Tarih 19 Ocak 2007'yi gösterdiğinde ajanslara düşen bir haber hepimizin yüreğini dağladı: "Gazeteci Hrant Dink genel yayın yönetmeni olduğu Agos gazetesinin kapısından çıkarken arkadan yaklaşan bir kişinin silahlı saldırısına uğrayarak yaşamını yitirdi". Katil o kadar korkaktı ki ona kendi yüzünü göstermemiş ve arkadan haince vurmuştu. Onun düşüncelerine tahammül bile edemeyenler, onu hedef gösterterek bu alçak cinayete sebep olmuşlardır. Ama daha vurulması gereken binlerce Hrant vardır. Ölümünün ardından yürüyen insanlar "Hepimiz Hrant'ız" diye bağırarak bunu haykırıyordu.
Sayın Hrant Dink'e yapılan bu çirkin saldırı aslında Türkiye'nin mozaiğine karşı işlenmiş bir cinayetti. Çünkü Hrant Dink Türkiye'dir. Sayın Hrant Dink bütün kimliklerinden önce hümanist duygulara sahip, yüreği bu ülke için atan, demokrasi ve insan hakları mücadelesi veren adam gibi bir adamdı. Onun ölümüyle bu topraklar çok değerli bir evladını yitirmiştir. Ardından bıraktığı boşluk kolay kolay doldurulamayacak çok değerli bir insandı. Kendileri ara sıra görüşür ve değerli fikirlerinden yararlanırdık. Her konuşmamızda bizleri cesaretlendirir ve korkmamamızı söylerdi. Bu cesur yüreği ve fikirlerini asla unutmayacağız. Onun ölümü ile Türkiye'nin yüreğine sanki bir bıçak saplanmış gibi oldu. Herhalde bu cinayeti işleyenler bu ülkeye bu kadar zarar verebileceklerini tahmin etmemişlerdi.
Hrant Dink sadece Ermenilerin değil hepimizin, bütün azınlıkların sözcüsü gibiydi. Bu özellikleri nedeniyle kalbimizde ayrı bir yer edinmişti. Bundan sonra bizleri onun kadar yürekli kimler savunacak bilemiyoruz ama en azından onurlu yaşamı ve fikirleri bizlere her zaman yol gösterecek. Sevgili Hrant Ahparik seni öldürdüler ama yine de ya sev ya terk ettiremediler. Konuşmalarında hep belirttiğin gibi bu toprakların kucağına gömüleceksin.
6-7 Eylül'den hemen sonra Embros Gazetesi'nde yazılanlara kulak verelim.. 'Kalacağız...Kiliselerimizi yeniden yapmak,ölülerimizi yeniden gömmek, okullarımızı, dükkanlarımızı ve evlerimizi yeniden kurmak için. Ve kalacağız, burada, doğum yerlerimizde, büyüdüğümüz yerde, babalarımızın ve büyükbabalarımızın bulunduğu yerde..Onların mezarlarını açmış olsalar da ..Burada kalacağız çünkü ölülerimiz, kiliselerimiz, okullarımız, dükkanlarımız, evlerimiz, hayatımız ve servetimiz bu toprakta.. Köklerimiz bu toprağın derinliklerinde yatıyor..! ‘' Rahat uyu sevgili Hrant ahpariğimiz , fikirlerin bizlere öncülük etmeye devam edecek. Ruhun şad olsun.
HRANT DİNK'in Hayat Hikayesi: 15.9.1954’te Malatya’da doğdu. Yedi yaşında ailesiyle birlikte İstanbul’a göçtü. Kısa süre geçmeden anne ve babasının boşanması nedeniyle iki kardeşiyle birlikte ortada kaldılar ve Gedikpaşa’daki Ermeni Protestan Kilisesi’nin çocuk yuvasına kondular. Üç kardeş ilkokulu bu Kiliseye bağlı İncirdibi İlkokulu’nda okuyup, yazları da okulun Tuzla’daki kampında barındılar.
Hrant Dink Ortaokulu Becziyan, liseyi ise Üsküdar’daki Surp Haç Tıbrevank yatılı okulunda tamamladı. Lisenin ardından İstanbul Fen Fakültesi’nde Zooloji lisans okumaya başlayan Dink bu esnada ilkokuldaki yuvada tanıştığı Silopu doğumlu Ermeni Varto aşiretinden Rakel Yağbasan ile evlendi ve aynı zamanda Türkiye Ermenileri Patriği Şınorhk Kalustyan’ın yanında çalışmaya başladı. zooloji lisansı bitiren Dink bu kez İstanbul Üniversitesi’nde Felsefe okudu ve bu esnada da üç çocuk sahibi oldu. Dink ve eşi bu tarihlerde Tuzla’daki Çocuk Kampı’nı yönetmeyi üstlendiler ve Tuzla Kampı’nın Devlet tarafından elden alınması sırasında mücadele ettiler.
Dink bu dönemde siyasal görüşleri nedeniyle ve değişik vesilelerle üç kez gözaltına alındı ve tutuklandı. 1980-1990 yılları arasında iş hayatıyla yetinen ve kardeşleriyle birlikte bir kitabevi işleten Dink 1990 yıllarından itibaren tekrar Türkiye Ermeni Toplumu içindeki faal yaşantısına döndü. Bu yıllarda Marmara gazetesinde “Çutak’ rumuzuyla Ermeni tarihiyle ilgili Türkiyede çıkan kitaplara ilişkin kritikler yazdı. 1996’da birkaç arkadaşıyla birlikte ve dönemin Patriğinin de teşviğiyle AGOS gazetesini kurdu. Dink bu tarihten itibaren de yazdığı yazılarla ve Türk ve yabancı basında dile getirdiği görüşlerle dikkat çekti. Amerika, Avustralya, Avrupa ve Ermenistan’da çok sayıda konferansa katılan Dink Ermeni Kimliği ve Ermeni Tarihi üzerine geliştirdiği yeni söylemlerle tanındı.
Aldığı Ödüller: 2005 yılında Türkiye’de İnsan Hakları Derneği tarafından Dink’e “Ayşe Nur Zarakolu Düşünce ve İfade Özgürlüğü Ödülü” verildi. Dink’e verilen bir diğer ödül ise 2006’da Alman Stern Dergisi Kurucusu Henri Nannen adına dünya çapında tanınan “Düşünce Özgürlüğü ve Cesur Gazetecilik Ödülü” oldu. Dink’e dünya çapında iki ayrı ödül ise bu yılın 18 Kasım’ında Hollanda ve 24 Kasım’ında ise Norveç’te verildi. Hollanda’da verilen ödül Pen Award fikir ve düşünce özgürlüğü, Norveçte verilen ise Bjornson İnsan Hakları Ödülüydü. Dink AGOS Gazetesi’nin genel yayın yönetmenliğini ve yazarlığını yapıyordu. Bu gazeteyi Türkiye’nin demokrat ve muhalif seslerinden biri haline getirmeye, özellikle Ermeni toplumunun Uğradığı haksızlıkları kamuoyu ile paylaşmaya çabalıyordu. Gazetenin en temel hedeflerinden biri de Türk ve Ermeni halkları, Türkiye ile Ermenistan arasında yeniden diyalog kurabilecekleri bir ortamın gerçekleşmesine katkıda bulunmak. Dink değişik demokratik platformlarda ve sivil toplum örgütlerinde elden geldiğince görev alıyordu.
Hrant Dink için bir internet sitesi açılmıştır. Buraya tıklayarak görüşlerinizi yazabilirsiniz.