Süryani Edebiyat Dergisi Heto’nun Ocak 2001 tarihli sayısına verdiği mülakatta
“benim çerçevem insandır” diyordu Mıgırdiç Margosyan Gavur Mahallesi
(1992), Söyle Margos Nerelisen?(1995) ve
Biletimiz İstanbul’a Kesildi(1998) adlı öykü kitaplarında bu felsefeye
uygun olarak kendisinin ve çevresindeki insanların gündelik yaşamlarını anlatıp
Diyarbakır’ın 1940’lar ve 1950’lerdeki zengin mozaiğini ve kültürünü gözler
önüne sermişti.
Margosyan son kitabı
Tespih
Taneleri’nde de anlatısının merkezine insanı koyuyor ve tespih
taneleri misali farklı coğrafyalara saçılmış yaşam öykülerini anlatıyor. Çoğu
doğdukları topraklara bir daha dön(e)memiş ve oralara olan özlemlerini
çocuklarıyla, şiirleriyle, hikayeleriyle ve romanlarıyla ifade etmiş insanların
öykülerini…
Tespih Taneleri’nin çoğu kahramanı
yaşadıkları mekanların ötekileridir. Ötekilik kimi zaman gavurlukta kimi zaman
Kürtlükte ifade bulur.
Margosyan ve
Gavur
Mahallesi’nde oturan diğer “
Ğhaçolar” “
top
sehasi” yüzünden meydan savaşına tutuştukları Müslüman çocukların
gözünde gavur oğlu gavurlardır. Gavur Mahallesi’nin Ğhaçosu babasının
“
şimdi oğhımağ zamanidir” buyruğuyla anadilini öğrenmek için
İstanbul’daki Bezciyan Yetimhanesine geldiğinde ise oradaki Ermeni çocukların
gözünde Diyarbakır’dan gelmiş bir Kürt’tür. Yetimhanedeki bu karşılama merasimi
ve Margosyan’ın İstanbul’daki ilk yıllarına dair okuyucuya sunduğu kimi kesitler
farklı coğrafyalarda yaşayan ve farklı toplumsal sınıflara mensup Ermeniler
arasındaki gerilimlere göndermeler yapıyor. Dolayısıyla Türkiye’deki
azınlık toplumlarının heterojen yapısına dair önemli ipuçları sunuyor.
Tespih Taneleri’nin küçük insanları büyük adamların
insan unsurunu göz ardı ederek oluşturdukları milliyetçi anlatıların içini
boşaltıyor. 1915’te yaşananlar “
Kafle” yollarında beş çocuğunu
kaybeden ve kızı Mirye ile oğlu Sarkis’i ancak yıllar sonra bulabilen Saro
Nine’nin, İncil’e el basıp annesine memleketi Haredan’a gitmeyeceğine söz veren
Dişçi Sarkis’in, Amerikalı Bill Nacaryan ve yeğenlerinin; Kıbrıs’ta 1950’li
yıllarda yaşananların Türkiye’de yarattığı gerilimler Kıbrıs mitingleri
sırasında suratlarında kavun karpuz kabukları patlayan Diyarbakır Demirciler
Çarşısı’ndaki Ermeni zanaatkarların; 6-7 Eylül 1955’te İstanbul’da gerçekleşen
yağma Zulal ile Mıgırdiç’in hikayeleri üzerinden okunduğunda milliyetçi
tahayyüllerden arınmış daha eşit ve adil bir dünyaya duyduğumuz ihtiyaç kendini
en çıplak şekliyle gösteriyor.
Tespih Taneleri
hakkındaki bu kısa yazımızı
Aras Yayınları hakkında bir
değerlendirme yaparak noktalayalım.
Krikor Zohrab,
Hagop Mıntzuri,
Zaven Biberyan,
Mıgırdiç Margosyan,
Kirkor Ceyhan ve
Agop Arslanyan gibi Ermeni edebiyat ve düşün dünyasının önemli
isimlerini Türkçe okuyabilmemizi sağlayan yayınevi çalışanlarının ellerine
emeklerine sağlık!
Nereden
geliyorsun, kul olayım sesine turnaBizim diyarlardan bir haber yok
mu turna?
Tespih Taneleri, sayfa 462.
Mıgırdiç Margosyan, Tespih Taneleri, Ekim
2006, Aras Yayınları, 525 sayfa
Makale Yazarı: Can NACAR
Güncelleme Tarihi
: 21 Eylül 2007