Halkların Dostluğu Girişimi'nin düzenlediği "Halklar konuşuyor" adlı sempozyumda Anadolu'da yaşayan halklar buluştu, sorunlarını ve taleplerini paylaştı.
Gayrimüslimlere Karşı Eritme Politikası: Apoyevmatini Gazetesinden Mihail Vasiliadis gayrimüslim azınlıklara karşı bir eritme politikası uygulandığını, Rum nüfusun azalmasına karşı bir çözüm olarak devletin hiçbir mütekabiliyet gözetmeksizin Rum Ortodoks kişilere oturma ve çalışma hakkı tanımasını önerdiğini ifade etti.
Çerkesler Yıllarca Biraraya Gelemedi: Jineps Gazetesinden İnci Hekimoğlu, bilinen en eski soykırımın Çerkes soykırımı olduğunu, sürgün geldikleri bu topraklarda da bir kaç kez daha sürgüne uğrayarak, darmadağın edildiklerini hatırlattı. Kimlik mücadelelerinde tarihlerinden kaynaklanan bu özel sorunların kimlik mücadelelerine farklı biçimlerde yansıdığını belirten Hekimoğlu, etnik, inanç, cinsiyet, cinsel yönelim gibi hiç bir konuda ayrımcılık yapmayan, özgürlükçü, eşitlikçi, demokratik, yepyeni bir anayasa talep ettiklerini vurguladı.
Okul Var Ama Müfredat Devletten: Nor Zartonk adına konuşan
Garem Aram Kapril, halklara yönelik baskıların aynı zamanda ekonomik boyutu da bulunduğunu belirterek Ermeni vakıflarının mallarının ve hukuki haklarının iade edilmesi gerektiğini, bunun yanı sıra eğitim alanında da birçok sorun yaşandığını, Ermeni okullarında öğretmen ve öğrenci bulmakta sorun yaşandığını, ders içeriklerindeki ırkçı ve ayrımcı söylemlerin Ermeni öğrencilerde bir kimlik travması yarattığını vurguladı.
AKA-DER adına konuşan
Altan Açıkdilli, yaşadığımız dönemde halkların yaşadığı baskının ulus-devlet yapısından kaynaklandığını, ulus-devletin halkların inkarı üzerine kurulu olduğunu, Kemalizmin aşılmasının bu sorunun çözümünde önemli bir adım olduğunu belirtti.
Bir Yaşam Dergisi’nden
Mahir Özkan Hemşinlilerin kamusal alanda yeterince bilinmediğini, dillerinin ciddi tehdit altında bulunduğunu, dil sorununun çözümü için üniversitelerde yerel dillerin araştırılmasına ve eğitimine yönelik bölümler açılması gerektiğini dile getirdi.
Anayasa Yapım Sürecine Birlikte Dahil Olalım: Emek, Demokrasi ve Özgürlük Bloku adına konuşan İstanbul 1. Bölge bağımsız milletvekili adayı
Sebahat Tuncel dile getirdikleri sorunların sadece Kürt halkına özel olmadığını, Kürtlerin yaşadığı sorunların diğer halkların yaşadığı sorunlarla büyük ölçüde aynı olduğunu, devletin bu taleplere bir bölünme korkusu içerisinde yaklaştığını, talep edilen hakların bölünmeye değil eşit ve özgür bir şekilde bir arada yaşamaya katkıda bulunacağını belirtti.
Doğa İle Kültürler de Yok Oluyor: Karadeniz İsyandadır adına konuşan
Eren Dağıstanlı Hidroelektrik santrallerin Karadeniz Bölgesinde yarattığı çevresel yıkımın yanı sıra yörede kültürlerin var olmasının zaruri koşullarını ortadan kaldırmasından dolayı çok kültürlülüğü de tahrip ettiğini ifade etti.
Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı adına konuşan
Kamil Aykanat, Aleviliğin tek bir boyuta indirgenemeyecek kadar geniş bir kültür olduğunu belirterek Alevilerin ritüellerinin ibadet olarak kabul edilmemesine, devletin Sünni eksenli bir yapılanmayı sürdürmesine, Alevilerin devletin kurumsal yapısından ve eğitim sisteminden dışlanmasına karşı çıktıklarını ifade etti. Cemevlerine yasal statü tanınmasının, Diyanet İşleri Başkanlığının lağvedilmesinin ve zorunlu din derslerinin kaldırılmasının çözüm yolunda önemli adımlar olacağını vurguladı.
Süryanilere Yönelik Baskı Bizleri Göçe Zorladı: Mezo-Der adına konuşan
Muzaffer İris Süryanilerin Lozan Anlaşmasında gayrimüslimlere tanınan azınlık statüsünden yararlandırılmadıklarını, kamu görevlerinde kendilerine ayrımcılık uygulandığını, kendilerine yönelik baskının yurtdışına göçlere çıkardığını, her şeye rağmen geri dönmek isteyenlerin olduğunu ancak bunların önüne de sistematik engeller çıkarıldığını ifade etti.
Laz Mektebi’nden
Selma Koçiva her kültürün kendine özgü mücadele koşullarının olduğunu, Laz mektebinin halkın ciddi bir talebi üzerine kendiliğinden geliştiğini Laz mektebini örgütlü bir şekilde sürdürmek için ellerindeki tüm imkânları kullandıklarını ve gereken her türlü olanağı yaratmaya çalıştıklarını belirtti.
Gola Kültür Sanat Ekoloji Derneği adına konuşan
Refika Kadıoğlu Lazların asimilasyonunun DİĞER HALKLARIN GEÇTİĞİ TÜM BENZER BİRÇOK SÜREÇTEN SONRA SON DARBEYİ çay tarımının bölgeye girmesiyle birlikte YAPTIĞINI ve halkın toprakla ilişkisini kestiğini başladığını, kimlik mücadelesi konusunda Lazların kendi içlerinde de ciddi farklılıklar bulunduğunu, kendi çalışmalarında Lazların kendilerine düşman gösterilen halklar ya da kesimlerle buluşmasına ve ilişki kurmasına öncelik verdiklerini ifade etti.
Asimilasyona Karşı Demokratik Mücadele: Gürcü Kültür Derneği adına konuşan
Fazlı Kaya kendi dillerini ve kültürlerini yaşamak için asimilasyona karşı demokratik mücadele yolunu seçtiklerini, kendi kültürlerinin Gürcistan ve Türkiye’de yaşanan iki boyutu bulunduğunu, bunların her ikisinin de kendileri için önemli olduğunu, kendi kültürlerini yaşamak için gerekli koşulları yaratmaya çalıştıklarını belirtti.
Kendimizi Tanıtmaya Çalışıyoruz: Pomaklar Derneği Girişiminden
Ali Testici, kendi kültürlerinin kamuoyunda yeterince tanınmadığını ve devlet tarafından da görmezden gelindiğini, kendi kültürlerini yaşatmak için bir dernek kurmaya çalıştıklarını ancak bu konuda ciddi tehditler aldıklarını belirterek, tüm halkları kapsayacak bir özgürlük ortamı yaratılmasının kendilerini ifade etmek için son derece önemli olduğunu vurguladı.
Güncelleme Tarihi: 31 Mayıs 2011