Binlerce yıllık tarihsel bir
zenginliğe sahibiz. Kültürel ve ekolojik birikimlerin temel taşını oluşturan
diller de bu olgunun yansımaları olarak ifade edilebilir. Günümüzdeki dağılıma baktığımızda ise süreç içerisinde yerel değerlerin korunmasının maalesef
sağlanamamış olduğunu görüyoruz. Farklı dillerden , farklı etnik kökenlerden insanların bir arada yaşadığı bu topraklar şimdi
kaybolma tehlikesinde olan seslerin susuzluğunu yaşıyor. Resmi dilimiz olan Türkçe‘nin yanında Kürtçe Arapça, Rumca, Çerkesçe, Ermenice, Süryanice, İbranice ,Arnavutça, Bulgarca, Zazaca, Tatarca, Kıptice, Lazca ve Acemce gibi çok sayıda dil
göçler , küresel tehdit ve yanlış politikalarla bu erozyonu yaşıyor. Dünyada konuşulan dillerin
% 96’sının nüfusun ancak % 4 ‘ü tarafından konuşuluyor olması da var olan çeşitliliğin
azlık-çokluk noktasından
varlık-yokluk düzlemine geçtiğinin çarpıcı bir verisi.
‘’ 5. Sokak Tiyatrosu’’ da tarihinde acılar çekmiş, savaşlarla , sürgünlerle savrulmuşların , geride kalmış olanların yaşamını barındıran coğrafyamızda yurtlarını, dillerini ve dinlerini bırakıp gidenlerin ardından bir nevi taziye sunmak isteyen bir ekip. ‘’
Ashura’’ isimli oyunları ile zihinlerden kolay kolay çıkmayacak bir
müzikli performansı ilk kez 2004 yılında sahneye koymuşlardı. Başarılı projelere imza atmış
Mustafa ve Övül Avkıran yönetimindeki tiyatro, ötekileştirilenlerin birarada yaşayabilme umutlarını, pek çok inançta sembolik anlamı olan ‘’aşure’’ ismiyle özdeşleştirmişti. Bu özgün oyunda, Anadolu’da konuşulan
çeşitli dillerde ezgiler enstrümanlar eşliğinde söylenirken ,
sembollerle süslenmiş sahnede bir yandan Mustafa ve Övül Avkıran’ın
sözsüz performanslarının , bir yandan da arka planda
1927 Nüfus sayımından bugüne
konuşucuların sayısındaki azalışın yansıtıldığı bir atmosfer yaşanıyordu.
Bu konuşucular , bizim sadece sayı olarak tanımladığımız insanlar, nereden gelip nasıl yaşadıklarını bilmediğimiz, nereye gittiklerini tahmin ettiğimiz, sadece birer istatistik bilgi olarak beynimize kazınanlar, unutulanlar olarak tanımlanıyordu. Oyunda, ötekilerin ötelere ötelenen hayatlarına ağıt yakılıyordu.
Proje, yüzlerce yılda oluşan sözlü miras ile resmi tarih bilgisini müzik - tiyatro tanımı içinde yeniden sorgulamış, seyirciler ve eleştirmenler tarafından büyük beğeni toplamıştı. Buradan hareketle , oyunun müzikleri ve sahne akışı içerisinde verilen istatistiksel bilgilerle birlikte bir albüm çıkarılması fikri doğmuş. ‘’Kalan Müzik’’ etiketiyle nihayete eren bu aynı adlı albümde 12 dilden 24 parçaya yer verilmiş. Albümle beraber özenle hazırlanmış, estetik fotoğraflarla süslenmiş kitapçıkta da her dile ait parçalar, Türkçe, İngilizce ve özellikle misyona uygun olarak kendi alfabeleriyle dinleyicilerin ilgisine sunulmuş.
Geleceğe taşınan bir belge niteliğindeki bu çalışmada emeği geçenlere site ekibi olarak teşekkür ediyoruz. Anadillerini şişeden kana kana içer gibi konuşabilen ve birbirini anlayan bir dünya özlemini taşıyan ‘’5. Sokak Tiyatro’’sunun da duygularını paylaşıyoruz.
Albümde yer alan Süryanice ve Türkçe ezgilerden birer örnek;
Gittiler
Gitttiler, gittiler gittiler gittiler
Gittiler, gittiler gittiler gittiler
Dönecekler, dönecekler
Dediler dönecekler, gelmediler.
Sokaklar boş, kapılar kapalı, gittiler
Bunu,bunu söyleyeceğim dönecekler
Dönecekler dönecekler
(Ezginin Süryanice ismi Azzin Azzin)
Söz ve Müzik: Dr. Abrohom Lahdo
Aslı Gurbet
Aslı gurbet harap etmiş köyümü
Bülbül susmuş baykuş konmuş gelele
Ben ağayım ben paşayım diyenler
Kapıları kitlemişler gelene
Gelele hilal kaşlım gelele
Gelele kömür gözlüm gelele
Gelele hilal kaşlım gelele
Bir ev burada bir ev karşıda kalmış
Hele bakın bizim komşular ne olmuş
Kırk senelik ağaç kurumuş kalmış
Bu köy bizim köye benzemiyor
Gelele
Söz ve Müzik: Ali Kızıltuğ