Mirasa sahip çıkmak’ genelde değerli bir aydın, düşünür ya da “ Kahramanlık” sıfatıyla bahşedilen insanların ardından söylenir: Bize bıraktığı mirasa sahip çıkacağız, diye ölenin ardında yemin eldir. Bu miras sahibi kişiyi düşünceleri ile ölümsüzleştirmektir de.

Gerçekte, miras nedir, mirasa nasıl sahip çıkılır.

Musa Anter, ya da Kürtlerin amcası Apé Musa, genelde bir Kürt aydını olarak bilinir, ancak geniş ufkuyla ezilenlerden yana bir aydın sıfatı daha çok yakışır kanısındayım. ‘Kürt aydını’ demek yetersiz geliyor. Gerçek aydının Türk’ü Kürd’ü, Frasız’ı olmaz; aydın aydındır. Ezilenden yana olmayan kimseye aydın denilmez. İsterse bir kütüphane dolusu kitapları oksun o yine de aydın değildir.

Aydın kişi, her şeyi ile bulunduğu çağı anlayan, yorumlayan, tavır sahibi olan ve gerektiğinde eylem insanı olandır da. Kitap sahibi olmak, popüler olmak bir yazar olmak da kişiyi aydın yapmıyor. Her şeyden önce tavır sahibi olan ve her zaman halklıdan yana olandır aydın.
Kalemiyle olduğu kadar düşüncesiyle de bir şeyler yapma uğraşısı verendir.

Lenin, Che, Sartre, Gandih… en büyük aydın kişilerdir. Sadece düşünmekle kalmadılar ezilenlerden yana eylem de tavrını da koydular. Gerçek aydın, düşüncesiyle sınırlayıcı olmayan, ezilenlerden yana olan ve eylem sahibi kişidir.

Apé Musa’yı Apé Musa yapan yazdığı yazlarla birlikte tavır sahibi olması ve eylemden asla geri çekilmemesiydi. Yazdıkları yaptıklarının çok az bir kısmıdır. Oğlu Dicle Anter, Musa Anter’in aydın kişiliğini şöyle açıklıyor:


“Musa Anter yalnız yazılarıyla değil günlük yaşamıyla aydın bir kişilikti. Türkiye’de birçok aydın var, ama çoğu masa başı aydını ve halktan uzak. İşte onu aydın yapan halkla olan ilişkisiydi. Herkes ile çok iyi diyalog kurabilen birisi. Karşısındakine değer veren, dinleyen ve ona göre de cevap veren bir insan. Bizim arkadaşlarımız bile onunla sohbet etmekten zevk alırlardı. Kürt insanını çok sevdiği için bilhassa gençlere ve kadınlara çok değer verirdi. Belki de çocukluğunda babasını erken kaybetmesi ve annesine çok bağlı olmasından kaynaklanan bir duygu vardı içinde. Bir aydın olarak gerekli ham maddesini halkla olan ilişkilerinden almış. Kürtlerin yaşadığı topraklarda ki aileleri iyi tanımış onlarla olan ilişkilerini sıcak tutmuştur. İstanbul’a yerleştikten sonra burada ki aydın ve bürokrasi ile ilişkilerini geliştirmiş ve birikimlerini güzel bir şekilde ifade etmiştir. Her şeyden evvel kendisini aydın militan olarak tanımlamak gerekir. Meşhur sözünü biliyorsanız Türkiye’yi ne kadar iyi tanıdığı ortaya çıkar. Haksızlığa tahammülü olmayan bir idealist… Arkadaşı Canip Yıldırım’ın dediği gibi büyük cesaret sahibi… Cesaretine dostu da düşmanı da saygı duyuyordu… Yaşamıyla da çağdaş bir insan… Belki bizleri ihmal etti, ama onu anladıktan sonra saygı duymaktan başka elimizde başka bir şey yoktu. Apé Musa’nın doğduğu yeri gördükten sonra böyle bir insan olmasını öğrenmek onun aydın bir kişiliği ne kadar hak ettiğinin bir kanıtıdır.”

