Birkaç hafta önce Evrensel gazetesinde AKP milletvekili Süleyman Çelebi ile bir söyleşi yayınlandı (Evrensel, 23/12/2008 AKP’li vekil: Süryaniler duygu sömürüsü yapıyor haberi). Süleyman Çelebi bu yazıda Mor Gabriel hakkında dava açan köylerin kendisine ait olduğunu, taraflar arasında aracı olmak istediğini belirtirken aynı zamanda Süryanilerin
keyiflerinden yurtdışına göç ettiklerini de iddia etmektedir.
Herşeyden önce,
Süleyman Çelebi bir aşiret reisidir ve Milletvekili oduktan sonra da bu reisliği devam ediyor. Mor Gabriel’e karşı dava açan köylüler de Evrensel’de yayınlanan kendi iddiasına göre onun aşiretine aittirler. Aşiret sisteminde aşiret üyeleri, aşiret reisinin bilgisi dışında hiçbir şey yapamazlar
Yayvantepe (
Kartmın) muhtarı İsmail Erkan da bunları Roj TV ye 27 Ocak tarihinde yaptığı açıklamada “Suleyman Çelebi aşiretimizin reisidir ve
o isterse bu düğüm çözülür” derken de Çözüm adresinin AKP li Çelebi olduğu mesajını vermiştir
Durum böyle iken hangi aracılıktan bahsediyor. Aişret reisi olarak istediği her an bu haksız davaları durdurma imkanı vardır.
Süleyman Çelebi Süryanileri duygu sömürüsü yapmakla suçlarken kendi aşiretine ait muhtarların yaptığı dini sömürüyü görmezden geliyor. Davalar dışardan dini inançlar körüklenerek, daha önceki 1915'te olduğu gibi bir cihad havası yaratılarak sürdürülüyor. 1600 yıllık tarihe sahip manastırın bir mescid üzerine inşa edildiği iddia edilerek müslüman halkın bölgedeki bir avuç Hıristiyana karşı bağnaz duyguları körüklenip burdaki halklar birbirine düşürülmek isteniyor
Süleyman Çelebi Süryani halkının bölgede uğradığı soykırımları çok iyi bildiği halde Süryani halkının keyfinden göç ettiğini iddia etmektedir. Bununla Süryani halkına karşı işlenen tüm cinayetleri bilinç altına mı itmeye çalışıyor?
Ortaokul tahsilini Midyat’ta İbrahim Kahraman adlı bir Süryani ailenin evinde ücretsiz kalarak tamamlayan Süleyman Çelebi bölgede vuku bulan tüm olaylar hakkında bilgi sahibidir. Süryanilerin zorla, tüm baskı yöntemleri kullanılarak bilinçli bir şekilde topraklarından göçettirildiklerini de çok iyi bilenlerdendir. Bu konuda birçok belgeler mevcuttur. Mor Gabriele karşı açılan bu haksız davalar, halen yaşamını her türlü baskıya rağmen kendi anayurdunda devam ettirmek isteyen bir avuç Süryaninin de bölgeyi terketmesinden başka neyi amaçlayabilir?
Bölgeyi Süryaniler’den tamamen temizlemek amacıyla, Seyfo’dan arta kalanlar sistematik bir şekilde tehcirlere ve faili meçhul cinayetlere uğramışlardır. Tarlalarında, bağ ve bahçelerinde, yollarda tek tek öldürülenlerin sayısı onbinleri geçmektedir.
Süleyman Çelebi'nin bilgilerini tazelemekte yararlı olduğunu düşündüğümüz birkaç olayı aşağıda anlatmaya çalışacağız.
