Renkler Solmasın Kültürler Kaybolmasın

             
 
HABERLER
Haber Arşivi
Tarihi Süryani Manastırı Restore Edildi

Süryani Kilisesinde Yoga Saygısızlığı

1.Uluslararası Turabdin Sempzoyumu Yapılıyor

Yazarımız Yusuf Beğtaş'a Onur Ödülü

Süryaniler Mor Gabriel'de Buluştu

Site Yazarımızın Kitap İmzalama Etkinliği

Hakkari'de Kiliseyi Temizleyip İbadet Yaptılar

Kaçırılan Çiftin Köyündeki Kiliseye Saldırı

Diril Ailesi: Ciddi Bir Arama Çalışması Yapılmadı

Süryanilerden Diril Cinayetine Tepki: Av Değiliz

Süryani Kurumlarından Diril Çifti İçin Mektup

Süryaniler Kültürlerinin Kaybolmasından Endişeli

Yoksulların Doktorunu COVİD-19 Nedeniyle Kaybettik

Şimuni Diril Son Yolculuğuna Uğurlandı

70 Gün Sonra Gelen Acı Haber

geri | | ileri
 
 
Nilay Vardar / SÜRYANİ KONFERANSI: ÖNCE GEÇMİŞLE YÜZLEŞİLMELİ
Süryanilerin sorunları ve çözüm önerileri "Çok Kültürlü Yaşamda Süryaniler Sempozyumu"nda konuşuldu. Süryani milletvekili Erol Dora, geçmişte Süryanilere yapılan ayrımcılıkla yüzleşilmeden özgür bir politika geliştirilemeyeceğini söyledi. "Çok Kültürlü Yaşamda Süryaniler" konferansında, Süryanilerin getirdiği zenginliklere dikkat çekilerek Kürtlerle Süryanilerin geçmişiyle yüzleşmesi gerektiği konuşuldu. Rast makamının mucidi bir Süryani, nisan kelimesi ise Süryanice.

İstanbul'da ikinci kez Süryani toplumuna dair yapılan "Çok Kültürlü Yaşamda Süryaniler Sempozyumu"nda, Süryanilerin geçmişten günümüze azınlık olarak yaşadıkları sorunlar ve bu sorunların çözümleri konuşuldu.

Güneydoğu (Turabdin) Süryani Kültür ve Dayanışma Derneği ve Hollanda Büyükelçiliği'nin Cezayir Toplantı Salonu'nda düzenlediği konferansın açılış konuşmasını Mardin Milletvekili Erol Dora yaptı.

"Süryanilerin tarihiyle yüzleşilmeli"

Dora, Türkiye'nin tarih boyunca Süryanileri de kapsayan farklı inanç ve etnik gruplara kendini ifade etme özgürlüğü vermediğini ve göç etmelerine neden olduğunu söyleyerek özgür bir politika yaratılması için öncelikle bu tarihle yüzleşilmesi gerektiğini söyledi.

10 yıl önce böyle bir konferans yapmanın düşünülemeyeceğini söyleyen Dora, "Geriye bakıp moralimizi bozmadan geleceği sevgi ve barış üzerine inşa etmemiz gerek" dedi.

Dora, Avrupa Birliği'ne (AB) üyelik sürecini çok önemsediklerine dikkat çekerek yeni anayasada Türkiye'de hiç kimseyi memnun etmeyen vatandaşlık tanımının herkesi kapsayan herhangi bir etnik kimliği içermeyecek şekilde değişmesi gerektiğini söyledi.

Bunun yanında Dora, yeni anayasada anadilde eğitim ve öğretim, inanç ve düşünce özgürlüğü önündeki engellerin kalkmasının da vazgeçilmez olduğunu ifade etti.
"Konferans Süryanileri tanıtma çabası"

Sabro Gazetesi sahibi Tuma Çelik, Süryanilerin hayatta kalma mücadelesi verdiklerini bu yüzden diğerlerine kendilerini anlatamadıklarını söyledi. Çelik, bu konferansın, Süryanilerin tarihlerini tanıtamaması nedeniyle çabalamalarının bir sonucu olduğunu söyledi.

Konuşmaların ardından Süryanilerin en çok yaşadığı Batman, Şırnak, Mardin'i kapsayan Turabdin bölgesindeki mülkiyet sorunlarıyla ilgili belgesel izlendi.

