Türkiye'deki farklı kimliklere bakışı değerlendirmek için yapılan anketin sonucu toplumdaki hoşgörüsüzlüğü gözler önüne seriyor. 1108 kişiyle yapılan ankete göre
yüzde 57 ateist,
yüzde 42 Yahudi,
yüzde 35 Hıristiyanlarla komşu olmak istemiyor Ankete katılanların çoğunluğu gayrimüslimlerin toplumdan dışlandığını ve inançlarını özgürce yaşayamadıklarını da düşünüyor. Yine de ordu, yargı, MİT gibi kurumlarda çalışmalarına katılımcıların yarıdan fazlası karşı çıkıyor.
Avrupa Birliği’nin finansal desteğiyle Türk-Musevi Cemaati tarafından yaptırılan “
Farklı Kimliklere ve Yahudiliğe Bakış Algı Araştırması sonuçları” Neve Şalom Sinagogu Kültür Merkezi’nde açıklandı.
İsrail’e tepkiler, Türkiye’deki Yahudilerin durumunu olumsuz etkilemiş. Katılımcıların yüzde 76’sı, ‘Yahudiler hakkında bilgi sahibi değilim’ diyor ancak Yahudi komşu istemeyenlerin oranı yüzde 42
Türkiye’nin 11 Eylül’ü diye adlandırılan 15 Kasım 2003 tarihli saldırılarda, El Kaide’nin hedef aldığı Beyoğlu’ndaki Neve Şalom Sinagogu Kültür Merkezi’nde dün Avrupa Birliği tarafından finanse edilen, “Farklı Kimliklere ve Yahudiliğe Bakış Algı Araştırması” sonuçlarının açıklandığı toplantıyı izledik.
Patlayıcı yüklü bir kamyonetin havaya uçurulması sonucu yaşamlarını yitiren “terör kurbanları” sinagogun giriş salonundaki plaketlerle anılmakta. Şişli Beth İsrael Sinagogu önünde gerçekleşen eşzamanlı saldırılarda 24 masum insan öldürülmüştü. İsimlere bakarken, 25 kişinin katledildiği 6 Eylül 1986 tarihli gazete manşetlerini gördük.Galata çevresindeki Yahudi kültürünün Osmanlı tarihinde 5 yüzyıla uzanan izleri var.
Yahudi karşıtlığı yükseliyor
İstanbul’da yaşayan topluluğun giderek azaldığı, “güvenlik” gerekçelerinin zorladığı ve kapanma içine girdiği bir gerçek. Öte yandan, Neve Şalom (Barış Vahası) Sinagogu dünkü toplantıyı izleyen Viki Habif’in anlattığı gibi, “babalarının kolunda gelin giden” kızların evlilik mekânı olarak hep güzel anılarla süslü.
Soykırıma uğramış bir ulus için İstanbul, Nazi Almanyası’ndan kaçışta güvenli bir liman olmuş.
Ancak son dönemde İsrail’in Ortadoğu politikası, Filistin’e karşı uyguladığı şiddet ve Gazze’de binden fazla insanın ölümüne yol açan saldırılar nedeniyle Türkiye’de de Yahudi karşıtlığında (Antisemitizm) hissedilir bir yükseliş var.
“Yahudiliğe Bakış Araştırması” biraz da toplumdaki değişen algıları ölçmeye dönük bir araştırma. Bir tür “Yahudi Açılımı” niteliğinde.
Frekans Araştırma Şirketi tarafından 18 Mayıs-18 Haziran 2009 tarihleri arasında Türkiye genelinde 1108 kişiyle telefonla görüşülerek yapılmış. Araştırma sonuçlarında, Gazze saldırısı kadar Başbakan Erdoğan’ın Davos’taki ünlü “One minute” çıkışının izlerini bulmak da mümkün. Üniversitelerce yapılan “değerler” araştırmalarında da çıktığı gibi, Türkiye insanının farklı olana, “öteki”ne yönelik hoşgörü eşiği giderek düşüyor. Farklı kimlikler hakkında bilgi sahibi olmasalar da tepkililer!
