Süryanilerin bu coğrafyadan göç etmeleriyle, beraberlerinde birçok gelenek ve sanat uygulamaları da kaybolmaya yüz tutmuştur. Bunlardan en önemlilerinden biri de
basmacılıktır. Süryaniler, eskiden süsleme amacı ile elbiselerin yapımında, masa ve yatak kılıflarında, duvarların ve evlerin iç süslemelerinde bu gelenek ve sanatı oldukça yaygın bir şekilde kullanırlardı. Günümüzde basmacılık ile yatak, nevresim ve oda takımı, vitrin, yakalar, yazmalar, perde, bohça ve tablo gibi ürünlere şekil verilmektedir..
Süryanice
Hetmo adı verilen basmacılık bir kalıp sanatıdır.Basmacılık, daha önceden hazırlanmış kalıbın yüzünün boyaya batırılarak, kumaş veya şekil verilecek malzeme üzerine bastırılması ile birbirinden güzel simetrik ve tekrarlanan şekillerin elde edilmesi şeklinde özetlenebilir. Bu uygulama günümüzün plastik kalıplarına benzer bir yöntemdir. Genellikle boya olarak kök boyası (
anilin) kullanılır. Bu boyanın özelliği üstüne sürüldüğü malzemeden hiç çıkmamasıdır.
Basmacılık
Akad ve
Asurlular tarafından icat edilmiş oldukça eski bir sanattır. Onların torunları olan Süryaniler, bu sanatı yüzyıllar boyu devam ettirmiş, yaşadıkları yerlerde yarattıkları eserlere bu şekilde hayat vermişlerdir. Osmanlı imparatorluğu zamanında bu sanat dalıyla uğraşan kişiler
Basmacı olarak bilinirlerdi. Günümüzde aile isimleri olarak hâlâ
Basmacı ismini taşıyan birçok Süryani aile vardır. Modern teknoloji, bütün alanlada olduğu gibi basmacılığı da modası geçmiş bir hale getirmiştir. Zamanımızda bu sanat artık yok olma sınırına gelmiştir. Bu sanatın son temsilcisi olan yaşlı Süryanilerden sonra ne olacağı ise meçhuldür.
Yandaki resimde
Urfa yöresinden tahta bir
basma kalıbı örneği görülmektedir. 1924 yılında Urfa'yı en son olarak terkedenler tarafından yanlarında götürülmüş olan bu örneğin, anlatılanlara göre daha eski olduğu ve 18.yüzyılın sonlarında yapıldığı belirtilmektedir. Bu simetrik ve arka arkaya çiçek dizaynı 3000 yıl öncesine dayanan tipik bir Mezopotamya bezeme desenidir. O zamanlar mezopotamyada hüküm süren krallar elbiselerini ve duvar işlemelerini bu çiçek dizyanı ile süslerlerdi. Örneğin Asurlular bu çiçek dizaynını o kadar çok kullanırlardı ki bu yüzden bu çiçeğe
Asuri çiçeği (Daha sonraları
Süryani çiçeği) adı verilirdi. Resimde görülen orijinal tahta basma bloğu, boyut olarak daha geniş olmasına rağmen kullanım ve zaman aşımı nedeniyle çatlamıştır ve bazı parçaları kopmuştur. Benzer olarak basma bloğunun karşı kısmında da aynı çiçek örneği vardır. Bu sanat dalıyla uğraşan insanlar, şekil vermek üzere kullandıkları basma bloklarının bazı kısımlarına oluklar açmışlardır. Basma bloğunu tutan insanın daha iyi kavrama yapabilmesi, dizyanın yönünü doğru yapabilmeleri ve kolay yorulmayacak olması şarttı. Çünkü basmacılıklar uğraşan insanlar şekil vermeyi uzun bir süre için defalarca yapmak zorundaydılar. Bu nedenlerle uğraşılarının verimli ve ergonomik olması gerekiyordu.
Görüldüğü gibi günümüzün teknoloji uygulamalarında dikkate alınan bazı uygulamalar eski Mezopotamyalılar ve onların torunları tarafından çok daha öncelerde bilinmekte ve kullanılmaktaydı. Bu örnek bizlere, bu insanların bilgi düzeyi ne kadar yüksek bir uygarlık yarattıklarının göstermesi açısından önemlidir.
Süryanilerin bu şekilde kaybolmaya yüz tutan daha nice uğraşıları ve sanat dalları vardı. Ne yazık ki artan göçler, sayılarının giderek azalması ve insanları rahat yaşamaya alıştıran günümüzün teknolojik buluşları onları bu ilgi alanlarından giderek uzaklaştırmıştır. İnsanlık açısından önemli olan ise bu tip sanat dalları ve uğraşıların gün ışığına çıkarılarak bizden sonraki nesillere aktarılmasıdır. Geçmiş bizlere sunulan en büyük hazinedir. Geçmişte yaratılan kültür ve sanat ise bundan sonraki yaşamda insanlara ışık olması açısından önemlidir. Bu şekildeki kültürlerin ve sanatların kaybolmaması dileğiyle....