"Süryaniler okulu olmayan tek azınlık"

İlk oturumda konuşan Muzaffer İris, Süryanilerin 1965'e kadar kamuda görev alamadığını alabilenlerin de hala günümüzde de polis, hakim, üst düzey asker olamadığına dikkat çekti.

1844 nüfus sayımında Osmanlı'da 35 milyon kişinin 14 milyonunun gayrimüslim olduğunu hatırlatan İris, bugün Türkiye'de nüfusun sadece yüzde birinin gayrimüslim olmasının her şeyi açıkladığını belirtti.

"Seni gidi zilli seni" kullanımının Osmanlı döneminde hamama giden gayrimüslimlerin takmak zorunda oldukları zilden geldiğini söyleyen İris, "Gayrimüslimlerin ata binmesi, gösterişli kıyafetler giymesi, Müslümanların evlerinden daha yükseğe ev inşa etmesi, açık renkle boyamaları, kaliteli kumaş giymesi yasaktı" dedi.

İris, Süryanilerin 1928'e kadar açık okulları olduğuna ancak günümüzde okulu olmayan tek azınlık olduğuna dikkat çekti ve bir dilin kaybolmaması için okul açılmasının şart olduğunu söyledi.

"Süryaniler için 'Kürt Ermeni' demişlerdi"

Hurriyet Daily News Gazetesinden Vercihan Ziflioğlu KonuşurkenGazeteci Vercian Ziflioğlu, Ermeni okuluna yeni gelen iki Süryani çocuğu kendilerine "Ermen Kürt" diye tanıttıklarını onlarla konuşmanın okulda dışlanmaya neden olduğunu bu yüzden de "Azınlığın azınlığı" olmanın ne demek olduğu o çocuklarla anladığını söyledi.

Ziflioğlu, Süryanilerin birçok sorunu olmasına rağmen sadece "Mor Gabriel" sorunu varmış gibi ve özellikle geri dönüşlerle birlikte olumlu bir hava olduğunun zannedildiğini söyledi ve Süryanilerin kendi sorunlarından bahsetmedeki çekingenliğine dikkat çekti.

Ziflioğlu, konuşmasını "Sonbaharda 100 yıl sonra açılan Surp Giragos kilisesinin olmayan çanına, Süryani Kilisesi'nin çanı eşlik eti; bu anı hiç unutamam" diye bitirdi.

"Turabdin'de yazılı hukuk değil, yerel hukuk var"

Turabdin bölgesinde Süryanilerin tapu-kadastro sıkıntıları nedeniyle kaybettikleri mülkleri üzerine sözlü tarih çalışması yapan Abdurrahim Özmen, bölgede gayrimüslim azınlıklar söz konusu olduğunda yazılı hukukun değil yerel hukukun hakim olduğunu söyledi.

"Devletle yere güçler, azınlık söz konusu olunca din üzerinden bir ittifak halindeler. Tapu kadastro nedeniyle arazi sorunu var ama mahkemelere yansıtılamıyor; çünkü güvenilecek bir hukuk yok. Bölgedeki halk ve yerel amirler aracılığıyla kaybettikleri toprakları geri almak için bir sürü para vermek zorunda kalıyorlar."

Prof. Dr. Ahmet Taşğın, Süryanilerin resmi, idari, siyasi temsili olmadığını yeniden varlıklarını konuşmak için Osmanlı Dönemi'ne dönmek gerektiğini söyleyerek Süryanilerin yaşadığı Avrupa ülkelerinin de o dönemde tarihi sorumluluğu olduğunu hatırlatarak artık herkesin sorunun çözümü için çaba sarf etmesi gerektiğini söyledi

İstanbul'da ikinci kez yapılan "Çok Kültürlü Yaşamda Süryaniler" konferansının ikinci ve son oturumunda, Süryanilerin geçmişte özellikle aşiretler tarafından yaşadıkları ayrımcılıklarla artık yüzleşilmesi, yeni anayasada da haklarının korunması gerektiği konuşuldu.

Güneydoğu (Turabdin) Süryani Kültür ve Dayanışma Derneği ve Hollanda Büyükelçiliği'nin Cezayir Toplantı Salonu'nda düzenlediği konferansta konuşan İsmail Beşikçi, İttihat ve Terakki Cemiyeti'nin 1910'dan sonra uyguladığı politikalarda "Rumlar sürgünle, Ermeniler tehcirle imha edilecek, Kürtler Türklüğe, Kızılbaşlar müslümanlığa asimile edilecek" mantığı yürüttüğünü söyledi.

