Her ölüm erkendir. Fakat sevgili Süryani kardeşim Albert’in ölümü gerçekten erken oldu. 60 yaşında, hayata doyamadan, yarattığı eserlerin mutluluğunu yaşayamadan erkenden aramızdan ayrıldı. Ruhu şad, mekânı cennet, devri daim olsun! Kızlarının, ayrıldığı eşinin, sevenlerinin başı sağ olsun!
Aloho mhasele!
Dukdhe huyo bi melkudho!
Rişo basimo!
2009’da ‘Anadolu’nun Evlatları’nda yayınladığım bu sözler onun son arzularıdır:
“Ben barıştan, dostluktan, kardeşlikten yanayım. Barış ve kardeşlik karşılıklı saygı, karşılıklı güvenden geçer. Ben Türk dostlarımı anlamaya çalışıyorum. Türkler de beni Midyatlı bir Süryani olarak görebilmeli ve kendilerini Süryanilerin yerine koyabilmeli.
Annem Mary Ermeni, babam İsa Süryani idi. Annem Mary idi, bir Müslümanla evlendi Semra oldu.
Üvey kardeşlerim Türk ve Müslüman oldular.
Benim adım Albert, soyadım Sevinç. Adım Süryani, soyadım Türk!
Bu kadar çelişki, bu kadar çarpıklık dünyanın başka neresinde var?
Türk soyadı ile tanındığım için Almanya’daki ticari hayatımda çeşitli zorluklara karşılaştım. Soyadımı değiştirebilirdim. Değiştirmedim. Ben bu ad ve soyadla şekillendim. İstiyorum ki kendi adımla barışık olabileyim.
Artık huzur içinde yaşamak; çocuklarıma, aileme mutlu ve güvenli bir gelecek sunabilmek istiyorum. Benim başıma gelenler kimsenin, düşmanlarımın bile başına gelmesin!”
Bardağı taşıran damla
Albert Sevinç Hadodo ile Seninle Güler Yüreğim adlı belgesel romanımın, 14 Şubat 2001’de Köln Ermeni Cemaati’nde yapılan okuma akşamının hazırlıkları sırasında tanıştım. Albert benim kardeşimdi, dostumdu, dert ortağımdı, sırdaşımdı. Onun varlığı bana güç veriyordu.
20.10.1960 tarihinde İstanbul’da doğmuştu. Çocukluğu Midyat’ta geçmişti. İlkokulu İstanbul’da bitirmişti. Taksim Atatürk Erkek Lisesi ikinci sınıfta arkadaşları onu sınıf başkanı seçmişlerdi. Fakat askerlik dersi öğretmeni bir albay, “Sınıf başkanı olacak Türk yok mu bu sınıfta?” diyerek Albert’i sınıf başkanlığından uzaklaştırmıştı.
Bu olay Albert’in sabrını taşıran son damla oldu. Kendi kendine “Albert, bu memlekette sana hayat yok artık!” dedi. Liseyi 1978’de bitirdi. 28.6.1978 tarihinde, 17 yaşında kendi başına Almanya’ya geldi. Hagen Üniversitesi Mimarlık Bölümü’nü 1988 tarihinde bitirdi. Türkiye’ye 30 yıl gidemedi.
Turabdin’i, Midyat’ı çok seviyordu. 2006 yılında bana aynen şunları söylemişti:
“Çocukluğumun geçtiği Midyat’ı çok özlüyorum. Bağımız, bahçemiz vardı. Bağımızın kenarında incir ağaçları vardı. Dallarına çıkar hem incir yer, hem de oynardık. Benim en büyük zevkim dalından taze incir yemektir. Midyat’ın havasını, sıcağını, meyvelerini, insanlarını ama en çok da incirlerini özledim.”
Hem Kürt, hem hacı, hem de yedi göbek Ermeni olan Adıyamanlı Kürt Hacı Mehmet Demirciyan ile hanımı Kadriye Bakırcıyan Albert’in incir özlemini bildikleri için Midyat incirinin fidanını getirip Albert’in evinin bahçesine dikmişlerdi. İncir ağacı büyüdü meyve verdi. İncirler Albert’e güç verdi.
2009 yılı Nisan ayında Süryanileri araştırmak için Midyat’a gidecektim. “Midyat’tan sana ne getireyim?” dedim. “Bana bir avuç toprak ve bir taş parçası getir!” dedi.
1915 Süryani direniş merkezlerinden biri olan Aynwardo köyünden bir avuç toprak ve bir taş parçası getirdim. Toprağı kokladı, taşı okşadı, masasına koydu!
Albert çok duygusal bir insandı, yüzü pek gülmezdi, ağladığını kimseye göstermezdi. Hasretini ve göz yaşlarını içine akıtırdı.
Albert Sevinç Hadodo çok çalıştı. Hayatını tek başına sıfırdan yarattı. Düsseldorf’un en başarılı mimarlarından, iş adamlarından biri oldu.
Dalları kırık soyağacı
Bir akşam beni evine davet etmişti. Lâf lâfı açtı. “Albert Kardeşim, sendeki bu enerji, bu çalışma heyecanı nereden geliyor?” diye sordum.
