Kaçırılan Rahibeler ve yanlarındaki 3 yardımcıları, 10 Mart gecesi serbest bırakıldı. Müzakerelerde son ana kadar sorunlar sürdü. Rahibeler, Lübnan’daki Jdeidet Yabous’da Lübnan Güvenlik Başkanı Tümgeneral Abbas İbrahim tarafından teslim alınana kadar nefesler tutuldu.
Üç ay süren kaçırılma olayında müzakerelerin odak noktasında Katar vardı. Lübnan’dan da Cumhurbaşkanı Michel Suleiman’ın talimatıyla Abbas İbrahim müzakerelerde hareket ediyordu. Serbest bırakılan Rahibeler Suriye’deki bir yerden Jdeibet Yabous’a getirildiler ve buradan da bir Genel Güvenlik Başkan yardımcılarından biri Arsal kırsalındaki Ata Vadisi’nde konvoy eşliğinde onları teslim aldı. Bu serbest bırakma operasyonu gerçekleşecekken son anda kaçıranların anlaşma şartlarında bir değişiklik istemesi baskı yarattı. İbrahim bu değişiklikleri reddetti ve kaçıranlar ilk anlaşmaya uymayı kabul ettiler.
Kaçıranlar son dakikada takas için serbest bırakılacak kadın tutukluların sayısını arttırmayı önerdiler. İlk aşamada takasa karşılığında 8 Rahibenin serbest bırakılacağını ve aşamalı olarak takas yapılmasını talep ettiler. İbrahim bu teklifi reddetti. İlk anlaşmada olduğu üzere ya tüm Rahibeler bir anda serbest bırakılır ya da anlaşma iptal edilir dedi. İbrahim karşılıklı iletişimin yapıldığı temas noktasına güvenlik subaylarını bırakarak oradan ayrıldı. İbrahim Beyrut’a dönmeden önce kaçıranlar Katarlı aracı şahsa değişikliklerden vazgeçtiklerini bildirdiler.
Müzakerelere ivme kazandıran şey Suriye Ordusu’nun Yabrud kırsalına yaptığı askeri harekat ve kaçıranlara 24 saat içinde Rahibeleri serbest bırakma uyarısı oldu.
Rahibeler İbrahim’in açıklamalarına göre Suriye cezaevlerinde bulunan 150’den fazla kadın tutuklunun serbest bırakılması da dahil olmak üzere Katar’ın üstlendiği 16 Milyon dolarlık fidyenin ödenmesi anlaşması ile serbest bırakıldılar. Katar İstihbarat Şefi Ghanem Saadih al-Qubaisi İstanbul’dan Beyrut’a geldi. İbrahim ile koordineli bir şekilde müzakereleri takip ediyordu.
ANLAŞMA ŞARTLARI
Kesintili ve karmaşık müzakereler Aralık ayında kaçırılmadan itibaren başladı. Üç farklı kanaldan El Nusra Cephesi Qalamoun komutan yardımcısı Abu Azzam el-Kuwaiti ile Yabrud’daki karargahında görüşmeler başladı. Kaçırılmanın ardından şu taktiği izlediler: Onlar rehine değildi, misafirleriydi ve kolaylıkla serbest bırakılabilirlerdi. Bu taktiksel senaryo Michel Kilo gibi Suriye rejim muhaliflerince de dillendirildi. Kaçırılmadan sonra Michel Kilo onların kaçırılmadıklarını, Yabrud’da bir arkadaşın yanında misafir edildiklerini söylemişti. İlk birkaç hafta Katar’lılar müzakerelere katılmadan önce Kuwaiti (El Nusra Cephesi Qalamoun Komutan Abu Malik’in yardımcısı) Lübnan Suriye arasında kaçakçılık da yapan, gerçek kaçıran Kithqal Hamama’dan (Al-Sakhra Tugayları) Rahibeleri aldıklarını söylemişti. Kithqal Hamama 2 Aralık’ta Maaloula’ya yapılan ikinci saldırıda Rahibeleri kaçıran Özgür Suriye Ordusu’na bağlı Al-Sarkha Tugayları liderlerinden biridir.
