İnanca ve ötelerin varlığına adanmış tapınaklara dokunmak gerek. Dokunmak yakın olmak demektir. Hissetmek, anlamak, anlamlandırmaktır. Mabetler, zorbaların elinden, maddi dünyanın ve nefsin dizginlenemez arzularından, dünyasal ihtiraslardan gökselliğe çıkılan ilk ve tek durak olan mabetlere (Havra, Manastır, Kilise, Cami) dokunmak, yakınlık kurmak gerekir.
Dokunmak gerek… 1700 yıl öncesinde, 397 yılında Eştinli Şmuel ve öğrencisi Kartminli Şemun’a meleğin yol göstericiliğinde, temel taşları kurulan Mor Gabriel Manastırına şefkatle dokunmak gerek.
Dokunmak gerek… Pers haydutlarının ateşinden, Roma zalimlerinin putlarının elinden kurtulup, yakarışları Yüce Yaratıcıya takdim etmenin mekânı olarak, acı ve gözyaşını harç eyleyip, bedenin kemikleri arasına döke döke bina edilen Mor Gabriyel Manastırı’nın hatıralarına dokunmak gerek.
Dokunmak gerek… İmparatorlara, Şahlara, Zorbalara “Senden büyük Allah var” diyebilen korkusuz dindarlara beyt olmuş mekânlara yalvarmak gerek.
Dokunmak gerek… Dünya menfaatlerinden, mevki makam ihtiraslarından beri olanlara isim olan “Havariler” adına mekân olmuş bu ikametgâha, İmparator Arcadius ve Honorius’un bereket diledikleri, devletlerinin en uç sınırında bulunan askerlerine koruyuculuk eden bu mabede, adaklar adayan 1. Theodosius’un dua beklediği bu taştan yükseltmişliğe sormak gerek.
Dokunmak gerek… İmparator Anastasius’a beyan olununca, melek tarafından temel taşları konulmuş olan bu mabede, gökselliğin rızası için, taşları yontacak, tuğlaların balçığını yakacak fırıncıları, mermer ve dökümlü taşları ölçüp biçecek mimarları yola revan etmede gecikmediği bu mabede dikkatle dokunmak gerek.
Dokunmak gerek… Ustaları gelmişti gelmesine Mor Gabriel’e de, esas ustası olan ve yeni gelenlere ilhamlar verecek melekler de yerli yerinde duruyordu. Buyruldu ki onlara ve onlardan sonra geleceklere “Buraya inançla yedi defa gelmek Kudüs’e gitmekle eşdeğerdir, çünkü burası, orayı örnek alarak inşa edilmiştir” diyerek bu mekâna not düşülmüştür. İşte bundandır ki Mor Gabriel’e dokunurken Kudüs’ü unutmamak gerek.
Dokunmak gerek… 639 yılında Süryaniler, haklarını koruyacaklarına tam olarak inanan Mor Gabriel Manastırı Baş Rahibi Bethkustanlı Gabriyel, Turabdin’i, Hazreti Ömer’in ordu komutanı İyaz Bin Ganem’le gelen Müslümanlara, emanet bırakmaktan bir an olsun çekinmemiştir. Çünkü bu gelenler “el-Emin” olan Peygamberin dostlarıydı. Müslümanlarla bu hakkaniyet ölçüsü üzere, antlaşmayı imza eden Başrahip Bethkustanlı Gabriel, Süryaniler nezdinde yüceliklere ermiş. Anılarda da Elio Peygambere eş tutulan bir aziz olarak kalmış olan bu mekânı dinlemek gerek.
Dokunmak gerek… 774 yılında yüzlerce keşişin ve binlerce inanlının yok oluşuna neden olan veba salgınını durdurmak için, Müslümanlarla adaletle hükmetme şartıyla antlaşmaya imza atan Aziz Gabriel’in, ölmüş bedenine sunulan dua ve yakarışlar sonunda, veba diye bir illet kalmamış olan bu mabede el sürmek gerek.
İvardolu Zekarya’nın 768 yılında üzerinde kendini münzeviliğe adayan Mor Gabriyel rahiplerine ekmek yoğrulması için yaptırdığı taştan yapılma hamur teknesine bereket dileğiyle dokunmak gerek. İsa’nın anadilinden dökülen yakarış ve tövbe nağmelerinin tınısına kulak, İncil’i Şerif’in göz alıcı motifli yazılarını parşömenden ceylan derisi üzerine geçişini takibine göz olabilmek için Mor Gabriel’i görmek gerek.
Tüm bu var oluşun acı ve tebessümlü sonuçlarını, büyük saldırılar, savaşlar, kuraklıklar, kıtlıklar, salgın hastalıklar, tehcirler geçirmiş olan tarihin tanığını anlamak için Mor Gabriel’e gitmek gerek.
*Mor Gabriel’e Dokunmak yazısını kaleme alan sosyolog Mehmet Şimşek , Diyarbakır Süryanileri özelinde Süryanilikle ilgili paylaşımlarda bulunan dost sitemiz www.suryanilik.com ‘un kurucusudur.
Güncelleme : 13 Ocak 2009