1967 yılında hırsızlar Mor Gabriel’in duvarlarını delerek içeri girip bazı değerli kitapları çaldılar. Kitaplar hırsızlar için hiçbir değer taşımadığı halde onları para karşılığında tekrar Mor Gabriele teslim eden Süleyman Çelebi’nin amcası Hüseyin Çelebi’den başkası değildi. Hırsızlar ise hiçbir zaman mahkeme önüne çıkarılmış değiller. Aradan epey süre geçmeden hırsızlar tekrar Mor Gabriel’i bu sefer silahlı olarak gündüz ortasında soymak istediler. Bu olayda o zaman Mor Gabriel’de taş yontmacı olarak çalışan İbrahim Gümüşel soyguncuların kurşunlarıyla hayatını kaybetti ve bu olay da faili meçhul cinayet olarak tarihin tozlu sayfalarına eklendi.
Süleyman Çelebi Mor Gabriel’in neden etrafını duvarlarla ördüğünü sorduğunda, manastırda yaşıyanların Can güvenliğini ve geçmişte yaşanan olumsuz olayların hırsızlara, çapulculara meydan vermeme adına örüldüğünü bilmiyor mu?
Faili meçhul cinayetler hiçbir zaman durmuş değildir. 1976 dan 2006 yılına kadar Türkiye’de 63 Süryani öldürüldü. İstanbul’da 5 kişi Antalya’da 1 kişi, geriye kalan 57 kişi ise Turabdin’de faili meçhul cinayetlere eklenmeye devam etti. Turabdin’deki bugünkü Süryanilerin tüm nüfusu 3000 kişiyi geçmez. Cinayetlerin bütün Süryani nufüsuna oranı yaklaşık yüzde ikiyi bulmaktadır. Bu Türkiye’nin tüm nufüsuna oranla 1.400.000 kişiye ve yılda 46.000 kişiye tekabül etmektedir. Türkiye’de her yıl 46.000 kişi faili meçhul cinayetlere eklenirse kiyametler kopar, ama bunlar Süryaniler’e has kaldıkça kimsenin kılı kıpırdamaz. Bölge milletvekili için de bu olaylar hiç bir önem taşımaz. Bu olayların gün yüzüne çıkarılmasında yardımcı olmak yerine Süryanilerin keyiflerinden göç ettiğini iddia ederek sorunu tamamıyle göz ardı ediyor. Faili meçhul cinayetleri görmezden gelen Sulayman Çelebi acaba neden bu cinayatlerin aydınlanmasını istemiyor? Ucu kendi aşiretine dokunur diye mi korkuyor? Yada ekonomik ve siyasi rantı elden gider diye mi?
Süryaniler kendi mallarını da ancak etrafa rüşvet yağdırarak ellerinde tutmaktalar. Aşiret reisleri, köy koruyucuları, her türlü çapulcu Süryani mallarına istediği zaman el koyabilir ve Süryaniler bu malları geri alabilmek için rüşvet vermek zorundadırlar. Sare köyünü köy koruyucularından geri alabilmek ancak büyük miktarlarda rüşvet ödenerek mümkün olmuştur. 60 lı yıllarda hırsızlardan çalınan Mor Gabriel kitaplarını geri alabilmek için ağalara, aşiret reislerine rüşvet verilmesini gerektiren sistem Türkiye’de maalesef halen sürmektedir.
Yurtdışına göç ettirilen Süryaniler işte bu yukarda sıraladığımız keyiflere sahiptirler. Faili meçhul cinayetlere uğrama keyfi, ağalara, çapulculara mallarını peşkeş verme keyfi ve her gün hakaretlere uğrama keyfi. Süryanilerin ortaokul tahsilini okumasını sağladıkları AKP milletvekili Süleyman Çelebi’nin bahsettiği keyif işte budur. Ötekilere layık görülen keyif.
Süryaniler’den bugün Turabdin’de geriye kalan ve sayıları şu anda üçbini bile bulmayan nufüs kültürel değerlerine el konularak göç etmeğe zorlanmaktadır.
Asur Demokratik Örgütü, ADO
İsveç Asur Federasyonu, ARS
Asuri Kildani Suryani Derneği, ACSA, e-mail: ado.swe@gmail.com
Güncelleme Tarihi: 8 Şubat 2009