HABERLER
Haber Arşivi
1.Uluslararası Turabdin Sempzoyumu Yapılıyor

Yazarımız Yusuf Beğtaş'a Onur Ödülü

Süryaniler Mor Gabriel'de Buluştu

Site Yazarımızın Kitap İmzalama Etkinliği

Hakkari'de Kiliseyi Temizleyip İbadet Yaptılar

Kaçırılan Çiftin Köyündeki Kiliseye Saldırı

Diril Ailesi: Ciddi Bir Arama Çalışması Yapılmadı

Süryanilerden Diril Cinayetine Tepki: Av Değiliz

Süryani Kurumlarından Diril Çifti İçin Mektup

Süryaniler Kültürlerinin Kaybolmasından Endişeli

Yoksulların Doktorunu COVİD-19 Nedeniyle Kaybettik

Şimuni Diril Son Yolculuğuna Uğurlandı

70 Gün Sonra Gelen Acı Haber

Türkiye'de Yaşayan Süryaniler Tedirgin

Kayıp Çiftin Kaçırılmalarından Şüpheleniliyor

geri | | ileri
 
 
/ AZINLIK OKULLARINDAKİ SORUNLAR ÇÖZÜM BEKLİYOR

Tarih Vakfı'nın ‘Geçmişten Günümüze Azınlık Okulları Sorunlar ve Çözüm Önerileri’ raporu üç cilt halinde kitaplaştı. Raporun yazarları Somel ve Kaya ile Paylan ve Vasiliadis sorunları ve çözüm önerilerini anlattı.

Global Dialogue desteği ile yürütülen proje çerçevesinde toplam üç ciltlik rapor yayımlandı. Uluslararası insan hakları hukuku alanında uzman Nurcan Kaya tarafından kaleme alınan ana raporun tarihi arkaplanını Yrd. Doç. Dr. Selçuk Akşin Somel yazdı.

Rapor, Türkiye’deki ‘azınlık’ okullarının geçmişten günümüze süregelen sorunlarını görünür kılmayı, Türkiye toplumunda insan haklarına, kültürel haklara saygılı, demokratik bir eğitim anlayışının yerleşmesini ve buna ilişkin tartışmaların demokratik bir zeminde yapılabilmesini kolaylaştırmayı; Türkiye Cumhuriyeti yurttaşlık kimliğinin ayrımcı içeriklerden arınmasına katkıda bulunmayı amaçlıyor. 19. yüzyıldan 20. yüzyıl başlarına kadar Osmanlı Devleti’ndeki Ermeni, Rum ve Musevi okullarının durumlarını eğitimin merkezileşmesi ve modernleşmesi çerçevesinde ele alan çalışma, 20. yüzyılın başlarından itibaren, özellikle Tevhidi Tedrisat Kanunu’ndan (1924) günümüze azınlık okullarının yaşadığı sorunlar ve çözüm önerilerini içeriyor.

Toplantıda söz alan Selçuk Akşin Somel Osmanlı’nın yüzde 40’nın gayrimüslim nüfus olmasına rağmen, gayrimüslim eğitim kurumlarının Osmanlı eğitiminin içinde yer almadığına, Osmanlı İmparatorluğunun dağılması sorasında gayrimüslim okullarının 5. Kol olarak görüldüğüne dikkat çekti.

‘Fitne-fesat yuvası’

Ana raporun yazarı Nurcan Kaya kapsamlı sunumunda birçok önemli noktaya dikkat çekti. Osmanlı İmparatorluğu döneminde gayrimüslimlerin kendi okullarının bugünkü duruma göre önemli düzeyde bir özerklikten yararlandığını belirten Kaya, 1894 yılında 6 bin 437 gayrimüslim okulunun bulunduğunu ifade etti.

Kaya, Cumhuriyet kurulurken ve cumhuriyet döneminde azınlık okullarına olan bakışın fesat yuvası gibi olduğunu ve günümüzde bazen bu gibi algılara rastlandığını ifade etti. Bu algının azınlık okullarını sıkı bir teftişe tabi tutulmasına yol açtığını dile getiren Kaya çeşitli çarpıcı örnekler sundu:

“Rum okulunda disiplin denetimi yapan müfettiş ‘Disiplin raporu neden yok’ diyor. Müdür de ‘Zaten birkaç kişilik okul hadise yok’ diyor. Müfettiş de ‘Yoksa da yaratacaksınız’ diyor. Yine başka bir müfettiş, denetim sırasında okul kömürlüğünde çubukla bir şeyler arıyor.”

Azınlık okullarına sıkı teftişin Türk müdür başyardımcısı pozisyonuyla vücut bulduğunu belirten Kaya,  iki başlılık yaratan müdür başyardımcılığı pozisyonunun kaldırılması gerektiğine değindi:

“Bir başmüdür Rum okulunda öğrencileri çağırıp ‘Atatürk, Türkiye, Yunanistan hakkında ne düşünüyorsunuz?’ diye sorup, sonunda yüksek sesle Türk ulusuna sadık olduğunu onaylıyorum diyerek kayıt altına almış, bu oldukça rencide edici bir tavır.”

Kaya, mütekabiliyet politikasına son verilerek azınlık okullarının Lozan Antlaşması uyarınca devlet bütçesinden pay alması gerektiğini ve anadilinde eğitimi sağlamanın, öğretmen yetiştirmenin ve materyal sağlamanın devletin yükümlülüğünde olduğunu belirtti.

‘Karar verici Ermeni kurumları olmalı’

Projenin danışma kurulunda yer alan ve okul temsilciliği yapan Garabet Paylan azınlık okullarının kan kaybettiğine dikkat çekerek geçmişte Ermeni olmayan azınlıkların ve hatta Osmanlı döneminde Müslümanların da azınlık okullarında okuyabildiklerine değinip bu hakkın 1950’lerde azınlık okullarının elinden alındığını ifade etti:

“Şu an Ermeni okullarında okuyan, Suriye’den, Ermenistan’dan birçok Ermeni öğrenci var, Müslümanlaştırılmış Ermeniler de var. Suriye ve Ermenistan’dan gelenler misafir öğrenci statüsünde ve diploma veya karne alma şansları yok. Okullara kimin kaydolacağına eskiden olduğu gibi Ermeni kurumları karar vermeli.”

Öğretmen yetiştirmenin de büyük sorun olduğunu belirten Paylan, üniversitelerin eğitim fakültelerinde Ermenice öğretmeni yetiştirecek bölümlerin açılması gerektiğini vurguladı. Paylan, ayrıca eğitim materyallerin üretimine kamunun da destek sunmasının elzem olduğunu ifade etti.

‘Tevhid-i Tedrisat kanunuyla Lozan’da tanınan haklar buharlaştı’

Projenin danışma kurulunda yer alan Mihail Vasiliadis ise azınlık sorunlarının Lozan’da ele alındığını ve azınlıkların asimilasyona uğramaması için eğitim hakkı tanındığını fakat Tevhid-i Tedrisat kanunuyla bu hakların buharlaştığının altını çizdi.

Rum okullarının demografik sorunu olduğunu da dile getiren Vasiliadis, bu soruna acilen çare bulunmasının gerektiğinin altını çizdi. Vasiliadis mütekabiliyetin de sorun yarattığını ifade ederek “Türkiye Cumhuriyeti vatandaş cumhuriyeti midir? Soydaş veya dindaş cumhuriyeti midir?” diye sordu.

Kaynak: Agos Gazetesi, Güncelleme Tarihi: 20 Eylül 2013 

 
   

   


© Copyright 2008 www.suryaniler.com
tasarım: Web Tasarım