriyor. Azerilere ilişkin olumlu görüş bildirenlerin oranı yüzde 56.1. Ama Türkler ile Azeriler arasındaki soy ve akrabalık bağına ve “tek petrol iki millet” ekseninde yürütülen karşılıklı iyi ilişkilere rağmen Azeriler hakkında ‘bir fikri olmayanların’ oranının yüzde 27 gibi yüksek çıkması çok ilginç. Birileri mutfakta kullandığımız doğalgazın nereden geldiğini milletimize hatırlatıp ayıltması gerekiyor sanırım.
Ankete katılanların yüzde 31’i ise İranlılar hakkında olumlu, yüzde 39.5’i olumsuz kanaate sahip. Olumsuz tutumlar kadınlarda (yüzde 44) erkeklere (yüzde 35) nispeten daha yüksek. Olumsuz tutumlar eğitim ve iş düzeyi yüksek bireylerde artıyor. Ankete katılanların yüzde 51.7’si Ruslarla ilgili olumsuz tutum belirtirken, yüzde 20.7’lik kısım olumlu tutum bildirmiş. Belirgin bir tutuma sahip olmayanların oranı ise yüzde 27.5. Olumlu tutumların erkeklerde ve yüksek eğitimli bireylerde arttığı görülüyor. Kadınların sadece yüzde 13.2’si Ruslar için olumlu görüşe sahipken bu oran erkeklerde yüzde 28.4.
Eğitim şart ama, nasıl
SETA Genel Koordinatörü Taha Özhan, cumhuriyet devrinin yabancı düşmanı ideolojisi, buna göre oluşturulmuş ve uygulanmış yabancı düşmanı, ayırımcı siyaset ile eğitim sistemi düşünüldüğünde sonuçların sürpriz olmaması, hatta olumlu tarafından bakılması gerektiğini söylüyor. Belki de haklı. “Bu kadar cahillik ancak eğitimle olur” sözü de araştırmada ortaya çıkmış. Özellikle eğitimli ve varsıl kesimin mesleksiz ve yoksul kesimlerden daha fazla Ermenilerden hazzetmediği araştırma sonuçlarına yansıması gerçekten hazin ve ayıltıcı.
Markar Esayan, Taraf Gazetesi ; Güncelleme Tarihi: 6 Mayıs 2011