Aramice'nin bütün lehçeleri arasında Süryanice şimdiye kadar en büyük ve aynı zamanda en uzun ömürlü edebiyatı yaratmıştır. Her ne kadar Yahudi Aramicesi oldukça yaygın ise de, ne nicelik ne de edebi nitelik açısından Süryanice kadar doyurucudur. Samiriye ve Hıristiyan Filistin Aramicesinde bugüne kalan edebiyat ise Süryanice ile karşılaştırıldığında çok küçük ölçektedir.
Süryanicenin bilinen ilk tanığı İsa'dan sonra 6 Mart'a tarihlenen bir yazıttır. Bu da yazılı Süryanicenin hakkındaki bilgilerin aşağı yukarı Hıristiyanlık tarihinin iki bin yılını kapsadığını göstermektedir. Ne yazık ki ilk dönemlere ait Süryanice yazılmış pek az edebiyat metni günümüze ulaşmıştır. Süryani Edebiyatının kesin olarak bilinen en eski eseri
Edessalı Bardaysan'ın (154-222)
Ülkelerin Yasaları adlı eseridir. Kutsal Kitabın en erken Süryanice çevirileri de yaklaşık olarak aynı döneme aittir. Dördüncü yüzyıldan önce Süryanice yazılıp günümüze kalmış geniş ölçekli çalışma, İncil'i vaaz etmek amacıyla Hindistan'a nasıl gönderildiğini tanımlayan
Elçi Tuma'nın İşleri'dir.
Süryani Edebiyatından gerçek miktarda bir şey kalması yalnızca 4'üncü yüzyıldan itibaren gerçekleşmiştir. 4'üncü yüzyıldan 7'inci yüzyıla kadar olan dönem, Süryani edebiyatının altın çağı olarak tanımlanmıştır. En iyi şair ve en yaratıcı yazarların bir kısmı bu dönemde eser vermiştir. Şairler arasında
Mor Afrem tüm zamanların en müthiş dinsel şairlerinden biri olarak öne çıkar. Fakat onun şiirleri 18'inci yüzyıla kadar kopyalanmamış ve pek fazla tanınmamıştır. Ona ait edebi metinler Onuncu yüzyılda Nsibinli bir başrahip tarafından Mısır'daki bir Süryani manastırında bulunmuş ve basılıp çoğaltılıncaya kadar çok eski el yazmalarında muhafaza edilmiştirler. Eğer bu yazmalar bulunup gün ışığına çıkartılmasaydı erken dönem Süryani edebiyatına ait zenginliklerin pek farkında olunmayacaktı.
Bu "altın çağ"'ın diğer büyük Süryani şairleri
Suruçlu Yakup, Narsai, Afrahat ve
İshok adlarıyla bilinmektedir.Bu şairler Mor Afrem'in aksine beyit ile yazmayı yeğlemişlerdir. Bu dönemdeki düzyazı yazarlarının dikkate değer bir özelliği süsleme düzyazıyı özenli bir şekilde kullanmalarıydı. Bu formun sade düzyazı ile şiir ortasında durduğu söylenebilir. Bu yazarlar artistik düzyazının 4'üncü yüzyıldaki dikkat çeken uygulayıcılarıydı. Bu yazarlar genelde iki karakter arasındaki diyalogları konu edinen ve Süryanice
Sugitho denen edebi türde eserler yazmışlardır. Bu edebi tür Ortadoğu'da oldukça popülarite kazanmıştır. Bunların bilinen en eski örnekleri eski Mezopotamya'da Sümerce, en yenileri ise Modern Süryanice ve körfez ülkelerinde Modern Arapça ile oluşturulmuştur.
Mor Afrem'e ait güzel bir
Sugitho örneğini yazının sonunda bulabilirsiniz.
Ortadoğu'nun politik tarihinde oldukça önemli değişiklerin gözlendiği 7'inci yüzyıl, Süryani edebiyatı açısından oldukça verimli geçmiştir. Süryani Ortodokslar arasında din dışı kültür ve zamanın öğrenilmesi konularında çok usta,
Severus Sebokth ve
Urfalı Yakup gibi bilginlere rastlarız. Bu yüzyıl, aynı zamanda birkaç yüzyılın yoğun edebiyat çevirisi faaliyetinin dorukta olduğu bir dönem olur. Yunanca ve Persçe'den Süryanice'ye; ki günümüzde hâlâ okunan ve sevilen
Kelile ve
Dimne gibi edebiyat ürünlerini de içeren çeviriler yapılır. Diğer taraftan Doğu Kilisesi'nde 7 ve 8'inci yüzyıllar boyunca,
Ninveli İshak gibi yazarların ruhun içsel yaşantısı üzerine yazdıklarıyla farklı türde bir edebiyatın yeşerdiği görülür. O'nun insan ruhuna ilişkin gözlemleri öyle derindir ki, yapıtları 9'uncu yüzyılda Filistin'deki Aziz Saba Manastırında Yunanca'ya çevirilir. Yunanca'dan da İspanyolca ve Japonca'ya kadar değişik dillere çevirilir.
