Medeniyetler mozayiği Mardin, farklı dil, din ve kültürlerin en zengin buluşma noktalarından biri. Farklı kültürleri yüzyıllarca bir arada barış içinde yaşatan bu kentin her köşesi ‘medeniyetler köprüsü’ gibi. Bu noktada en ilginç tecrübelerin yaşandığı yerleşimlerden biri, Midyat’a bağlı Hapisnas (Mercimekli) köyü. Mardin’in çok kültürlü yapısında ayrı bir yere sahip olan Mercimekli köylüleri, Başbakan Tayyip Erdoğan’dan köylerine kültürlerarası diyalog çalışmaları için bir merkez kurulmasını da istemiş. Talep olumlu karşılanmış. Biz de Türk, Kürt, Arap ve Süryanilerin huzur içinde birlikte yaşadığı
Hapisnas (Mercimekli) köyünü yakından görmek istedik. Ve yola koyulduk Mardin’den…
Bir saat süren yolculuğun ardından Midyat’a ulaşıyoruz. Ardından üzüm bağlarının arasından geçerek 5 km mesafedeki Hapisnas'a (Mercimekli’ye)… Özenle işlenmiş 200 yıllık taş evleri görünce köye vardığımızı anlıyoruz. Köyde dolaşırken farklı bir zaman diliminde yaşadığımız hissine kapılıyoruz. Köy içinde ve çevresinde Hasankeyf’teki şehir yapısını andıran çok sayıda büyük mağara ve kuyu var. Evlerin çoğu Mardin’in ünlü nahit taşından işlenmiş. Kısacası buram buram tarih ve doğa kokuyor burası.
Süryanice ismi Hapisnas olan Mercimekli’nin kuruluşu milattan öncesine dayanıyor. Bugüne kadar çok sayıda medeniyete ev sahipliği yapmış. Köyün altında Asur tapınakları var. Yine bunun üzerine inşa edilmiş milattan sonra 300’lü yıllardan kalma büyük bir kilise ve manastır dikkat çekiyor. Kilisenin hemen bitişiğindeki bahçede Halife Abdulmelik Bin Mervan döneminde (700’lü yıllar) inşa edilen cami… Emevi halifesi Mervan, Mercimekli’deki hoşgörü ortamından çok etkilenmiş. Ve buraya özel ihtimam göstermiş.
Hapisnas, Arapçada insanların hapsedilmesi, hapsedildiği yer anlamına geliyor. Bir rivayete göre, Büyük İskender, kendisine karşı gelenleri bu köyde toplayarak hapsetmiş. Bir başka rivayete göre ise Süryani rahip ve rahibeler inzivaya çekilmek için bu köyü tercih etmiş. Ayrıca 1200’lü yıllarda bölgede kadın rahibelerin yetiştirildiği tek manastır bu köydeymiş.
BAYRAMLAŞMADA ÖNCELİK, ÖTEKİ DİNİN
Mercimekli’yi günümüzde farklı kılan esas unsur ise Türk, Kürt, Arap ve Süryanilerin barış içinde bir arada yaşaması. Burası asırlarca tam bir ‘hoşgörü ve huzur beldesi’ olmuş. Bunu köylülerin simalarından, tavırlarından da anlamak mümkün. Köy İmamı Mehmet Gökalp, bu durumu İslam dininin insanlara kazandırdığı hoşgörüye bağlıyor: “İslam’ı terörizm, Müslümanları ise terörist gösteren Batılı ülkelerde böyle tablolara rastlamak mümkün değil. Biz bunu dinimizin ve kültürümüzün güzelliklerine borçluyuz. Keşke bizi böyle gören ya da göstermeye çalışanlar buradaki durumu görse.”
KÖYDE HERKES EN AZ 4 DİL BİLİYOR
Mercimekli’de kültürler iç içe yaşıyor. Mesela Müslümanlar Ramazan ve Kurban bayramlarında önce Süryanilerin evlerine uğruyor, daha sonra kendi evlerine gidip çoluk çocuğuyla bayramlaşıyor. Aynı şekilde Süryaniler de paskalyada önce Müslümanların evini ziyaret ediyor. Burada yapılan bayramlaşmadan sonra kendi dindaşlarıyla buluşup tebrikleşiyorlar. Çoğunluğu Müslümanlardan oluşan köyde hemen herkes dört dili rahatlıkla konuşabiliyor: Arapça, Kürtçe, Süryanice ve ortak dil Türkçe. Bu dillerden birini bilen, bu köyde iletişim sorunu yaşamıyor. Mercimekli’de dörtten fazla dil bilenler de var. Avrupa ülkelerine giden gençlerle bazı üniversite mezunları 5 dil biliyor. Hatta 6-7 dil konuşabilenler dahi var.
