Tuhaf zamanlardayız doğrusu. Bu hafta size tuhaf bir satıştan söz etmek istiyorum. Devlet, Midyat’a bağlı Hapsunnes (Mercimekli) köyünde bulunan iki bin yıllık manastırın yolunu, ihale açıp sattı. Hapsunnes ne Peru’da ne de Portekiz’de bir yer adı.
Hapsunnes köyü, Mardin ili Midyat ilçesine bağlı bir köy. İki bin yıla uzanan bir tarihe sahip. Devlet adını değiştirdi bu köyün,
Mercimekli yaptı. Şimdi de bu köyün içinde bulunan manastırın yolunu, ihale açıp sattı. Duyduğumda inanamadım.
Mardin’den o yana olup biten tuhaf olayları anlamanın birtakım zorlukları var tabii.
Benim,
Affet Bizi Marin adıyla yayımlanan kitabımı okuyanların bana yazdıklarından biliyorum. Süryanileri az çok duymuştu herkes, ama
Mıhallemileri ilk kez duyduğunu yazan çok sayıda okur vardı.
Hapsunnes de öyle bir ad aslında. Dağın taşın Türkçeleştirildiği bir coğrafyanın içinde geçen eski adları hatırlamak ve bilmek kolay değil elbette.
Hapsunnes dediğinizde, yahu bu ne garip bir ad diye şaşırıp kalabilir birçok okur.
Merak edenler ve yaz ayları için Mardin’i düşünenler için yazmak isterim, görülmesi gereken harika bir yer. Yağmaya rağmen bu böyle. Köylülerin arazi talebiyle dava ettikleri
Mor Gabriel’e de çok yakın. Hapsunnes’e Mardin’den ve Batman’dan da gidilebiliyor.
Gelelim şu satış işine. Satışa konu olan ada ve parsel numaraları köylülerin verdiği bilgiye göre şöyle:
1- ada n 108, parsel: 24 (rahbey zerkey - sarışın rahibe) 97 bin TL’ye satılmış.
2- ada n 107, parsel: 68 (hawka mevkii) 31 bin TL.
Söylendiğine göre her iki parsel de Mehmet Zeki Alan’a geçen yılın eylül ayında satılmış. Arazilerin esas sahibinin Mehmet Ata Alan olduğu söyleniyor.
Hapsunnes köyü bir tarih ve uygarlıklar merkezi aslında. Ama buna aldırış eden yok.
Der Qayım-Mor Loozor Manastırı burada inşa edildi. Manastırın inşa edildiği yer aslında çok eski.
Asurlular döneminde Kameriler ve Şemsilerin ibadet ettikleri yer olarak biliniyor. Manastır ise daha sonraları ve bölgeye Hıristiyanlığın yayıldığı 500’lü yıllarda inşa edildi.
Manastırın avlusunda bulunan inziva kulesinin bir eşi daha yok ve burada eğitim gören rahipler eğitim saatleri bittiğinde bu kulede inzivaya çekiliyorlardı. İhale usulüyle satılan Hazine arazisinin içerisinde yer alan bölgede, çok sayıda tarihî kuyu, mağara ve mezarlıklar bulunuyor. Bu tarihî alana 1989 yılında Hazine arazisi statüsü verildi ve sonra da satıldı. Tarihî kıymetini hatırlayan olmadı bu arada.
Satılan yolun kapatılması durumunda manastıra araçlarla ulaşım mümkün olamayacak, köydeki tepelerin etrafından ve yaya olarak dolaşmak zorunda kalınacak. Köylüler, şimdi manastırı ziyarete gelenler helikopterle mi gelecekler diye soruyorlar haklı olarak.
Hapsunnes bölgedeki 70’e yakın Mıhallemi köyü içinde, Hıristiyan halkın yaşadığı tek köy. Köyde Kürtler de yaşıyor. Hapsunnes’te 35 ve yukarı yaş grubunda bulunan herkes dört dili de biliyor ve konuşuyor.
Süryanice,
Mıhallemice,
Kürtçe ve
Türkçe. İki bin yıldır burada yaşayan halklar karşılıklı saygı içinde yaşayıp gitmişler. O kadar ki, köyün camiini 700’lü yılarda
Hapsunnesli bir rahip,
Mor Şemun Dı Zeyte yaptırmış.
Tarihî mirasa saygı olsa,
Hapsunnes gibi bir yerleşim alanı koruma altına alınırdı, buradaki tarihî eserler, Hazine malı diye satılan topraklarla birlikte satılmazdı. Ama galiba bu ülkenin kültür politikası 1071’den önceki tarihî mirası, tarihî mirastan saymıyor. 1071 yılından önceki tarihî mirasa karşı tutum akıl almaz bir
yağma kültüründen ibaret..
Hapsunnes’teki tarihî eserlere ilk saldırı, köye su getirildiğinde gerçekleşti. Su için kanallar açılacak bahanesiyle, köyün doğal bir parçası sayılan kayalıklar parçalandı, mağaralar dozerlerle yıkıldı ve yerle bir edildi. Köyün çok eski taş değirmenleri kırılıp atıldı.
Hapsunnes’teki
Deyr Loozor Manastırı zaman zaman define avcıları tarafından yağma edildi. Manastırın görkemli inziva kulesinin üstünde yer alan ve her biri bir çalışma masası büyüklüğünde tarihî ve işlenmiş iki taş, kuleden aşağıya atılarak paramparça edildi.
Kültür Bakanı,
Sayın Ertuğrul Günay’ın bu konularda ne kadar duyarlı olduğunu biliyorum.
Galiba ona seslenmekten başka çare de yok gibi.
Sayın Günay, Hapsunnes, tarihin bir emaneti, bu emanetin bu kadar ucuz ve pervasız yağma edilmesine seyirci kalmayın lütfen.
Kaynak:
Taraf Gazetesi, Güncelleme Tarihi: 24 Şubat 2010