“Gel sana bir şey göstereyim!” diyerek çalışma masasının yanında asılı duran resmi gösterdi:
“Bak Kemal, bu benim soyağacım. Bunu Halep’te yaşayan rahmetli amcam 1990’larda yaptı. Ben Midyatlıyım. Atalarım köklü bir Süryani soyundan geliyor. Gördüğün gibi bu ağacın birçok dalı kırık. Ana baba tarafımdan dedelerim, dayılarım 1915 felaketi sırasında katledilmişler. Babamın ailesi çok zayiat vermiş. Ninemin babasını bir kilisenin kulesinde öldürmüşler! Hiçbirinin bir mezarı bile yok! Bu ağaç çok daha büyük, çok daha çiçekli olabilirdi. Büyük felaketten kurtulabilen bir ana babanın çocuğuyum. Onların ve kendimin hayatını sürdürme sorumluluğum var,” sözleriyle sürdürdü konuşmasını.
Albert’in hayat hikâyesini Anadolu’nun Evlatları, Kardeşlerim Var Uzaklarada, Süryaniler ve Seyfo adlı kitaplarımda yayınladım. Albert benim Süryanileri tanımama çok yardımcı oldu.
Albert çok büyük bir servet yaratmıştı. Vefalı, dürüst, yardımsever bir insandı. 2008 yılında vakıf kurmak için hazırlıklara başladı. 2016’da Albert Sevinç Vakfı’nı kurdu. Vakfın resmi açılışı 20.5.2017 tarihinde, Düsseldorf’ta, Maxhaus’ta özel bir törenle yapıldı. Albert Sevinç Vakfı Süryanilere, Ermenilere, Almanlara, Etnik azınlık ve dini topluluklara yardım etmeyi amaçlar. Albert Sevinç Vakfı, İslamcı terör örgütleri tarafından kaçırılmış Ezidi kadınlarının kurtarılması ve tedavi görmeleri için çok yardımcı oldu.
Huzurevi'nin açılışı
Vortik Gülbenkyan Huzurevi’nin açılışına katılmak için davetli olarak 17.8.2018 günü Almanya Ezidi Genel Konsey Başkanı Dr. İrfan Ortaç ve Süryani Gazeteci, Suroyo TV Kurucu Üyesi, Avrupa Süryani Birliği Yönetim Kurulu Üyesi Yawsef Beth Turo ile birlikte Ermenistan’a gittik. Vortik Gülbenkyan Huzurevi 18.8.2018 günü, Gümrü’de, Huzurevi’nde yapıldı.
Albert Sevinç Hadodo çok mutluydu. Başı göklere değiyor, yüreği huzurevinde sıcak bir yuva bulabilmiş yaşlı insanların yüreğinde atıyordu.
Vortik Gülbenkyan Huzurevi’nin açılışı Albert Sevinç Hadodo’nun dostlarıyla, akrabalarıyla, ailesiyle birlikte olduğu son buluşma oldu.
Albert’in en yakın dostları oradaydı. Prof. Dr. Mihran Dabağ, Rakel Dink, Yawsef Beth Turo, Dr. İrfan Ortaç oradaydı. Prof. Dr. Mihran Dabağ çok anlamlı, çok duygusal bir konuşma yaptı.
Annesi Mary, Ablası Nadya da Albert’in yanındaydı.
Albert Sevinç Hadodo’nun kahkahalarla güldüğünü, yaptığı şakalarla herkesi güldürdüğünü ilk kez Gümrü’de, Yerevan’da gördüm. Vortik Gülbenkyan Huzurevi’nin açılışından bir müddet sonra Albert hastalandı, yakalandığı amansız hastalıktan kurtulamadı. 16 Temmuz 2020 günü sonsuzluğa doğru uçup gitti!
Albert Sevinç Hadodo ilgili tüm yazılarımı, çektiğim fotoğrafları, kaydettiğim tüm konuşmaları Duisburg-Essen Üniversitesi Kemal Yalçın Arşivi’ne teslim ettim.
Sevgili Albert Kardeşim bundan sonra Anadolu’nun Evlatları, Kardeşlerim Var Uzaklarda, Uluslararası Kemal Yalçın Sempozyumu ve Tek Kanatlı Kartal adlı kitaplarımda yaşamaya devam edecektir.
Albert Sevinç Hadodo uzun uğraşlardan sonra tekrar Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı hakkını kazandı. 2010 yılından sonra Türkiye’ye, Turabdin’e, Midyat’a gidip geldi, Hadodo Ailesi’nden kalan evleri, toprakları gördü. Hasret giderdi.
Albert Sevinç Hadodo’ya, Almanya’da, 2018 Şemun Hanne Haydo Süryani Üstün Hizmet Ödülü verildi. Sevgili Albert Kardeşim senin arzularını, dileklerini, ideallerini gerçekleştirmek görevim olsun. Bilmeyenler ne bilsin seni, bilenlere selam olsun.
Ruhun şad, mekânın cennet, devrin daim olsun!
Aloho mhasele! Dukdhe huyo bi melkudho!
Yazar : Kemal Yalçın ; Güncelleme Tarihi: 27 Temmuz 2020