Mercimekli’de birden fazla dil, sadece dışarıda değil evlerde de konuşuluyor. Bunda karşılıklı evliliklerin etkisi büyük. Mesela Arap asıllı olan Mehmet Ercan’ın annesi ve eşi Kürt kökenli. Gelini ise Arap. Dolayısıyla bu evde doğal olarak hem Kürtçe hem Arapça konuşuluyor. Bazen de aralarında Türkçe konuşuyorlar. Süryaniceyi ana dili kadar rahat konuşabilen Mehmet Ercan, kendi evini ‘olimpiyat evi’ olarak nitelendiriyor. Mercimekli’de Müslümanlarla Süryaniler arasında da evlilikler yapılıyor zaman zaman. Örneğin Mercimekli öğretmen Ali Aslan’ın ninesi Süryani kökenli, dedesi ise Arap kökenli Müslüman.
SÜRYANİLER: BAŞBAKAN’A DUACIYIZ
Süryani asıllı 64 yaşındaki Abdullah Kurt, üçü kız toplam beş çocuk babası. Çocukları halen Belçika’da. Geçim derdinden dolayı gittiklerini söylüyor. Müslümanlarla yıllardır aynı ortamı paylaştıklarını, geçmişte olduğu gibi bugün de hiçbir sorun yaşamadıklarını anlatıyor. Bunun sırrını ise şöyle açıklıyor: “İnsanlar birbirlerine çok tahammülsüz; oysa azıcık sabredince yaşanması muhtemel her türlü kavga ve sıkıntı çok rahat aşılabiliyor. İnsanlara bizim köyü örnek almalarını tavsiye ederim.” Abdullah Kurt, ‘Süryanilere soykırım yapıldığı’ iddialarını ise gayrı ciddi buluyor. Türkiye’de son derece mutlu olduklarını söylerken, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan için şunları dile getiriyor: “Başbakanımızdan ve hükümetten çok razıyız. Allah başımızdan eksik etmesin. Onların başarılı olması için dua ediyoruz. Bize düşen bir şey varsa her zaman yapmaya hazırız.”
TERÖRÜN ZEMİN BULAMADIĞI YER
On yıl öncesine kadar 400 hane olan köyde şu an 100 kadar aile yaşıyor. Avrupa ülkeleri başta olmak üzere ABD, Avustralya, Afrika ve Rusya’ya göç etmişler. Yazları köye gelip bir süre kalıyorlar. Göç eden Mercimekliler arasında Süryaniler sayıca çoğunlukta. Daha çok Avrupa ülkelerini tercih ediyorlar. Birçoğu buralarda iş sahibi olmuş. İsveç’te uydudan yayın yapan Süryanilere ait uluslararası iki televizyon kanalı var. Kanalların haber müdürleri, program yöneticileri ve yönetim kurulu üyelerinin bazıları Mercimekli’den. Bu kanallar, Avrupa’da zaman zaman Türkiye aleyhinde yapılan propagandalar konusunda paratoner etkisi yapıyor. Mercimekli köylülerinden Cihan Haber Ajansı Midyat Muhabiri Tayfur Demir, geçen yıl yaşanan Süryani rahip Edip Savcı’nın kaçırılması olayının, bu kanalların sağduyulu yaklaşımı sayesinde Türkiye’ye karşı bir propaganda aracı olmaktan çıktığını söylüyor.
Hapsınas’ın bir başka özelliği de terörün zemin bulamadığı yer olması. PKK, 1990’lı yıllarda bütün baskılarına rağmen bir türlü yol bulamamış burada. Türk, Kürt, Arap ve Süryani elbirliğiyle karşı koymuşlar terör örgütüne. Ancak yıllar süren terör belası onları da olumsuz etkilemiş. Köyden göçün esas sebebi terör ortamı. Bu arada Mercimekliler civardaki bazı köylerin aksine korucu olmayı da kabul etmemiş.
TÜRKİYE’NİN İLK KADIN MUHTARI MERCİMEKLİ’DEN
Mercimekli’nin bir diğer özelliği okuma yazma oranının yüksek olması. Hemen herkes okuma yazma biliyor. Terör girmediği için eğitim kesintisiz devam etmiş. Eğitim öğretime verilen önem, karşılıksız kalmamış. Bugün çok iyi noktalara gelmiş Mercimeklililer var. 2002’de 36 yaşındayken tıp profesörü seçilen Fuat Oduncu bu köyden. Halen Almanya’da Münih Devlet Hastanesi’nin başhekimi olarak çalışıyor. Dicle Üniversitesi Mimarlık ve Mühendislik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Fikri Kahraman da Mercimeklili. Kahraman, kendi döneminde Oxford Üniversitesi’ni birincilikle bitirmiş. Dünya çapında başka isimler de var köyden. Örneğin 2007 Dünya Boks Şampiyonası’nda İsviçre vatandaşlığı olduğu için bu ülke adına yarışan Süryani asıllı Roberto Belge, Mercimekli doğumlu. Bu yıl nisan ayında ikinci kez dünya birincisi oldu. Geçen dönem İsveç Millî Eğitim Bakanlığı yapan İbrahim Baylan da anne tarafından Mercimekli köyünden. Hazine’den sorumlu Devlet Bakanı Mehmet Şimşek’in büyükannesi de buradan.