Örneğin, telefonla araştırmaya katılanların yüzde 74-76’sı, Yahudiler, Rumlar, Ermeniler hakkında bilgi sahibi olmadıklarını söylemekle birlikte, “Komşu olmak ister misiniz?” şeklindeki soruya (Yahudiler özelinde) yüzde 42 oranında “İstemezdim” diye yanıt veriyor. Bu oran Hıristiyan azınlıklar için yüzde 35 seviyesinde. Toplumun üçte biri azınlıklarla birlikte yaşamak istemiyor gibi bir sonuç çıkıyor.
Tehlikeli bir tırmanış
Neyse ki bu oran diğer kimlikleri kabul edip “Sadece Yahudi komşu istemem” şeklindeki bir soru seti içinde yüzde 1.6’ya düşüyor. Sadece Hıristiyan ya da sadece farklı bir mezhep istemezdim diyenlerin oranı da yüzde 1’ler dolayında.
Güvensizlik, farklı kimliklere karşı hoşgörüsüzlük eğilimi “tehlikeli” biçimde yükseliyor. İsrail-Filistin çatışmasının Türkiye’deki Yahudilere bakıştaki olumsuz etkisi yüzde 65.Çağlayan Işık’ın açıkladığı araştırma sonuçları Radikal gazetesi Genel Yönetmeni İsmet Berkan’ın yönettiği panelde tartışıldı. Bahçeşehir Üniversitesi’nden Prof. Nilüfer Narlı, Boğaziçi’nden Prof. Hakan Yılmaz, Yeditepe Üniversitesi’nden Prof. Akile Gürsoy sonuçları yorumladılar.
Sosyolog Nilüfer Narlı, “öteki”leştirmeye dönük önyargıların “antisemitizm” örneğinde “düşmanlık hatta şeytanlık” boyutuna taşındığını ve tüm kötülüklerin havale edildiği “insandışılaştırma” gibi bir tehlikenin ortaya çıktığını anlattı.
Hakan Yılmaz da “Bir Osmanlı miti yaratıp, orada hoşgörü vardı demek yerine modern çağın gereklerine uygun biçimde Türkiye’nin ayrımcılık sorunlarıyla yüzleşmesi” gerektiğini anlattı.
Akile Gürsoy, cumhuriyetin ilk 25 yılında Meclis’te 17 azınlık milletvekili varken, sonraki 60 yılda sadece 1 milletvekili bulunmasına, DP’den giren tek milletvekilinin de Yassıada’da yargılanırken, “Nazilere onca kurban vermiş bir cemaetten geliyorum, diktaya nasıl destek veririm?” diye savunma yapmasına dikkati çekti. Meclis’te bugün de azınlıklar açısından bir “temsil adaleti” olmadığını söyledi.
Toplantıyı düzenleyen Türk Musevi Cemaati Başkanı Silviyo Ovadya, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan ve yüzlerce yıldır bu topraklarda yaşayan Yahudilerin eşit yurttaşlar olarak özel bir hak, imtiyaz ve açılım peşinde olmadıklarını ifade ederken, “Lozan bile bu anlamda bir yüktür” diye konuştu.
Ve diğer rakamlar:Frekans Araştırma şirketi tarafından 18 Mayıs-18 Haziran 2009 tarihleri arasında 1108 kişiyle telefonla görüşülerek yapılan çalışmadan ilginç sonuçlar çıktı. “Sizce Yahudiler Türkiye Cumhuriyeti’ne kendilerini ne kadar bağlı hissediyorlar?” sorusuna ankete katılanların yüzde 15’i ‘bağlı’, yüzde 48’i ‘bağlı değil’ yanıtı verdi. Çeşitli dinlere mensup insanlar hakkında 3 alanda 0 ile 10 arası puan verilmesi istendiğinde, Yahudilerin güvenilirlikleri için 3.6, çalışkanlıkları için 6.8, insana verdikleri değer için de 4.7 puanlık bir ortalama çıktı. Müslümanlar için ise bu oranlar sırasıyla 7.5, 6.7 ve 7.6. Ankete katılanların yüzde 80’i, İsrail’in Ortadoğu’da çatışma ortamını körüklediğini düşünüyor. Yüzde 65’lik bir kesim de, Filistin hükümetinin politikalarını yanlış buluyor.
Kaynak ve Fotoğraflar: Milliyet, Derya Sazak ; Güncelleme Tarihi: 30 Eylül 2009
Not: Araştırma ile daha geniş verileri Radikal Gazetesinde bulabilirsiniz.