HABERLER
Haber Arşivi
Tarihi Süryani Manastırı Restore Edildi

Süryani Kilisesinde Yoga Saygısızlığı

1.Uluslararası Turabdin Sempzoyumu Yapılıyor

Yazarımız Yusuf Beğtaş'a Onur Ödülü

Süryaniler Mor Gabriel'de Buluştu

Site Yazarımızın Kitap İmzalama Etkinliği

Hakkari'de Kiliseyi Temizleyip İbadet Yaptılar

Kaçırılan Çiftin Köyündeki Kiliseye Saldırı

Diril Ailesi: Ciddi Bir Arama Çalışması Yapılmadı

Süryanilerden Diril Cinayetine Tepki: Av Değiliz

Süryani Kurumlarından Diril Çifti İçin Mektup

Süryaniler Kültürlerinin Kaybolmasından Endişeli

Yoksulların Doktorunu COVİD-19 Nedeniyle Kaybettik

Şimuni Diril Son Yolculuğuna Uğurlandı

70 Gün Sonra Gelen Acı Haber

geri | | ileri
 
 
/ HRANT DİNK'İ ANMA GECESİ YAPILDI
Dink'in bu toprakların dillerinde şarkılarla, türkülerle anıldığı gecede Arundhati Roy "Faşistler her yerde aynı, ama onlar oldukça bizde olacağız"; Rakel Dink "Hepiniz Hrant Dink'e el uzattınız, Hrant Dink oldunuz" dedi.

Aynı günün gecesi, aynı yolda ikinci yürüyüşüm bu. Harbiyeden Osmanbey'e doğru. İlki öğle saatleriydi. Agos'un önüne doğru giderken artık biraz da alışmış olduğum bir acıyla, hüzünle, ama galiba en çok ehlileştirdiğim bir hınçla yürüyordum: Hrant İçin, Adalet İçin.

Gece yürüyüşümse daha yavaş, düşünceli. Biraz önce Hrant Dink'i anma gecesinden çıktım. Başka bir şey hissediyorum bu sefer, kaybın bir araya getirdiği yüzlerce kişinin tuhaf bir şekilde rahatlatan dayanışması, ayağı yere bastıran bir anımsama, doğru dürüst bir yasın ipuçları.

Bu toprakların türlü dillerinin şarkılarıyla, türküleriyle anıldı Hrant Dink o gece. Öldürüldüğü günün, 19 Ocak'ın bir yıl sonrasında Lütfü Kırdar Kongre ve Sergi Sarayı'nın salonunda, yüzlerce kişi bir araya geldi, üzüldü, anımsadı, kızdı, yas tuttu, gülümsedi, küçük sesleriyle şarkılar mırıldandı.

Arada gazeteci Ahmet Tulgar'la burada bulunmanın ne anlama geldiğini konuşuyoruz: "Hepimiz özlem duyuyoruz" diyor. "Bastırmaya çalıştığımız büyük öfkemiz de var. Her şeye rağmen umut arıyoruz." Sonra "Herhalde böyle değişecek. Bunu hissediyorum, birbirimize kenetlendikçe bir şey değişiyor" diyor.


Hint Yazar Arundathi RoyRoy: Faşistler her yerde aynı

Biraz sonra sahneye Arundhati Roy çıkıyor. Türkiye'nin bugününü zehirleyenin 1915 olayları olduğunu dile getiriyor önce. Kısa konuşmasında dünyanın her yerinde faşistlerin, milliyetçilerin aynı olduğunu, "bayrağı, ülkeyi, tanrıyı seviyorum" dediklerini, asıl sevdiklerinin "nefret" olduğunu söylüyor. "Ama onlar oldukça biz de olacağız, bunu unutmasınlar" dedikten sonra "Hrant Dink zene ba" diyor: "Hrant Dink çok yaşa!"

"Adalet gerçekleşmedikçe yasımız kalkmayacak"

Açılışta yazar Markar Esayan Kars'ta hâlâ süren bir geleneği anlattı: Ölümden bir süre sonra komşunun, dostların yası olan eve gidip büyük bir yemek yediklerini, kaybedilenden konuştuklarını, buna "yas kaldırmak" dendiğini. "O bir hakikat anlatıcısı olduğu için öldürüldü. Adalet gerçekleşmedikçe yasımız kalkmış olmayacak" dedi ve umudun ipucunu verdi: "Hrant'ın davasını takip eden bu destek yegane moralimiz olacak."