Dünya çapında insanlar yetiştiren köy aynı zamanda bazı ilklere imza atmış. Örneğin Osmanlı’da ilk kadın muhtar olan Kahle Ercan da Mercimeklili. 1915 ila 1917 yılları arasında muhtarlık yapmış. Şu an hayatta olmayan Kahle Ercan, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmasından sonra da tam 15 yıl boyunca köy muhtarlığı yapmış. Yani Türkiye’nin de ilk muhtar kadınlarından.
BAŞBAKAN DESTEKLİ BÜYÜK PROJE
Mercimeklilerin şu anki en büyük sıkıntısı bir araya gelememeleri. Çünkü nüfusun büyük kısmı başka illerde veya ülkelerde yaşıyor. Bu durum da onların sahip olduğu potansiyel sinerjinin yeterince harekete geçirilememesine yol açıyor. Bu yüzden dernekleşme yoluna gitmişler. Bunun ilk tohumları da atılmış. 2006 yılında Mıhallemi Dinler Diller ve Medeniyetler Arası Diyalog Derneği’ni kurmuşlar. Merkezi Mercimekli’de bulunan derneğin başkanlığını Mehmet Ali Aslan yürütüyor. Aslan, derneğin kuruluş amacını şöyle açıklıyor: “Köyümüz şu an dünyada dört dili konuşan ve dört kültürü yaşayan tek yerleşim birimi. Türkçe, Arapça, Süryanice, Kürtçeyi köyün tüm halkı ana dilleri gibi akıcı konuşabiliyor. Köyümüzde dinler, diller ve medeniyetler arası ittifak hem teorik hem de pratik olarak hayata geçirilmiş ve bu ittifak devam ediyor. Dünyada kendine has bir özgünlüğü olan ve hâlâ keşfedilmemiş bu diyalog ve hoşgörü gerçeğini dünyaya tanıtmak amacıyla bu derneği kurduk.” Dernek sayesinde, dünyanın dört bir yanına dağılmış ünlü pek çok Mercimekli yılda bir kez de olsa bir araya getirilmiş olacak.
Mercimeklililerin dernekten sonraki hayali ise köylerine bir kültür merkezi açmak. Kurulacak kültür merkezinde yılın belli dönemlerinde gerçekleştirilecek seminer ve konferanslara farklı ülke ve inanç mensuplarından araştırmacılar, bilim adamları ve öğrenciler davet edilerek kültürlerarası diyaloğa zemin oluşturulacak. Böylece hem Türkiye’nin hem köylerinin tanıtımı yapılmış olacak.
Proje için Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a mektup göndermiş Mercimeklililer. Başbakan, olumlu bulduğu projeyle ilgili olarak dernek yöneticilerini Ankara’ya davet etmiş. Mıhallemi Dinler Diller ve Medeniyetler Arası Diyalog Derneği Başkanı Mehmet Ali Aslan tarafından Başbakan’a gönderilen mektupta kurulacak kültür merkezi binasının özellikleri şöyle sıralanıyor: “Mardin’e özgü Nahit taşlarıyla inşa edilmeli. Binanın mimarisi, bölgede yaşamış tüm medeniyetlerden ve inançlardan izler taşımalı. Derslikler, kütüphane, konferans salonu, spor salonu, dinlenme odaları, idare odaları misafirlerin barınabileceği tesisler olmalı.”
Hasılı, Mercimekli köyü medeniyetler çatışması tezini çürüten ender yerleşim yerlerinden biri ve bundan çok daha fazlasını yapmaya aday.
HEM CAMİ HEM KİLİSE YAPIYOR
Mercimekli Erdal Gül, Mardin’in ünlü Nahit Taş ustalarından. Bir heykeltıraş hassasiyetiyle taşlara şekil ve desen veriyor. Bugüne kadar çok sayıda cami ve kilise yapmış. Bazılarını ise restore etmiş. İşini zevkle yaptığını söylüyor. Kilise yaparken de cami yaparken ruhundaki bütün güzellikleri taşlara nakşediyor adeta. Erdal usta, cami yaparken daha fazla haz aldığını söylemekten çekinmiyor: “Kilise ya da cami fark etmiyor mesleki açıdan. Ama Müslüman olduğum için cami yaparken daha farklı bir lezzet alıyorum doğal olarak.”
Kaynak: Aksiyon Dergisi
Güncelleme Tarihi: 10 Ekim 2008