"Arşivler yetmez"

Beşikçi, Süryani ve Kürt sorunu arasında ayrılmaz bir bağ olduğunu söyleyerek gayrimüslüm azınlıkların giderken mallarına el koyan aşiretlere devletin "benim görüşümü kabul et" diyerek göz yumduğunu belirtti.

Geçmişin açıklığa kavuşması için arşivlerin açılmasını yeterli olmadığını söyleyen Beşikçi, "1915'te hamamlarda geçmişe ışık tutacak belgelerin yakıldığını biliyoruz. O yüzden ölenlerin yakınlarını dinlemek önemli" dedi.

"Midyat'ta dört dil konuşurduk"

"Midyatlıyım" diyen Yavuz Önen, evde Kürtçe, okulda Türkçe, sokakta Süryanice, Arapça öğrendiğini belirterek o dönem baskı ortamına rağmen, Midyat sokaklarında halkların yan yana değil, iç içe geçtiğini söyledi.

"Paskalyada Süryanilerle yumurta tokuşturduk, Süryaniceyi unuttum ama yumurta tokuştururken yapılan pazarlığı hala hatırlıyorum. Süryaniler sosyal yaşam ve üretimin bel kemiğiydi; demirci, taş ustaları, dokumacılar, basma sanatı. 40 yıl sonra gittiğimde, sokaklar bomboştu."

Önen, devlet politikalarının tüm hakları da kirlettiğini o yüzden tekrar bir araya gelmenin ancak halkların mücadelesi ile mümkün olacağını söyledi.

"Kürt siyasal hareketiyle umut doğdu"

İsmail Beşikçi, Yavuz Önen ve Ramazan ErginRamazan Ergin, göç ettirilmiş Süryanileri en iyi anlatan hikayenin Türkiye'de bir Ermeni köyüne sığınmış Süryani bir aile ile Almanya'ya göç etmiş aile olduğunu, Türkiye'de kalan ailenin Kürt, müslüman olurken, Almanya'daki ailenin Süryanice konuşarak hıristiyan kalmaya devam ettiğini söyledi.

Prof. Dr. Suavi Aydın, Süryanilerin yaşadığı Turabdin bölgesinde Süryanilere karşı aşiretlerin 1907-1910 yılları arasında yoğun bir pogrom yaşattıklarını ancak bunun artmasının nedeninin Süryanilerin şikayetlerine yanıt vermeyen Albülhamid ve İttihat Terakki Cemiyeti olduğunu belirtti.

Suphi Aksoy da, Kürtlere karşı geçmişten gelen kırgınlık ve tedirginliklerinin Kürt siyasal hareketiyle bir umuda dönüştüğünü söyledi.

"Adı Türkçeleşmiş, 2 bin yıllık köyüm"

Eşi müslümanlaşmış Süryani olan yazar Orhan Miroğlu, İttihat ve Terakki Cemiyeti zihniyetinin etkisi unutulmadan Kürtlerin, Süryanilere yaşattıkları ile yüzleşmesi gerektiğini söyledi.

Miroğlu, Mardin'de doğduğu ismi devlet tarafından Türkçeleştirilen bin kişilik Süryani köyünün, 2000 yıllık tarihiyle Roma kaynaklarında geçtiğini belirterek "Böylesi bir zenginliği yok sayamayız" dedi.
Anadolu'da ilk üniversiteyi Süryaniler kurdu

Şabo Boyacı, Süryanilerin getirdiği zenginlikleri hatırlattı.

"Anadolu'daki ilk iki üniversiteyi Süryaniler kurdu. Yunan felsefesini Arapçaya çevirdiler, Hamurabi kanunları, Babil'in Asma Bahçeleri atamıza ait. 4. yüzyılda bulunan Süryani müzik makamları da Türk Müziği'ndeki Rast, Uşak, Hicaz ve Bayati ile aynıdır. Şubat, Nisan, Haziran, Temmuz, Eylül isimleri de Süryanice'den gelir."

Boyacı, yeni anayasada, vatandaşlık tanımının hiçbir etnik kökene vurgu yapmadan yeniden düzenlenmesini, inanç gruplarına eşit mesafede duran laik sistem, anadilde eğitim hakkı ve isimleri değiştirilen yerlerin eski isimlerine dönmesi gibi talepleri olduğunu söyledi.

Kaynak: BİANET- Nilay Vardar, Güncelleme Tarihi: 24 Mart 2012

 
   

   


© Copyright 2008 www.suryaniler.com
tasarım: Web Tasarım