Gece boyunca Hrant Dink'in yazılarından parçalar, onun için söylenenler okundu, dava tutanaklarından şimdi insanı hem öfkelendiren hem acı acı gülümseten o tuhaf metinler duyuldu. Kardeş Türküler "Bu ülkeye daha çok Hrant Dink'ler, Musa Anter'ler gerek" dediğinde alkış kıyametti. Bütün salon içli göz yaşı döküp Zülfü Livaneli'yle Yiğidim Aslanım söyledi. Erkan Tekin ve Suran Asaduryan duduk üflediklerinde dalıp gittik. Dostlar Korosu'nun seçtiği parça manidardı: Egeli Rumların denizin alıp götürdükleri için arkalarından söylediği şarkı: Talasa. Zeynep Tanbay dansı, "sahnedekinin izleyene geçtiği" zor yakalanır, özel hallerden biriydi.

Yazar Yaşar Kemal de Geceye KatıldıÜmit Kıvanç'ın metnini yazıp çektiği kısa belgesel, Dink'in öldürülüşüne çizilen yolu, dava sürecini, bu ölümün üstünü örtme çabalarını billur gibi berrak anlattı. Sonda Derya Alabora'nın dile getirdiği gibi: Bu memleketin ırkçı katillere, görevlerini onları korumak için kötüye kullananlara ait olmadığını göstermek için Dink cinayeti davasının duruşma günlerinde adalet isteğimizi ete kemiğe büründürmeliyiz.

Gecenin sonunda esaslı sözü yine Rakel Dink söyleyiverdi: "Keşke sahneye adımla çağrışmasaydım. Kimse öyle çağrılmadı çünkü. Bu gece herkes Hrant Dink'e elini uzattı; hepiniz burada Hrant Dink oldunuz." Önde Yaşar Kemal büyük gülümsemesiyle dinliyordu.

O görüntü...

Bir de o görüntü. Aklımdan gitmeyen. O rezil davada yargılanmasının ardından Almanya'da kendisine verilen ödülün törenindeki Hrant Dink. Teşekkür ettikten, 1915'te Avrupa'nın, Almanya'nın rolünün düşünülmesi gerektiğini, çarenin bugünü kurmaktan, Türkiye'ye ve Ermenistan'a yardımcı olmaktan geçtiğini söyledikten, "Açalım o kilidi" dedikten sonra... Ansızın, sahneden inerken kürsüde unuttuğu ödülünü yeniden sahneye koşturup kucağına alan, alkışların sevecen kahkahaların arasında çocuk gibi gülümseyerek merdivenlerden inen Hrant Dink'in görüntüsü.
Esayan bir yerde haklıydı. Bu yas, adalet gerçekleşmedikçe hiçbir zaman kalkmış olmayacak. Ama bu gecenin bir büyük işlevi varsa da, bize doğru dürüst, insanca, içten bir anımsamayla, yaşayarak yas tutmanın, bunun da yaşamın ta kendisini beslemesinin mümkün olduğunu göstermesiydi. Çok yaşa sen Hrant.

HRant'ın Eşi Rakel Dinç Gecede Bir Konuşma Yaptı* Hrant Dink'i anma gecesini, adlarını tek tek öne çıkarmayan büyük bir gönüllü grup, Hrant Dink'in adalet isteyen, bu ülkede barış, demokrasi isteyen dostları kotardı. Hepsinin ellerine sağlık.

Gecede sahne alanlar: 45'lik Şarkılar, Aynur, Bartev, Bennu Yıldırımlar, Birol Topaloğlu, BGST Dansçıları, Çıplak Ayaklar Kumpanyası, Dostlar Korosu, Erkan Oğur, Hayko Cepkin, İsmail Hakkı Demircioğlu, Kardeş Türküler, Lale Mansur, Lusavoriç Korosu, Mahir Günşiray, Metin & Kemal Kahraman, Michael Ellison, Nişan Şirinyan, Sahakyan Korosu, Sayat Nova Korosu, Suren Asaduryan, Tiyatro Boğaziçi, Zeynep Tanbay, Zülfü Livaneli.