İlk başta, kaçıranlar Birleşmiş Milletler Şam baş temsilcisi Mokhtar Lamani’ye yanaştılar ama Lamani Kuwaiti ile Skype üzerinden görüştükten sonra Yabrud’a gitmeyi ve doğrudan El Nusra Cephesi ile temas kurmayı reddetti. New Yorkta’ki Birleşmiş Mülletler merkezi, Lamani’ye El Nusra Cephesi ile doğrudan temastan kaçınması talimatını vermişti. Böylece müzakereler durdu.
Birleşmiş Milletler ile temasa paralel olarak ikinci bir yol açıldı. Yabrud’da söz sahibi işadamı George Hasswani müzakerelerde önemli bir rol oynadı. O esasında tam olarak bir müzakereci değildi. Suriye rejimine yakınlığı nedeni ile İbrahim ile koordineli bir biçimde takas konusunda katkılar sundu. Müzakerelerin düzeltilmesi, zaman kazandırma gibi konularda Kuwaiti ile doğrudan Skype ile yaptığı konuşmalarla fayda sağladı.
Müzakere sürecinde kaçıranlar ve rehineler Hasswani’nin Yabrud’daki evine onun yokluğunda alınmıştı. Hasswani Rahibelerin koşullarının iyi olması için üç katlı evinin bütün masraflarını karşılıyordu ve her gün onlarla konuşuyordu.
Kaçıranlar fidye istemediklerini ama Suriye rejimine ait cezaevlerindeki kadın tutuklularla takas yapmak istediklerini tekrarladılar. İlk başta 138 kişiye düşürülmeden önce yüzlerce isimden oluşan bir liste verdiler. Müzakerelerind evam etmesi isteniyorsa Suriye hükümetinin bir jest yaparak Irak El Kaide yetkilisi Adnan Ismail Najim Abdullah al-Dulaimi’nin (Bu şahıs geçtiğimiz sene Temmuz ayında Irak’ta Abu Ghraib Cezaevi’nden kaçmıştı) eşi olan Saja Hamid el-Dulaimi’yi serbest bırakmasını istediler. Suriye’li yetkililer bu kadını 3 çocuklarıyla birlikte Şam dışında bir operasyonla gözaltına almışlardı.
Suriye Hükümeti Dulaimi’nin Suriye’li olmaması ve Kuwaiti’nin sunduğu listedekilerin hepsinin hükümet tarafından tutuklanmadığını belirterek bu talebi reddetti. Suriye Hükümeti 138 isimden 66’sı hakkında hiçbir bilgi olmadığını, 10’unun serbest bırakıldığını, 23 tanesinin de bırakılabileceğini açıkladı. İsimler arasında Ruwaida Kanaan, Qamar al-Khatip, Randa al-Hajj, Awad ve Zahiya Abdul Nabi, Yasmine al-Balshi, Dalal al-Kurdi, Huriya Ayyash, Hanadi al-Hussein ve Majdeline al-Bayir vardı.
Takip eden görüşmelerde Kuwaiti müzakerelere devam konusunda ikna oldu. Müzakereler sırasında Kuwaiti kendisine yapılan tekliflere doğrudan cevap veremiyor, adeta kendi insiyatifini kullanamıyordu. Müzakereler devam ettikçe Kuwaiti’nin basit bir aracıdan fazlası olmadığı bu konudaki tüm kararların bizzat El Nusra Cephesi’nin gizemli komutanı Ebu Muhammed Golani tarafından verildiği anlaşılıyordu.
Müzakereler yılın ilk başlarında durdu veKatar üzerinden bu defa Tümgeneral İbrahim Abbas ile müzakereler başlatıldı. Katar’ın yolladığı elçiler Arsal dağlarındaki alanda kaçıranlarla doğrudan konuşmaya başladılar fakat bir ilerleme kaydedilmedi. Kaçıranlar 1000 kişiden az olmayan Suriyeli kadın tutukluların listesini verdiler. Suriyeli yetkililer bu listeyi ciddi bulmadı ve bu pazarlığı reddettiler.
