Benim bazı dileklerim gerçekleşmiyor artık. Oysa bir yer tanır(d)ım çocukluğumdan kalma; orda tutulmayan dilekler tutardı.
***
Dilek tuttuğumu hatırlamam memleketimin
Aralık’larında lakin memleketimde dileklerin tutacağına bahse girerdim.
Tutulmayan dilekler gerçekleşirdi; ardından çocukların yüzü güler, çiçek açardı memleket Aralık’larında! Bir zamanlar biz de çocuktuk ve bir zamanların ‘biz çocukların’ yüzü güler, çiçek açardı; kış ortasında!Hiç bir şey değişmedi.
Her şey yerli yerinde!
Bu sabah pencereden dışarıya baktığımda hiç bir şeyin değişmediğini gördüm; her şey yerli yerindeydi. Memleketten, memleket Aralık’larından uzak yaşadığım bu yerde her şey geride bıraktığımız gibiydi. Her şey bir önceki gün gibiydi maalesef!
Memleketten, memleket coğrafyasından, memleket Aralık’ından, memleket mevsim ve ikliminden ıraktı bu yerler. Çocukluk, biraz da gençlik memleketime benzer bir tarafı yoktu bu yerlerin.
Yine kar yağmamıştı. Oysa karı ne çok arzulamıştım. İçimdeki çocuk, büyümeyen tarafım; çocuk tarafım karı ne çok özlemişti.
Memleket Aralık’larında şımarmıştı bu çocuk; kar içinde, evimizin saçağındaki ve bazen de dut ağacımın karlı dallarındaki minik serçelerin sesi eşliğinde...
Memleketteyken Aralık ayında en azından sonlarına doğru hep kar yağdığını hatırlar içimdeki çocuk. Burda, bu Aralık’ta da her Aralık’ta olduğu gibi yine kar yağmamıştı. Kar yoksa çocuklar kar topu oynamayacaktı. Çocuk sesleri olmayacaktı. Yollar, çocuk parkları, oyun meydanları çığlık atan, birbirleriyle oynayan, birbirlerini ve karı seven, kar topu oynayan çocuklarla dolmayacak-tı. Yılbaşı’nı, yeni yıl gecesini doyasıya, karla, karlı topla kutlamayacaktı; memlekette kutladığı gibi! Yüzleri gülüp çiçek açmayacaktı çocukların, çocuk tarafımın...
Bu Aralık’ta da çocuklar hayal kırıklığına uğradılar..
İçimdeki çocuk her Aralık’ta hayal kırıklığına uğrar; kırağı gibi ağaçlardan yere düşer hayal ettikleri, hayal kırıklarını toplar. Ve aklına düşer memleketin evin saçaklarından sarkan buz sarkıtları, sonra düşer kırılır bir bir... buz sarkıtlarını toplar.
Burda havalar benzemez memleket havalarına, mevsimler benzemez memleket mevsimlerine.Bu memleket benzemez memleketime.***
Burda havalar ve Aralıklar mevsim ortalamasının çok üzerinde artık. Tabiatın / doğanın dengesi bozulmuş sanki. Hangi ay hangi mevsime ait olduğu, uyduğu belli değil artık. Yörüngesini kaybeden aylar mevsimsiz bir tempo içinde. Tavından önce dövülen demir gibi mevsimler. Kış gösterse de mevsimler, kar yok ve kar getirmeyen mevsimler kış sayılmaz artık!
Kış mevsiminde ender kar yağması, aslında arzulandığı gibi yağmaması global / küresel ısınmalara bağlanıyor, en azından kaldığımız bölgede. Endüstrinin gün geçtikçe büyümesi, baca ve arabaların çürük gazları iklimin değişmesin-de inanılmaz derecede etkili oluyor. Benim çocuk kalbim, benim çocuk tarafımın minik cevheri ise her seferinde, kar getirmeyen Aralık’ta ve her Aralık’ta sızlıyor, için için ağlıyor yüreği çocuk tarafımın.
Bir Aralık hatırlarım; ve son haftasının arasına sığdıramadığım tarifsiz iki sevinç. Yeni dikilmiş bayramlıklar içinde bayram sevinci ve eldivensiz üşüyen ellerim, şalsız kızaran kulaklarım, çizmesiz soğuyan ayaklarıma rağmen yılbaşı sevinci, kar sevinci!
Bugünkü bayram ve Aralıklar bir zamanlar yani geçmişin yani memleketin ve köyün bayram ve Aralıkları’na benzemiyor artık. Geçenler gelenleri aratıyor artık, kalanlar gidenleri arattığı gibi.
****
Buruk bir sevinçle de
Hoş geldiniz
Diyemedim senelerdir;
Diaspora bayramlarına.
Paylaşacak hiç bir şeyimiz
Kalmadı sanki eski bayramlardan;
Ne sıcak bir çay,
Ne bir tatlı şeker
Ne de içten bir selam,
Kapı komşularım,
U z a k l a r ı m
Veya akrabalarımla.
O halde gelmeyin bayramlar!
Çocukluğumu aratmayın bana.
‘Aşkımın en güzel yerini’...
Bugünümü karartmayın
Es geçin saçlarımdan,
Anılarımdan geçmeyin.
Bırakın ‘çocukluk sokaklarımı’
U y a n d ı r m a y ı n.
Ne yapmacık gülüşler dağıtabilirim artık
sağıma - soluma
Ne de Eski İdil’den güller,
Soldular birer birer
Kalbimdekiler, can evimdekiler
..........