''Batının gözüyle Doğu Fotoğrafları'' olarak bakarken, deklanşöre basıldığı andan itibaren flaşın patlamasıyla doğuyu batının değerleriyle yargılamak, doğu dünyasını anlamaya koyulmak, doğunun yetersizliklerinden yararlanmayı, pazar olması ya da
''Adam edilmeye muhtaç.''
''Geri kalmış sakatlıklar''
diye büyülü karelerle özenle hazırlanmış vitrinlere çıkarılıp doğuyu tasvir, doğuya iskan ve doğuyu batı anlayışıyla özendirerek gerçeklerinden koparıp büyülü rüyalara altyapı oluşmadan sürüklemenin bir adı da ''Oryantalizm'' oluyor.
Aslında adına ''şarkiyatçılık'' da denilen oryantalizmin 18 ve 19.yy'da Avrupa sermayesinin üretim biçimiyle bağlantılandığının ilk tanımını Edward Said'den ''istişrak'' batının/batı uygarlığının kazanımlarına yapılan tanım olarak kabul görürken kimine göre de
''Oryantalizm, bir sömürge doktrinidir.''
Diye bakar ve bu sistematiğin rahipler eliyle dini bir temele bu nedenle de tarihçilerle geliştirilmeye çalışılırken seyyah ve kâşifler ikinci plana itilmiş göründüğü gibi olmayan ''kisvelere'' büründüğü oryantalizmle sınırlandırılır.
Oryantalist Maryus Bauer'in Mardin Sakıp Sabancı Kent Müzesi'nde Küratör Engin Özdenes'in yönetiminde düzenlenip sanatseverlere açılan resim ve fotoğraf sergisinin haberini saygı duyduğum tarihçi dostum sayın Özcan Geçer'in uyarısıyla kendimi müzede yerel halklardan Mardin'li Keldaniler, Mardin'li Süryani kadınların gümüş kemerleri, Mardin'de 18.yy'dan kalma kapılar, kuyu çıkrıkları tahtadan dokuma tezgahı, seyyar bulgur/köftelik değirmenleri (hububat değirmenleri) havan, dibek ve öğütme taşı, kahve kavurucular,''ım'keşşê'' (kefkir) kaburga sahanı, sünnet çocuklarının omuzlarına takılan gümüş süsler, bakraç ve yağdanlıklar ve evrenseleşen Nasra Şimmeshindi teyzenin basma kalıpları ve zarif ürünlerini tekrar tekrar görmeden Marius Bauer'in (1867-1930) yönetimi ve düzenlemesini seçiciliğinin doruğunda sunum gerçekleştirdiğini her çerçeve ve diğer bölümdeki fotoğraf sanatını oryantalizmin doktrin çağrışımını asgari düzeye indirecek kadar gerçekçi bir yaklaşımla seyredenler açısından dinlendiren küratör Engin Özdenes'i kutlayarak oryantalistimiz Marius Bauer'le birlikte 18 ve 19.yy'ın romantik akımı, arkeolojik kazım heyecanı, antik çağa duyulan ilgi ve gösterilen çabalarla gezelim.
Yunanistan, Türkiye, Irak, Suriye, Lübnan ve oryantalizmin belki de antik çağla buluşturulup seyredenlerin hayranlığını gizleyemediği Mısır'da yapılan arkeolojik kazı çalışmaları tabi ki doğunun bu büyüsüne turist akışını hızlandırarak doğunun doğallığı ve Marius'un tel çizgileriyle :
Vezir, paşa portreleri, geleneksel kültürün yansıması olan el öpenler, merkezde olup tahterevanda taşınanlar, şehir manzaraları ki İstanbul ve Bursa ağırlıkta köprü ve sokaktakiler, camiler, doğulular ve uzaktan görünen insanlar, sadece gözleri görünen çarçaflı kadın topluluğu, atlısı, pazarı, cenaze törenleri, haremi,tuval üzeri yağlı boya manzara çalışmaları İstanbul Sokakları, kendi ifadesiyle yazdığı mektuplardan anlaşılan ''Develeri de gördüm, 50 kadar kocaman çıngırakları'' ve kıyımdan önce 22 Ağustos 1892'de ''Bir ermeni düğün alayı.'' tel tel bakıldığında her telin diğerini zorlamadan, ona kıymadan, dokunmadan kendi sınırlarında sayılacak kadar incecik zarif ve kurşuni olmasına rağmen pırıl pırıl dik ve gülümseyen danten iplikleri gibi tertemiz çizgi çalışmaları ile yalnızca oryantalist fotoğraf sanatçısı olarak kalmayıp aynı zamanda önemli bir ressam olarak dikkatimi çekiyor.
