Şu siyah elbiseli kadınlara bir bakın sanki çocuklarıyla birlikte Tanrıları ellerinden alınmış hiçbir kelimeye dökülemeyecek hiçbir vicdana sığdırılamayacak çaresizliğe terkedilmişler. Hasret de bir şey mi yani göz göre göre şah damarlarları koparılmış bu insanların, şu siyah elbiseli kadınların...İpek mendiller dokunmak istemiyor gözyaşlarına; mendil, gözyaşı olup akmak istiyor gözyaşı döken siyah elbiseli Süryani kadınların yoluna. Biraz bekliyoruz belki bir değişik olur diye hallerinde, nafile bekleyişlerdeyiz, tozlu kulübelere dönmüş vicdanımız, anlayamıyoruz iniltileri, çok zor anlatamıyorum soruyorum kendime bir Müslüman olarak değil (
Müslüman yanım zaten haklıdan yana) bir insan olarak da soruyorum kendime daha ne kadar sürecek bu dönmeyen çark, özgürlüğe giden yol ne zaman açılacak…(insanlık yönüm de haklıdan ezilen hor görülenden yana tavır alıyor)
Irak'ta (ve ismini anmaktan korktuğum başka yerlerde) acıların acısını çekiyorlar tıpkı Irak’taki Filistin’deki Müslümanlar gibi siyah elbiseli Süryani kadınlar acı çekiyor; insanlar acı çekiyor annelerin çığlıkları Allah’a ulaşıyor, kadınların çığlıkları Allah’ı bile hüzne sevk ediyor, yaman güneşler bile bu acıların yanında serin kalıyor, Çin işkenceleri bile bu hasretlerin bu koparılmışlıkların bu aşağılanmışlıkların yanında şifa kalıyor, neden zorluyorlar neden anlamıyorlar inançları, inançlara neden saygı duymuyorlar. En azılı timsahlar bile bu hâle bu anlayışsızlığa bu tereddüte bu kasırgaya şaşkın. Hayvanlar bile bize şaşkın, bu ne hâl ey insanlık!
Kaçmaya çalışsan gerçekler her gün her an her lahzada karşımızda, bu anlamsız trajik vak'alar niye neye, saklı olan siyahlıklar bir gün ortaya çıkıp beyazlaşmayacak mı, hangi inançtan olursan ol içinden sevmek geçmiyor mu?... Geçmiyorsa hiçbir anlamı kalmaz Müslümanlığın da Süryaniliğin de; o halde neden ağlatıyorsunuz siyah elbiseli kadınları neden, o halde neden…
Anlayamıyorum insanları nasıl anlamıyorlar İsa, Meryem’i, nasıl fark etmiyorlar nûrani ruhları… Bence üzülmesin Süryaniler, ümitsizliğe kapılmasın siyah elbiseli kadınlar üzülmesin, elbiselerinden yas kuleleri oluşturan kadınlar üzülmesin, gözlerinden nem denizleri oluşturan kadınlar üzülmesin, gözyaşlarıyla okyanusları, ‘içinde, ruhuna mana katan katmanlarda’ boğan kadınlar üzülmesin, bitmeyecek bir iklimdir inancınız. Size ait olan ilkbaharlar Mesih İsa’nın bakışları gibi, sadelik ve zarâfetiniz Meryem Ana’nın Cennet görmüş fistanları gibi. Bitecek sizin de yaralarınız, iyileşecek yaralılarınız.
Acı çeken tüm kavimlerin, inançların sahiplerinin bir kasırgaya dönen gözyaşlarından zevk alan tat alan kahpe bakışlar bir daha yeşermemek kaydıyla gömülecek; ama onlar da gömülmesin onlar da güzelliği kardeşliği barışı hoşgörüyü bilsinler yaşasınlar istiyorum.
Ne olmuş yani
Müslüman veya Hıristiyan,
Tanrı'nın büyüklüğünün yansımasıyız
Yetmez mi?
Yazar: Nurettin ŞİMŞEK - NUSAYBİN, Güncelleme Tarihi: 12 Kasım 2010