Yıllardan beri susma ve gizlenme yolunu seçmiş Türkiye azınlıkları artık taleplerini ve güncel olaylara ilişkin yorumlarını duyurabilmek için seslerini çıkarıyor. Özellikle azınlık gençlerinin yoğun bir asimilasyonla karşı karşıya olduğu bu günlerde bir grup Ermeni ve Süryani genci, kültürlerini anlatabilmek ve Türkiye'deki varlıklarını değerlendirmek için radyo programı yapıyorlar.
Kültürleri benzer iki halkın bireyleri olan Süryani ve Ermeni gençler, yaptıkları programla bugüne kadar pek de alışık olunmayan bir olaya imza atıyorlar. Belirli bir zaman öncesine kadar söylenemeyen Ermeni ve Süryani sözcükleri, program süresince yayınlanan Ermenice ve Süryanice ezgilerle Anadolu ve Mezopotamya'nın kadim halklarını tanıtıyor. 2002 yılında açılacağı bildirilen Ermenice radyonun çalışmalarıyla başlayan radyoculuk istekleri
Sasonlu Alex'i,
Sinoplu Sayat'ı bir arayışa iter. 2006 yılı ortalarında seslerini duyurma isteğinde olan
Alex ve
Sayat, internet radyoculuğuna el atmak üzereyken,
Yaşam Radyo içerisinde seslerini duyurabileceklerini öğrenirler. Yoğun çalışmalar ardından planlanan program içeriği ardından ilk yayına başlanır. İlk programlardaki heyecan yerini zamanla profesyonelliğe bırakırken, kültürlerin iç içe geçtiği Türkiye toplumlarını daha bir cesaretlenerek anlatmaya devam eder.
Programın adı
Programın adına Ermenice aşure anlamına gelen 'Anuşabur'. Program yapımcıları bunu 'çokkültürlülük' kavramına bağlıyorlar. Anuşabur'la bugüne kadar nesne durumunda olan azınlıkların, yanlış anlatılmış toplumların artık kendilerini ifade etmeleri gerektiğini düşünüyorlar.
Süryanice bir ses 'Şlomo'
Anuşabur ekibine bu dönem bir de Süryani katılmış. Mardinli bir Süryani olan Zeki, sözlerine Lozan'da azınlık konumunda sayılan Süryanilerin azınlıkların haklarına sahip olmadığını, bunun hala çözülmemiş bir konu olduğunu belirterek başlıyor. Eğitim ve diğer haklarının olmadığını belirten Zeki, radyoda kendini anlatabilmek ve halklar arasında yaratılan önyargıları biraz olsun kırabilmek için Anuşabur'a sesini kattığını söylüyor. Göçler ardından kalanların son temsilcilerinden olan Zeki, Süryani halkını anlatırken istemsiz olarak bin yıllar öncesine giderek bugün parça parça edilmiş bir tarihi cümlelerine sığdırıyor. Adı gibi kültürlerin aşuresi niteliğinde olan program 1980'li yıllardan sonra hızlanarak devam eden asimilasyon ve apolitizasyon politikalarının boşa çıktığını bir kez daha anlatırken, program sunucularının belirttiği ortak şiar olan 'halkların kardeşliği'ni bir kez daha kanıtlarcasına ezgilere eşlik eden Kürtçe stranlarla özgür, barış ve kardeşlik dolu geleceğe atılan adımların ne kadar yerinde olduğunu gösteriyor. Anuşabur programı her salı saat 20.00'de Yaşam Radyo'da (internet ortamında da) dinlenebilir.
Güncelleme Tarihi:1 Kasım 2006
Haber ve Fotoğraf: Gündem Gazetesi , Jiyan Akbay