İslamın gelişinden 13'üncü yüzyılın sonuna kadar olan dönemdeki Süryani edebiyatının çoğu bilgi ve ansiklopedik karakterdedir. Bütün Süryani kiliselerinden bilginler, Yunan bilim ve felsefe metinlerinin Arapçaya çevrilmesi için şaşırtıcı bir program başlatmış olan erken Abbasi halifelerinin yönetiminde Bağdat'ta Yunancadan Süryaniceye ve Süryaniceden Arapçaya çevirmen olarak önemli rol oynamışlardır.
Süryani Rönesansı
12'inci yüzyılın sonu ile 13'ncü yüzyıl, Süryani yazarlar arasında yenilenmiş bir edebi hareket dalgasına tanık olur. Ve bu, kimi zaman Batı Latin dünyasının 12'nci yüzyılda benzer bir şekilde yeniden canlanması gibi bir "rönesans" olarak tanımlanmıştır. Bu dönemde şiir yeniden yaşam bulur ve sık sık yeni özellikler ve teknikler ortaya konur. Bu değişiklerden dikkate değer olanı kafiye'nin benimsenmesidir. Bu tür şiirin en büyük uygulayıcısı Aden Bahçesi (Fardayso di-Aden) adını taşıyan müthiş çalışmasıyla tanınan Nsibisli Adyeşu'dur.Bu döneme ait çok az yazarın eseri yayınlanmıştır ama el yazmalarındaki çok sayıda çalışmanın varlığı gösteriyor ki, hâlâ uygun bir şekilde araştırılması gereken büyük ölçekli bir Süryani edebiyatı vardır. Bazı belli yazarlar yaratıcı Süryani edebiyatının momentumunu korumada açıkça önemli bir rol oynamışlardır. Bunlar, 15'inci yüzyıldan Basibrono'lu (Tur'Abdin) Eşayo, 16'ncı yüzyılda Patrik Nuh, Tur'Abdinli Şemun ve 18'nci yüzyilda Keldani patriği II. Josef gibi adamlardı.
19'ncu yüzyıl sonları, bütün Süryani kiliselerinde Süryanice edebi çalışmalarda yeniden bir patlamaya tanık olur. Bu, kısmen Musul ve Ortadoğu'nun her yerinde artık Süryanice baskı yapma olanağının sağlanmasıyla mümkün olmuştur.Bu dönemin en verimli Süryani yazarlarından biri, Urmi şehrinin Keldani metropoliti Toma Odo idi. Kendisi 1896 yılında Süryanice-Süryanice sözlüğü hazırladı ve Latince ile Arapçadan çok sayıda eseri Süryaniceye çevirdi.
20'nci yüzyıl edebiyatı
20'nci yüzyılda Süryani dilini geliştirenler arasında en önemli kişilerden biri, Mardin ve yöresindeki Süryanilerin metropoliti olan Mor Filüksinos Yuhanon Dolabani'dir (1885-1969). En önemli çalışmalarından birisi Patrik Afrem Barsaum'un büyük eseri Süryani Edebiyat Tarihi'ni Süryaniceye kazandırmasıdır.
Geçmiş yüzyıllarda Süryani edebiyatı öncelikle din adamları arasında ve manastırlarda nesilden nesile aktarılmış ve gelişmiştir. Din adamlarının çoğu enerjilerinin büyük bir kısmını dinsel metinleri aktarmaya adamışlardır. Bunun sonucu olarak, yüzyıllar geçtikçe din dışı edebiyatın büyük bir kısmı Süryanice'den kolayca kaybolup gitmiştir. Fakat 20'nci yüzyılda toplumlarda etkisini gösteren laiklik akımının tesiriyle, Süryani edebiyatında da din dışı konular yazılar görülmeye başlamıştır. Bu akımda belli başlı öncü yazarlar; Naum Faik (1868-1930), Favlos Gabriel (1912-1971), Abdmşiho Qarabaşi (1903-1983) ve Şair Yuhanun Salman (1914-1980) gibi isimler olmuştur. Süryanicenin edebi bir dil olarak alanının genişletilmesi yönündeki bu gelişmeler, halen yaşayan çok sayıdaki Süryani yazar tarafından takip edilmektedir. Örneğin Naum Faik'in 1908'de kurduğu Doğu Yıldızı adlı edebiyat dergisinin izleyen yıllarda sayısız takipçisi olmuştur.
Son olarak gelecek ne getirirse getirsin; yaklaşık 2000 yıl boyunca üretilmiş olan Süryani edebiyatının fevkâlâde zengin ve değişik bir mirası vardır. Bu değerli mirasın korunması ve sürekli araştırılması dünya edebiyatına çok önemli katkılar sağlayacaktır.