Listedekilerin 150’si Lübnan Roumieh cezaevinde tutuklu bulunan ve Lübnan uyruklu olmayan kadın tutuklulardı. Abbas İbrahim, Cumhurbaşkanı Suleiman ve eski başbakan Najib Mikati ile koordineli olarak Roumieh cezaevinden herhangi bir mahkumu bırakmayı reddetti.
SURİYE ORDUSUNUN ASKERİ HAREKATI MÜZAKERELERİ CANLANDIRDI
Yabrud’daki serbest bırakmadan birkaç gün önceki askeri gelişmeler müzakereleri canlandırdı.
Önceki o iki hafta boyunca Qalamoun operasyonunda Suriye ordusu çok önemli başarılar elde etmişti. O cephede savaşan 10.000 muhalif savaşçı operasyondan sonra dağıldılar. Gene bu operasyon sırasında Rahibeleri ilk kaçıran Mithqal Hamama öldürüldü.
Bir hafta önce Suriye Ordusu yaklaşınca ve Yabrud etrafındaki Rima Çiftlikleri’ndeki stratejik tepeler Hizbullah ve Cumhuriyet Muhafizları’nın eline geçince, kaçıranlar Hasswani’nin villasını terk etmeye karar verdiler. Alelacele Rahibeler götürülmüş ve Yabrud’da bir sürü alan Suriye ordusunun eline geçmişti. Kaçıranlar için zor bir süreç başlıyordu. Temaslar kesilmişti…
Serbest bırakmadan iki gün önce Qalamoun’daki al-Ghuraba Tugayı’nın lideri Ebu Yazin Katar’lı bir arabulucu aracılığıyla Suriye Hükümeti ile teması yeniden başlattı. Rahibeler sorununa bu defa takasın dışında fidye unsuru da eklendi. Ebu Yazin, hızlı bir anlaşma yapmayı teklif etti. 16 Milyon dolar fidye ve verilecek listedeki kadın tutukluların serbest bırakılmasını teklif etti. O, listeye Saja al-Dulaimi ve onun üç çocuğunu ekledi.
Örgüt Rahibeler üzerinden bu defa güvenliklerini de sağlamayı umuyordu. Ebu Yazin anlaşmaya askeri ve güvenlik konuları da eklemek istedi. Yabrud etrafında bir ateşkes ve bombardımanın durdurulması talebinde bulundu. Yabrud’dan Rankous ve Arsal’a 1500 silahlı cihatçının geçişi için güvenlik koridoru oluşturulmasını istedi ama bu kesin bir dille reddedildi.
İddialara göre Katar fidyeyi üstlenmeyi kabul etti ve Suriye’li yetkililer de tutukluları serbest bırakmayı kabul etti. Ama askeri ve güvenlik konuları tamamen müzakere dışı bırakıldı. Süreç oldukça hızlı gelişti.
Ve 9 Mart’ı 10 Mart’a bağlayan o gece, Jdeidet Yabous ‘da, Rahibeler için oluşturulan güvenlik noktasında Lübnan güvenlik güçlerine teslim edildi. Rahibelerin kaçıranların kamerası ile çekilen görüntülerinde bir kadının ve yanında çocukların Rahibelerin karşılığında teslim edildiği ve bazı torbaların da resmi görevliler tarafından örgüt elemanlarına teslim edildiği görülüyor. Bu torbalarda büyük ihtimalle fidye parası vardı. Rahibeler ve yardımcıları, toplam 16 kişi kurtulmuşlardı.
Video: Kaçıranların kamerası ile çekilmiş takas operasyonu: http://www.youtube.com/watch?v=L3ZZyRv3kSo
RAHİBELER SERBEST BIRAKILDIKTAN SONRA YAPILAN AÇIKLAMALAR
Abbas İbrahim, ilk açıklamasında takas anlaşmasında gerekli tüm kolaylığı gösteren Suriye rejimine teşekkür etti. Katar yetkililerine, süreci an be an takip eden Lübnan Cumhurbaşkanı’na teşekkür etti. Kaçırılan Metropolitlerin de serbest bırakılmasını takip edeceğini söyledi. İbrahim Rahibelerin iyi durumda ve sağlıklı olduğunu belirtti. Ama bu son dakika pazarlıkları iddiası reddedildi.
