Süryani okulları Lozan’dan beş yıl sonrasına yani 1928 yılına kadar zaten açıktı. Kiliselerin yanında bulunan bu binalarda tam teşekküllü olarak eğitim ve öğretim faaliyetleri sürdürülüyordu. Kırklar Kilisesi Okulu 1799 yılında açılmış ve dönemin yüksek dereceli okullar sıralamasında yerini alıyordu. Bu okuldan mezun olan öğrencilere Osmanlıca ve Süryanice diplomalar veriliyordu. Diplomalar üzerinde ‘
Mardin Süryani Kadim Patrikhanesi Maarif Komisyonu’ yazılmaktaydı.
Diyarbakır Sur Belediyesi’nin çok dilli yaşama başlayarak Süryanice, Ermenice, Kürtçe ve Türkçe broşür bastırması ile başlayan tartışma, Midyat ve Nusaybin’deki belediyelerde de çok dilli yaşamı harekete geçirdi. Nusaybin Belediyesi park, bahçe ve tarihi yapıların tabelalarını beş dilde yazarak ilçedeki uygun yerlere yerleştirdi. Nusaybin Belediye Başkanı, tabela değişimi sırasında yaptığı konuşmada şunları ifade etti: “Nusaybin halkı çok kültürlüdür. Arap, Süryani, Ezidi ve Kürtler burada yaşamlarını sürdürüyor.
Her ne kadar burada yaşayan Kürtlerin sayısı fazlaysa da yaşayan diğer dillere de saygılıyız. Stratejimizde belediye tüm halkındır. Biz demokrasiyi çoğulculuğa göre yapmıyoruz. Kim çoksa hak onundur demiyoruz. Biz azınlıklara da sahip çıkıyoruz. Nusaybin de ki Arap, Süryani,ve Ezidileri görmezlikten gelemeyiz. Biz bu yüzden hizmetlerimizi Nusaybin’de yaşayan tüm halkları gözeterek yapıyoruz. Doğrusu da hiçbir dilin kaybolmaması gerekir.”
Bunları müteakip, İzmir Süryani Platformu, Midyat Süryani Kültür ve Dayanışma Derneği Yönetim Kurulu Başkanı da Süryanice dilinin gelişmesinin ve yok olmamasının önemli olduğunu belirten açıklamalarda bulundular. Bu tartışmalar daha uzun süre devam edecek gibi görünüyor. Süryaniler arasında ise durum biraz daha farklı algılanıyor. Kimi Süryani, Süryanice’nin ancak Süryani okullarında yaşam bulacağını düşünüyor. Kimi Süryani ise azınlık olmadıklarını düşünerek buna karşı çıkıyor. Bir kısım Süryani’de okula gerek kalmadığını ileri sürerek zaten bu güne kadar bir okul açmak için kimsenin başvuruda bulunmadığını dile getiriyor. Kimi Süryaniler ise okul açmada bir sorun ve yasak bulunmadığını sorunun sadece Süryanilerin böyle bir talepte bulunmadıklarını ileri sürerken, bazıları da okul için başvuruda bulunulduğunu ancak buna izin verilmediği şeklinde görüşlerini ifade etmektedirler. Bu kadar değişik ve farklı görüş içinden nasıl çıkılır bilinmez ama birkaç soruyu cevaplamak yerinde olur.
Azınlık değiliz diyenlere en uygun cevabı Baskın Oran yüzlerce kez verdi. Baskın Oran bu konuda o kadar çok yazı yazdı ki kaleminde mürekkep kalmadı. Azınlıkların kimler olduğunu o kadar söyledi ki deyim yerindeyse dilinde tüy bitti. Bir kez daha hatırlatmak gerekirse; Lozan da azınlıklar çok net olarak tanımlanmıştır. Kısaca Lozan da Azınlıklar sıralanırken ‘Gayrimüslimler’ ibaresi kullanılır. Peki gayrimüslimler kimdir? Rumlar, Ermeniler, Museviler ve Süryaniler değil midir?
Gelelim anadilde eğitim ve okul konusuna; burada Lozan’ın ilgili maddesinin Fransızca’dan orijinal çevirisine bakalım. Aynen aktarmak gerekirse;
MADDE 40 - Gayrımüslim ekalliyetlere mensup olan Türk tabaası hukuken ve filen diğer Türk tabaaya tatbik edilen ayni muamele ve ayni teminattan müstefit olacaklar ve bilhassa, masrafları kendilerine ait olmak üzre her türlü müessesatı Hayriye, diniye veya içtimaiyeyi, her türlü mektep ve sair müessesatı talim ve terbiyeyi tesis, idare ve murakabe etmek ve buralarda kendi lisanlarını serbestçe istimal ve ayin-i dinilerini serbestçe icra etmek hususlarında müsavi bir hakka malik bulunacaklardır.
