"Türkiye’de azınlık olmak” anketi halkların birbirine yabancılaştığı günümüzde önemli veriler sunuyor.
Ermeni Yazar
Mıgırdiç Margosyan’ın okurlarıyla yaptığı bir söyleşide gençler gayet de samimi olarak şunu sorarlar: Ermeniler nasıl insanlardır?
Yüzlerce yıl bir arada yaşayan halkaların birbirine bu kadar yabancılaştığı günümüzde, geçtiğimiz aylarda tamamlanan bir anket bu yüzden daha da önem kazanıyor. Ermeni gençlerin oluşturduğu
Nor Zartonk grubunun Agos, TESEV ve Sosyal Araştırmalar Merkezi (SAM) desteği ile İstanbul’da yaşayan Ermeniler arasında yaptığı “Türkiye’de azınlık olmak” anketi tartışılmaya devam ediyor.
Yarısı ülkeyi terk etmek istiyor Cumhuriyet mitinglerini destekleme, AKP’li cumhurbaşkanına karşı çıkma ancak Genelkurmay muhtıralarına da karşı olma eğiliminin gözlemlendiği ankette, Ermeni toplumunun yeteri kadar temsil edilmediği; kilise dışı ve demokratik temsil istendiği eğilimini de gözlemek mümkün. Anket, Ermenilerin kimliklerine sahip çıkmaktan vazgeçmediklerini gösterirken, aktif siyasete katılma oranının düşük olması da dikkat çekiyor. Önemli bir sonuç ise katılanların yarısının imkanı olsa Türkiye’yi terk edeceğini belirtmiş olması.
Tüm bu sonuçların değerlendirilmesi adımlarından biri ise önceki akşam Getronagan Okulundan Yetişenler Derneği’nde düzenlenen panel ile atıldı. Daha önce Agos gazetesinde yayınlanan bir dizi analiz ile değerlendirilen anketi bu kez Bilgi Üniversitesi Öğretim üyeleri Doç. Dr.
Ferhat Kentel ve Ohannes Kılıçdağı yorumladılar.
Ermeni toplumu açısından bir ilk İstanbul Bilgi Üniversitesi Sosyoloji Bölümü Araştırma Görevlisi
Ohannes Kılıçdağı anketteki bazı eksikliklere dikkat çekerken, “Ermeni toplumu açısından bilgi üretmek adına ilk somut girişim” olması nedeniyle çok önemli olduğuna işaret etti.

Anketten, siyasetten uzak duran bir tablo ortaya çıktığını söyleyen Kılıçdağı, bunu “Türkiye Ermeni kimliği ile siyaset yapmanın zor olması”na bağlanabileceğini söyledi. Gelir dağılımı verilerine de değinen Kılıçdağı, ankete katılanların yarısından fazlasının hane gelirinin 2 bin YTL’nin altında görünmesini, “Ermeniler dışarıdan bakanların zannettikleri kadar zengin değillermiş” şeklinde yorumladı.
Kılıçdağı, kendisini milliyetçi olarak tanımlayanların oranının ankette yüzde 5’te kalmasını olumlu gördüğünü dile getirirken Genelkurmay muhtırasına karşı çıkanların oranının yüzde 52 olmasını ise yeterli bulmadı. Kılıçdağı, anketin bir önemli sonucunun ise Ermenilerin hâlâ kimliklerine sahip çıktığını göstermesi olduğuna dikkat çekti. Buna göre, Ermenice konuşma ve Ermeni okuluna gitme, çocuğunu Ermeni okuluna gönderme oranlarındaki yükseklik, diasporada ortaya çıkan Ermeni kültürünü yaşamayan ancak örneğin Haç takarak, sadece sembollerde kimliğini belli eden eğilimden hâlâ uzak.
Hem farklı hem aynı olmak Ermenilerin aynı anda “hem benzemek hem de farklılaşmak” gibi bir durumu yaşadıklarını savunan Doç. Dr. Ferhat Kentel ise bunu baskı karşısında kimliğine sahip çıkan toplumun aynı zamanda Hürriyet gazetesi okumak; darbeler ya da cumhurbaşkanlığı gibi konularda Türkiye’deki genel eğilimlere benzer özellikler göstermesi; genç neslin Türkçe konuşurken Ermeniceden kaynaklı aksanın giderek kaybolması olarak açıkladı.
Kentel, “Bu, ben hem farklıyım bunu kabul et, hem de aynıyım bunu da kabul et demek. Bu ikisinin aynı anda yürümesi çelişkili görünse de aslında kendi başına bir direniş de içeriyor. Benzemek ve farklılaşmanın bir arada talep edilmesi kendi başına bir siyasettir. Ankette Ermeniler siyasetle ilgilenmiyorlar gibi çıkıyor ama hayır ilgileniyorlar. Türkiye’de Ermeni olmanın kendisi bizzat siyasidir zaten” dedi.
Güncelleme Tarihi: 27 Kasım 2007
Haber ve Fotoğraf: Evrensel Gazetesi, Elif Görgü