KÜLTÜR / SANAT
KEVKEB MEDINHO (ŞARK YILDIZI)

Etnik ve Dinsel Azınlıklar - Baskın ORAN

Yok Hükmündeki Millet-i Mahkumeler

1912'de Şark Yıldızı Gazetesi

Süryani Edebiyatının 2000 Yıllık Geçmişi

Süryani Kültürü ve İçsel Dönüşüm Kitabı

Gabro: Peygamber Ocağında Bir Süryani

Süryani Mistizmi Kitabı

Risk Altındaki Süryani Mimari Mirası Yayınlandı

Ufuklarımın Manastırı

Süryanice Kitap: Savaşın ve Umudun Tesellisi

Kadim Halk Süryanilerden Şlomo

Keldaniler ve Diyarbakır

Soğan Kabukları ve Adıyaman'ın Öteki Tarihi

İstanbul Süryanilerine Bakış:Mazlum ve Makul

hepsi

Süryani Dili

Süryanilerde Tiyatro ve Sinema

Süryanilerde Popüler Müzik

Süryanilerin Müzikal Çığlığı

Süryanilerde Kilise Müziği

Süryanilerde Halk Oyunları

Süryanilerde Ölüm Gelenekleri

Diyarbakır'da Geleneksel Bir Meslek Puşicilik

Turabdin'de Siboro Geleneği

Süryanilerin Yüzyıllardır Yaşattığı Sanat: Telkari

Şarabın Süryani Ustaları

Süryanilerde Paskalya Bayramı ve Hazırlıklar

Kaybolan Bir Süryani Sanatı: Basmacılık

Süryani Geleneğinde Noel (Yaldo) Bayramı

Bir Süryani Geleneği : Hano Kritho

Taştan Çıkan Beyaz Çorba: Gabula

Turabdinin Temel Yemeği Bulgur

Babağannuç

Yemek Tarifleri

 
 
/ DOĞUNUN KAPISI DİYARBAKIR
Diyarbakır’ın zengin tarihinin izini süren Bejan Matur’un Doğunun Kapısı Diyarbakır kitabı, fotoğraf ve şiirle içiçe bir yolculuk. Bir şehrin kitabını bir şair yazarsa ne olur? Bejan Matur’un kaleminden süzülen Doğunun Kapısı Diyarbakır bu sorunun yol haritasını çiziyor. Son 30 yılına savaştan başka hikâye sığdıramayan Diyarbakır’ın bilinmez tarihine, bilinmez halklarına, bilinmez binalarına teker teker dokunarak ördüğü kitapta Matur, kentin görünmeyen yüzünü fotoğraflarla aktarmayı tercih etmiş.

 

Diyarbakır tarihini şiirsel bir dille anlatan Matur, şiirin ve fotoğrafın birlikteliğiyle bir şehri derin uykusundan uyandırıyor. Kitaptaki metinleri okurken, bir şairin kendini bir şehre ne kadar ait hissettiğini görüyorsunuz. Bejan Matur, bu tutkuyu 'eskiye olan merakım' diye yorumlasa da Diyarbakır'ın içine çektiği bu büyü, daha öte manaların kıyısında dolanıyor. Kitapta kavimlerden surlara, mabetlerden mağaralara, mezarlardan savaşlara, çarşılardan dehlizlere kadar Diyarbakır’ı Diyarbakır yapan tarihe yer veriliyor. Destanları ve eski zaman tarihçilerini unutmayan Matur’a kentin şairleri de yardım ediyor: Cahit Sıtkı Tarancı, Ahmet Arif, Sezai Karakoç.