Rakel Dink'in Konuşmasının Tam Metni: Adalet Cesaret İster

Rakel Dink, eşi Hrant Dink'in öldürülüşünün birinci yıldönümünde, 19 Ocak 2008'de, Agos gazetesinin önünde toplanan binlerce kişiye seslendi. Aşağıda Rakel Dink'in konuşmasının tam metnini yayınlıyoruz...

Sevgili kardeşlerim, Ne demişti eşim hayattayken "Önce gelin şu lirik yalnızlığımızı paylaşalım başta! Beni gömmeye değil yaşatmaya gelişinizin ilk töreni olacak bu. Bırakın ağlaşmayı... Yoklayın yüreklerinizi... Aranızdan ayrıldığını sandığınız yürek çırpıntılarımı orada duymuyor musunuz?"

Bir yıl sonra onu yaşamak için yine buradayız. Burada, yani onun kanını suyla sabunla temizlemeye çalıştıkları kaldırımdayız. Bu kaldırım bu şekilde temizlenebilir mi, unutturulabilir mi, üstü örtülebilir mi kardeşlerim? Bu ancak ve ancak vicdanların oynamasıyla, kanları dökenlerin pişmanlık ve ikrar ve af dilemeleriyle mümkün olabilir. Yoksa Kelam'daki Habil'in kanının susmadığı gibi, dökülen hiçbir kan ve bu kaldırıma dökülen kan susmayacaktır.
O kan bir yıldır hiç susmadı kardeşlerim. Çünkü kanın sesi ancak adaletle susar. İşte bugün sizler de adalet için buradasınız. Sessizliğinizde adalet çığlığı duyuluyor.

Peki adalet nasıl yerini bulacak? Geçen bir yıl içinde adalet adına ne gördük? Katilimizin eline ülkenin bayrağını verip poster çektirenlere ülkemin adaleti ne yaptı? Sadece görüntüleri basına verenlere dava açtı.
Stadyumlarda "Hepimiz Ogün'üz" diye bağıranlara, katlinden sonra onu hain ilan eden devlet görevlilerine ne yaptı ülkemin adaleti?

Telefonda "Tek farklılık kaçmayacaktı ama bu kaçtı" diyen ve kimin öldüreceğini bilen Emniyetçilere ne yaptı ülkemin adaleti? Daha katil yakalanmadan silahın markasına kadar bilen jandarmalara ne yaptı ülkemin adaleti?
Cinayet planları yapılan ocaklara ne yaptı ülkemin adaleti? Eşime haddini bildirmeye çalışan vali yardımcısı ve sözde yakınlarına ne yaptı ülkemin adaleti?

Diyorlar ki "301'den kim hapse girmiş." Ben de diyorum ki "Keşke çutağımı yaşatsalardı da hapiste olsaydı." Çünkü yaşatsalardı bugün gerçekten 301'den hapisteki üçüncü ayı olacaktı.

Evet kardeşlerim, bugün adalet istediğimiz için buradayız. Daha kimler bıçaklandı, kaçırıldı ve daha kaç ölüm... Sayısı yok. Elbette acılı yüreklerin de sayısı yok. Ama kimler cesaret bulacak da, onun dediği gibi, terörün gücü ve gücün terörüne karşı gelecek. Kimler karşı gelecekler.

Çutagımın dediği gibi: "Uğruna ölünesi davaları, uğruna yaşanası davalara dönüştürmedikçe, belli ki bu tür vahşetler daha çok yaşanacak." Bizi acılarda akraba ettiler.

Maalesef yas da kardeşlik de bugün cesaret istiyor, ama asıl, yaşamak cesaret ister. Umut cesaret ister. Adalet cesaret ister.

Güncelleme Tarihi:20 Ocak 2008

Haber ve Fotoğraflar: Bianet Haber Merkezi, Tolga KORKUT

 
   

   


© Copyright 2008 www.suryaniler.com
tasarım: Web Tasarım