Midyat’ta düzenlenen dinler arası diyalog konferansında farklı dinlerden temsilciler bir araya geldi. Farklı dinler arasındaki iletişim üzerine konuşmaların yapıldığı konferansa konuşmacı olarak katılan Yazar Orhan Miroğlu, öldürülen
Süryani Doktor Edvard Tanverdi ile anısını anlatırken duygu yoğunluğu yaşayarak bir süre kürsüde sessizce ağladı. Merkezi İsveç’te bulunan
Mor Loozor Manastırı Derneği’nin girişimiyle, Dünya Mıhellemi Birliği tarafından düzenlenen konferansta yurt içi ve yurt dışından Müslüman, Hıristiyan ve Yezidilerden temsilcilerin yanı sıra uzmanlar, akademisyenler ve dini temsilcilerinin de aralarında bulunduğu,
100'ü aşkın katılımcı bir araya geldi.
Konferansa konuşmacı olarak katılan Taraf Gazetesi Yazarı Orhan Miroğlu, geçmişte yaşadığı anısından bahsederken gözyaşlarını tutamadı.
Miroğlu, 1993 yılında Midyat’ta kimliği belirsiz kişi veya kişilerce öldürülen Süryani Tıp Doktoru Edvard Tanrıverdi’nin kendisini birçok defa muayyene ettiğini söyleyerek, “Belki de bu salonda bulunan birçok insanı tedavi etmiş ama sonrada acımasızca öldürülmüştür. Doktor Ervard’ı unutmamalıyız, ben unutmuyorum ve onu rahmetle anıyorum. Midyat’ta, Hakkâri’de ve Şırnak’ta 1987 -98 yılları arasında Süryanilere karşı işlenen ve 45 kişinin hayatını kaybettiği cinayetleri de unutmamalıyız. Bir zamanlar buralarda yaşayan farklı kültürlerden ve farklı inançlardan halklara karşı bir takım insanlar bıçak gibi bilenmiştir. Bizden farklı olana saygı temelinde diyalog için geçmişin hesabını görmek zorundayız. Düşmanlıkları yok etmek ve bir daha yaşamak zorunda kalmamak için geçmişi hatırlamaya ve kaybettiğimiz insanların hatırasını unutmamaya ihtiyacımız var.” diye konuştu.
Lozan gibi önemli bir siyasi sözleşmeye rağmen, Süryanilerin yüzyıla yakın bir zamandır bu haklarını hiçbir şekilde kullanamadıklarını ifade eden Miroğlu, şöyle dedi: “Türkiye’nin azınlıklar politikasının giderek iyileşmekte olduğunu görmek elbette memnuniyet vericidir. Ama bu iyileşmeye direnen milliyetçi, ırkçı fikirlerle mücadele edilmesi hala önemli bir demokrasi görevidir. Ahdamar adasındaki kilisenin ibadete açılmasından sonra, Ani Harabeleri’nde milliyetçi hezeyanlarla bir araya gelenlerin ortaya koyduğu niyet diyalog sürecinin hangi türden tehlikelerle karşı karşıya olduğunu gösteriyor.”
Dinlerarası ve kültürlerarası diyalogun bir elzem olduğunu belirten Mardin Kırklar Kilisesi Papazı Gabriel Akyüz ise, “Din adamları olarak sürekli bir araya gelmeliyiz. Bu çok faydalı olacaktır. Dinler, insanlar üzerinde çok etkilidir. İyi kullanıldığı zaman insanların barış ve huzur içinde yaşamasına büyük katkı sunar ama kötü kullanılırsa atom bombası kadar tehlikelidir. Tabiî ki tarihte hep olumlu gelişmeler yaşanmamıştır. Bizler olumlu olanı kendimize örnek alırken tekrar aynı hatalara düşmemek için olumsuz olaylardan da kendimize ders çıkarmalıyız” dedi.
Midyat İlçe Müftü Vekili Talip İçöz de, “Yakın tarihimizde veya geçmiş tarihimizde görmüş olduğumuz bazı yanlış olaylar var, dini kimlikle yapılmış değil, siyasi ve ekonomik menfaatler sonucunda yaşanmış facialar olarak görülmelidir.” dedi.
İsveç’ten konferansa katılan Papaz İbrahim Garıs, muhabbet ve karşılıklı anlayışın temel alınarak başlatılan diyalog sürecinin devamının hedeflendiği ve bu diyalogun, uluslararası ilişkiler için bir çerçeve oluşturması yönündeki temennilerini dile getirdi.
Konferansın sonunda Dünya Mıhellemi Birliği Başkanı Mehmet Ali Aslan tarafından, Yazar Orhan Miroğlu’na, Türkiye ve Dünya’da barış, kardeşlik duyguları ve adil bir hukukun tesisi için hayatınız pahasına göstermiş olduğu cesur ve müspet çabalardan dolayı plaket verildi.
Haber ve Fotoğraflar: Midyathabur, M.Halis İş / Güncelleme Tarihi: 20 Ekim 2010