Süryani okulları Lozan’dan beş yıl sonrasına yani 1928 yılına kadar zaten açıktı. Kiliselerin yanında bulunan bu binalarda tam teşekküllü olarak eğitim ve öğretim faaliyetleri sürdürülüyordu. Kırklar Kilisesi Okulu 1799 yılında açılmış ve dönemin yüksek dereceli okullar sıralamasında yerini alıyordu. Bu okuldan mezun olan öğrencilere Osmanlıca ve Süryanice diplomalar veriliyordu. Diplomalar üzerinde ‘Mardin Süryani Kadim Patrikhanesi Maarif Komisyonu’ yazılmaktaydı. Coğrafya, Cebir, Mühendislik, Sağlık, yabancı dil, Süryanice, Osmanlıca, Arapça dersleri gibi 21 derste eğitim ve öğretim yapılıyordu. Bu okulun maddi imkânsızlıklardan mı yoksa başka nedenlerden mi kapandığı bilinmiyor. Kuşkusuz Süryanilere ait okul yalnız bundan ibaret değildi. Mardin’deki Deyrulzafaran Manastırı’na bağlı bir okulda bulunmaktaydı. Bu gün azınlıklar masasına bağlı olup okulu bulunmayan tek azınlık Süryanilerdir. Dünyada ise Hindistan, Irak ve Hollanda da Süryanilere ait okullar da eğitim ve öğretim halen yapılmaktadır.
Süryanice’ye gelince...
Süryanice Sami dil ailesindendir. Aramice’nin Edessa diyalektiğidir. Matta İncili gibi Kutsal Kitap’ın bazı bölümleri Süryanice yazılmıştır. Süryanice klasik bir dildir. Çoğu Süryaniler Süryanice’nin batı şivesiyle konuşurlar. Klasik Süryanice yazı dilidir. Kiliselerde, manastırlarda ve okullarda kullanılır. Turoyo (Batı şivesi) yalnız konuşulur yazılmaz. Süryanice, altı tanesi (b,g,d,k,f,t) yumuşak ve sert olmak üzere çift telaffuza sahip olan ve özel işaretlerle bilinen toplam 22 harften oluşmaktadır. Süryanice her duyguyu düşünceyi ifade etmeye yeterli kelime hazinesine sahiptir. Kelime hazinesi bakımından son derece zengindir. Söz dizimi esnektir. Bol bol edatları vardır. Irak, İran, Suriye, Mezopotamya’da ve Cizre’de ki birçok halk Süryanice konuşmaktaydı. Pers kralları Süryanice’yi kullanırdı. Uzun yıllar yakın doğu ülkelerinin resmî diliydi. Mısır, Küçük Asya, ve Arabistan Yarımadası’nın kuzeyine kadar yayılmıştı. Çin’in Güneyi, Moğolistan, Orta Asya, Hindistan’da halen kullanılmaktadır. Türkler; Uygur, Göktürk, Arap-İslam, Kril ve Latin alfabeleri yanında uzun süre Süryanice’yi de kullanmışlardır.
Günümüz Süryanilerinin konuştuğu dil Turoyo, yeni Aramice’nin doğu lehçesidir. Süryaniler yaşadıkları illere göre farklı diller konuşmaktadırlar. Malatya, Adıyaman çevre ilçe ve köylerinde, Diyarbakır, Urfa, Gaziantep illerinde yaşayanlar, Kürtçe ve Zazaca konuşmaktadırlar. Mardin ve Midyat’ta yaşayan Süryanilerin bir kısmı Süryanice konuşurken diğer kısmı Türkçe, Arapça ve Kürtçe konuşmaktadırlar. İstanbul’da yaşayan Süryaniler ise Süryanice, Arapça, Türkçe, Kürtçe ve Zazaca (Dımıli) şivesiyle konuşmaktadırlar. Süryanice gün geçtikçe zayıflamakta ve yok olmakla karşı karşıyadır. Bu gün yüz kişiden ancak bir kişi Süryanice konuşup yazabilmektedir. Süryanice ancak kilise çatısı altında korunabilmektedir. Günümüzde Süryanice yok olan diller arasına girmek üzeredir.
Süryani yazar ve edebiyatçı Naum Faik Türkçe’de iki bine yakın Süryanice kelimenin bulunduğunu iddia eder. Bu gün Türkçe’de kullanılan bazı ayların isimleri Süryanice’dir.
Süryanice dünyanın en eski üç dilinden biridir. En parlak dönemini 7. yy’da yaşamış. O dönemde edebiyat, felsefe ve bilim dili olmuş. Yunanca eserler önce Süryanice’ye sonra da Arapça’ya çevrilmiş. Böylece İslam medeniyetine büyük katkıları olmuş. Süryani çeviri geleneği bütün dünyaya yayılarak nam salmış. Arapça’nın hızlı yayılmasıyla, Süryanice yavaş yavaş zayıflamaya başlamıştır.
Süryanilere ait bir eğitim kurumunun, bir okulun açılması için birileri başvuruda bulunur mu bilmiyoruz. Ancak günümüzde Süryanice gittikçe kan kaybetmekte ve tarih sahnesinden silinmekle karşı karşıyadır. Diller ancak okullarda yaşam bulurlar. Dünya tarihine mal olmuş dünyanın en eski bir dili olan Süryanice’nin yaşatılması için gerekli önlemler alınmalıdır. Üniversiteler ve resmi kurumlar bu dilin geliştirilmesi için gerekli düzenlemeleri yapmalıdırlar. Bu gün tarihi öneme sahip bir binaya bir çivinin çakılması yasakken, dünya tarihinin en eski hazine ve mirası 5500 yıllık geçmişe sahip Süryanice’nin kaybolmasına seyirci kalınmamalıdır.
Unutulmamalı ki sadece Süryanice değil, hiçbir dil yok olmamalıdır. Bu konudaki en büyük görevin ise Süryanilere düştüğü unutulmamalıdır.
Kaynak: Taraf Gazetesi, Güncelleme Tarihi: 3 Mart 2011
Görsel: Aurelia Milach Notthingam -Sitemiz için özel tasarım