Toplumun bütün bireylerinin, temel insan hakları ve özgürlükleri doğrultusunda demokratik, laik, bilimsel ve parasız eğitim görmesini, bireylerin anadillerinde öğrenim görmesini ve kültürlerini geliştirmesini savunur” Genelkurmay'ın girişimiyle Eğitim-Sen tüzüğünde yer alan anadilde eğitim ile ilgili bu ifade gerekçe gösterilerek Haziran 2004'te sendika hakkında
kapatma davası açılmıştı. Dava ilk olarak
Ankara 2. İş Mahkemesi'nde görüşüldü ve kapatma istemi
reddedildi. Mahkeme ret kararını verirken şu gerekçeleri kullanıyordu:
“Resmi dil dışında resmi olmayan bir şekilde anadilin öğrenilmesi bize göre hukuka aykırı bir eylem ve davranış değildir. Tam tersine Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin vatandaşlarına sahip çıktığının göstergesidir. Resmi dil dışında bulunan diğer dillerin özel olarak öğrenilmesi engellenmemelidir. Bu durum, ulusal bütünlüğümüzü perçinleyen, pekiştiren, vatandaşlarımızı devlete bağlayan bir köprü olacaktır.”
İş Mahkemesi'nin bu kararı Yargıtay 9. Hukuk Dairesi tarafından 13 gün içinde bozuldu. Ancak yerel mahkeme kararında direnince dava Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nda görüşülmeye başlandı. Hukuk Genel Kurulu 26 Mayıs 2005'te sendikanın kapatılması yönünde oy birliği ile karar aldı: "Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (AİHS) 10. maddesiyle herkese tanınan düşünce ve anlatım özgürlüğü, ulusal güvenlik, toprak bütünlüğü veya kamu düzeninin sağlanması amacıyla yasayla sınırlanabilir. Anayasa'nın değiştirilmesi teklif dahi edilemeyecek 3. maddesinde Türkiye devletinin anadili Türkçe olduğu belirtildiği gibi, eğitim ve öğretim hakkı ve ödevi başlıklı 42. madde 6. fıkrasında 'Türkçe'den başka hiçbir dil, eğitim ve öğretim kurumlarında Türk vatandaşlarına anadilleri olarak okutulamaz ve öğretilemez', 66. maddesinde 'Türk devletine vatandaşlık bağıyla bağlı
olan herkes Türk'tür' düzenlemelerine yer verilmiştir.
Anayasa'nın açıklanan hükümleri ulusal güvenliğin, kamu emniyetinin korunması, kamu düzenin sağlanması amacıyla demokratik bir toplumda zorunlu bir tedbir olarak ülke bütünlüğüne karşı eylemleri önlemek için düzenlenmiştir.
Bu düzenlemeler AİHS'nin 10 ve 11. maddeleriyle de uyumludur. Üyelerinin ortak ekonomik ve sosyal menfaatlerini korumaktan başka amacı olmayacak sendikanın tüzüğündeki bu düzenlemenin kelime değişimi yapılarak da olsa ısrarla devam ettirilmesi dikkat çekici olup, gerçek amaç dışına çıkıldığını göstermektedir. Tüzükteki, 'bireylerin anadillerinde öğrenim görmesini savunur' sözcükleri, Anayasa'nın 3. ve Kamu Sendikaları Kanunu'nun 30. maddesi hükümlerine aykırı olduğundan sendikanın kapatılmasına karar vermek gerekir."
Kurulun verdiği karar mahkemeleri bağlayıcı ve bu alanda verilen ilk karar olması nedeniyle de içtihat niteliği taşıyor. Bu nedenle, bozma üzerine dosyayı yeniden ele alacak olan iş mahkemesinin karara direnme hakkı bulunmuyor. Bu gelişmelere karşısında Eğitim-Sen Genel Başkanı Alaaddin Dinçer Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne (AİHM) başvurup, ihtiyati tedbir isteyeceklerini açıkladı.
Kapatma kararı açıklandıktan sonra Eğitim-Senliler kararı protesto eden geniş katılımlı eylemler düzenliyor. Bunların en sonuncusu (5 Haziran 2005) İstanbul, İzmir ve Diyarbakır'da düzenlenen “Örgütlü Toplum ve Demokratik Türkiye için Susmayacağız” mitingleriydi. Site ekibi olarak örgütlü toplum ve demokratik Türkiye'nin önünde ciddi bir engel olarak gördüğümüz bu kapatma kararının karşısında Eğitim-Sen'i destekliyor ve diyoruz ki: “ANADİL BÖLMEZ BÜTÜNLEŞTİRİR”
Haber: Renkler Solmasın Kültürler Kaybolmasın
Güncelleme Tarihi: 6 Haziran 2005