Suriye Rejimi adına açıklama yapan Enformasyon Bakanı Omran al-Zoubi 150 tutuklunun takas edildiği iddialarını yalanlayarak sadece 25 tutuklunun Rahibeler karşılığında serbest bırakıldığını açıkladı. Ayrıca serbest bırakılanların kan dökmemiş kişiler olduğunu vurguladı. Kurtarma operasyonunda Katar ile hiçbir şekilde temaslarının olmadığını belirtti.
Rahibelerin serbest bırakıldıktan sonraki açıklamaları da bazı kesimlerce eleştiri konusu yapıldı. İlk açıklamalarda Baş Rahibe’nin Esat’a, Abbas İbrahim’e teşekkür ettikten sonra Katar Emiri’ne de teşekkür etmesi, sık sık iyi muamele gördüklerini belirtmesi bir kesimden tepki topladı.
Patrik John X Yazigi, İbrahim’e çabalarından ötürü teşekkür etti. Lübnan eski Başbakanı Saad El-Hariri Metropolitlerin de serbest bırakılmasını umut ettiğini dile getirdi.
Eski Lübnan Başbakanı Mikati de Suriye’deki şiddet kısır döngüsünün sona ermesini umut ettiğini belirtti.
VE SONRASI
14 Mart’ta yani Rahibelerin serbest bırakılmasından 5 gün sonra Rahibeleri elinde bulunduran Abu Azzam al-Kuwaiti öldürüldü. Yerleştiklere noktaya sızan bir Suriye askeri timi bomba ile suikast düzenledi. Yüzünden ve karın bölgesinden yaralanan al-Kuwaiti, yerel kaynaklara göre çığlıklar içerisinde başka bir yere nakledilmeye çalışılırken öldü. Büyük patlamadan sağ kurtulan militanlar Rankoos bölgesine doğru kaçmaya çalıştı.
Suriye ordusu Yabrud merkezini ele geçirdi. Ve çevre tepelerdeki muhalif savaşçılar temizlendi. Böylece muhaliflerin önemli mevziilerinden biri daha Suriye Rejiminin eline geçmiş oldu.
Kaçırılan Metropolitler konusunda yukarıda belirttiğim temenni içeren açıklamalar dışında somut hiçbir açıklama yapılmadı. Sadece 12 Mart 2014’de Lübnan Dışişleri Bakanı Gebran Bassil Beyrut'taki Türk büyükelçisi İnan Özyıldız'ı çağırarak Türkiye'den kaçırılan Metropolitler ve kaçırılan Lübnan'lı fotomuhabiri Samir Kassab konusunda yardımcı olmalarını istedi. Bu bir anlamda “diplomatik uyarı” olarak düşünülebilir. Zira mevkidaşını telefon ile aramak yerine büyükelçiyi çağırmak farklı ve sert bir üsluptur. Keza aynı Bakan aynı konuda, aynı gün Katar’ı telefon ile aradı.
Kısaca kaçırılmalarından bir yıl geçmesine rağmen Metropolitler’den hala bir haber alınamıyor. Dileriz onlar da bir an evvel sağ salim kurtulur.
Kaynaklar:
http://www.assafir.com/Article/1/341366
https://www.middleeastmonitor.com/news/middle-east/10213-qatar-concludes-deal-for-release-of-kidnapped-nuns
http://orontes.jimdo.com/2014/03/11/the-road-to-freedom/
http://www.longwarjournal.org/
http://rrubio.live.haverford.edu/aqsi/aggregator/sources/1
http://www.almanar.com.lb/english/adetails.php?eid=140809&frid=23&seccatid=20&cid=23&fromval=1
http://www.al-monitor.com/pulse/ar/contents/articles/security/2013/12/syrian-nuns-kidnapped.html#
http://www.shamtimes.net/archives/41945
Güncelleme Tarihi: 17 Mart 2014