BATININ GÖZÜYLE FOTOĞRAF GALERİSİ
Batının oryantalist resim ve fotoğraf sanatına bakışının kısaca değinildiği ve değerlendirildiği gibi başka farklı görüşlerin de dillendirilip belgesellere taşındığının da yorumlarına değinirsek:
''Batı için oryantalizm; Barbar Türklerin Anatolia'dan atılması, İç Asya'ya giderken toptan kırılıp tarihin Hititleri, Sümerleri ve benzerleri gibi yok olup kitap sayfalarında anılan ulusların sırasına sokulmasıdır'' diye ifade ederken Hurşit Saral :
''Batı için oryantalizm; Bağdat Müzesi'nin talan edilip evlerinin bir köşesinde oluşturdukları şark köşeleridir.''
Oryantalist resim ve fotoğraf sanatçısı Işık Özdal ise:
''Oryantalist Fotoğraf Sanatı; görsel izler ve günümüz fotoğraf sanatı, doğaya ait toplanan her türlü görsel ve yazılı metin, dilbilim, sosyoloji, etnografi, arkeoloji, siyaset bilim vb.araştırmalara kaynak teşkil etmiştir.'' Ancak :
''Klişelerle bezeli resim ve fotoğraflar sanat gündeminde oryantalist bakış açısını temsil etmemektedirler. Bu görsel şablonlar çağdaş görsel fotoğraf sanatında ''postmodernizm'' diye yorumlanmakta ve tekrarlanmaktadır.'' Bir, diğeri ise ''Oryantalist fotoğraf gerçeklere ve toplumsala dokunduğu alanda,bilhasa belgesel fotoğraf ''sistemlere yönelik bir itiraz dili'' diye tanımlıyor; DİSK Genel İş Sen.Foto Film M.olarak Özcan Yurdalan.
Bu tanımlardan ve değerlendirmelerden sonra sizleri bekletmeden Batının Gözüyle Doğu Fotoğraflarına bir bakalım:
Çarçaf giyimli kadın, çocuk şehzadeler ve hamallık yapan ayakkabısız çocuklar, Server Paşa, Arnavut Güzeli Kadın, Çingeneler, Madam Hasun, İstanbullu Musevi Kadın, Ermeni Gelini, Rum Genç Kız, Bursalı Yahudiler, Derviş Portresi, Çingeneler Çadırı ve bu çadırda üretilip satılan maşa ve hasır sepetler, seyyar sarmısak satıcısı, bıçak bileyicisi, oduncu, baca temizleyicisi, müzisyenler, yangın söndüren bugünkü itfaiyeciler (tulumbacılar) fellah üretici kadınlar, Arap aile ve çocukları ile birçok tanımı bugünden hesap sorar duygusunu hakim kılan düzenlemenin belki de oryantalizm resim ve fotoğraf sanatçılarına bu tarz yönetimiyle sergiyi sanatseverlere hazırlarken Küratör Engin Özdenes'in belki de gözden kaçırılan bir çağrısıydı.
Eğer ''İçinde bir hikaye barındırmak ya da yaşanan bir sürecin sonunda ortaya çıkan görüntüler bütünü ise oryantalizm resim ve fotoğraf sanatı'' O halde Türkiye'ye gelinir, coğrafyasında gümbür gümbür atan iç dinamiklerini,çatışmaları ve uzlaşmalarını,iktidarını ve ''muhaleflerinin gezisini'' de manevi dünyasını da bir mozaik gibi hammaddesini ve birbirinden farklı kültürünün de fotoğrafını ve resimlerini de bizler isteriz.
Yazar: A. Vahap Omuzlar, Güncelleme Tarihi: 24 Şubat 2014