Milat öncesinden başlayarak kenti anlatan Matur, bir yılda hazırladığı kitaba “Ben nereleri görüyorum ve Diyarbakır açısından nereleri önemli” diyerek başlamış ve kişisel tarihinin Diyarbakır’ını da yaratmış. Böyle bakılınca kitap 18 yıllık bir emeğin ürünü. "Şehrin kapıları varsa, kapılarını kime açacağını bilir." diyen Matur'a Diyarbakır, tüm cömertliğini sunmuş

Fotoğraflarda Murat Düzyol ve Halil Kayır’ın imzası var. Çekilen 15 bin fotoğraftan 110 tanesi seçilmiş. Kitap Diyarbakır Kültür Sanat Vakfı tarafından basılmış. Hazırlık süresinde Yapı Kredi Yayınları, Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi, Valilik, Şevket Beyzanoğlu Külliyatı, akademisyenler ve arkeologlardan yararlanan Matur, kitabın oluşma sürecinde de Fidel Balta’yla çalışmış.

Şehirlerin göksel kaderine inananlar, o kaderin gökyüzünden göründüğünü bilirler. Diyarbakır, gökyüzünden Anadolu’nun bağrında bir kalp gibi görünür” cümleleriyle açılıyor kitap. İlerledikçe, kentin gizeminin daha çok farkına varıyorsunuz. Şehrin yanından kıvrılıp giden Dicle’nin efsanesini anlatan Matur’a kulak verdiğinizde, Asyalı Nympha’nın kaplana dönüşmüş Dionysos’tan kaçarken geçtiği ırmağın Dicle olduğunu, Dicle’nin akışının Danyal Peygamber tarafından çizildiği öğreniyorsunuz.

Şehirden 23 kavim geçmiş, biri izini bırakmış, biri yıkmış. Yüzyıllarca yapılan surlar gibi. Moğolların gelişinde yıkılan surlardan kalan çöküntüyü Xavier Hommaire De Hell’den dinliyoruz: “1393’te Moğollar tarafından yerle bir edilmeden önce Diyarbakır, 100 bini aşan nüfusu, Arap dehasının süsleri ile bezeli bir şehirdi.”

Tarihten bugüne erişen yalnızca surlar değil. İhsan Oktay Anar’ın Kitab-ül Hiyel adlı kitabında anlattığı El Cezeri de unutulmamış. “Kırklar Dağı’nın düzü ziyaret çarptı bizi” ve “Diyarbekir etrafında bağlar var” diyerek türkülere konu olan Kırklar Dağı ve Diyarbakır Bağları’na da dokunan Matur, Diyarbakır’ın değişen tarihini şöyle özetliyor: “Halep’ten, Maraş’tan, Erzurum’dan gelen kervanlar uğramaz oldu. Artık doğu her zamankinden çok daha uzaktı. Doğu İran’dı, doğu Şiraz, doğu Hindistan, Kandahar. Artık hiçbiri Amid’e uğramayacaktı...”

Artık gitgide az rastlanan Süryaniler, Keldaniler, hepi topu iki kişi kalmış Ermeni cemaati kitaba uğrayıp geçenlerden... Kitabı bitirince Diyarbakır’a Matur’un sözleriyle “kainatın uğultulu kalbidir sur içinde uyuyan şehir” diyerek bakıyorsunuz.

 

"Şehirlerin göksel kaderine inananlar, o kaderin gökyüzünden göründüğünü bilirler. Diyarbakır, gökyüzünden Anadolu'nun bağrında bir kalp gibi görünür.

Bir kalp gibi yoğun ve hayatı olduğunu hissettirir.

Diyarbakır sadece Anadolu'nun değil, Ortadoğu'nun da kalbidir.

Amida, Kara Amid, Arabi bir sesin 'Amid-i Sevda' dediği, önce gökyüzünde tasarlanmış.

Öylece inmiş yere…

Bir varlık olarak duran, hep olan…

Diyarbakır, sen karanlığın girmeye korktuğu şehirsin. Gölgelerin titrediği…"

 

 



Güncelleme Tarihi: 15 Haziran 2009

 
   

   


© Copyright 2008 www.suryaniler.com
tasarım: Web Tasarım