Aydını aydın yapan en temel özelliklerden biri de düşünce zenginliğini yaşadığı toplumdan almasıdır. Çok uzaklara değil kendi yakınını önce anlamaktır. ‘Tercüme’ aydınlar gibi kendisinin dahi idrak etmekte zorlandığı düşüncelerin savunucusu olmadı. Yaşadığı toplumdan ve gerçeklikten aldı düşünce zenginliğini.

Apé Musa, çok iyi bir gazeteceydi Musa Anter adına 15. yıldır verilen ‘Gazetecilik ödülleri’ mirasına sahip çıkmak için yapılıyor. Apé Musa’nın gazetecilik mirasına ne kadar sahip çıkıldığını Dicle Anter’e sorduk:


“Musa Anter birçok kişiye gazeteciliği sevdirmiştir. Köşesinde yazdığı yazılar halk dilini kullandığı için en çok okunan köşe olmuştur. Gazetecilik konusunda bıraktığı mirası bugün bile zor şartlar altında genç kalemler sahiplenmiştir. Kuvvetli mizahını kaleminle birleştirerek herkesin gönlünde önemli bir yer aldığı için onun kalemini kırmak isteyenlere Kürt gazeteciler bu mirasa sahiplenerek cevap olmaya çalışmaktadırlar. Tahmin ederim ki her gazeteci bir gün Ape Musa gibi anılmak ister.”

Kürt gazeteciliği zorluklara rağmen bugün büyük bir mesafe kat etmiştir. Dilin yasaklanması, düşüncenin yeterince özgür olmaması en büyük engeldir Kürt gazeteciliğinin gelişimi önünde. Apé Musa bu zorlukları aşmaya çalışan bir gazeteciydi. 1958’de Diyarbakır’da, ‘İleri Yurt’ gazetesinde dilenci bir kız ile arasında geçen sohbeti Kürtçe yazması. o dönem büyük bir etki yarattı. Savcılık hemen Musa Anter hakkında, yazdığı bu yazıdan dolayı dava açar. Kürt gazeteciliğinin zorluklarını anlatıyor Dilce Anter:


“Kürt gazeteciliğinin tarihi bir geçmişi var. Zor şartlar altında da olsa Kahire’de ilk Kürt gazetesi çıktığından bu yana bugünlere gelindi, ama nasıl gelindi bunu bilmek ve anlamak gerekir. Günümüzün koşullarına bakıldığında milyonlarca insanın yaşadığı bu topraklarda bir tek Kürtçe yayın yapan gazetenin olması düşündürücüdür. Değil gazetecilik Kürtçenin yasak olduğu bir ülkede yaşadığımızı düşünürsek alınan mesafe önemlidir. Eğer dilimizi diğer halklar gibi kullanma şansımız olsaydı gazetecilik konusunda da daha ileriye gidebilirdik. Mesela Kürtçe gazetecilik üniversitesi olsaydı hem Kürtçe dili ve hem de gazetecilik çok farklı bir boyutta gerçekleşirdi. Son zamanlarda teknolojinin ileriye gitmesiyle birlikte gazetecilik de mesafe aldı. Türkiye’de Kürtçe gazetecilik yapmak çok zor hatta Kürtlerin çıkardığı ve Türkçe yayın yapan gazeteler bile davalardan başlarını kaldıramıyorlar. Halen yüzlerce dava dosyası olan gazetemiz var. Bu gazetede bilindiği gibi defalarca kapatıldı.”

Resmi iktidar her zaman aydın düşüncelerden korkmuştur. Ve bir şekilde bunları tasfiye etmiştir. Önce, muhalif bildiği kişiyi yanına almaya çalışır, eğer başarılı olmaza ona fiilen yönelir. Türkiye’de birçok aydın düşünceleri ve muhalif tavırlarından dolayı katledildi. Her ne hikmetse en küçük bir olayda dahi büyük başarı(!) sağlayan yetkililer bu konularda çok atıldırlar. Kimsenin aklına bile gelmeyen, ama satır aralarını iyi(!) okuyan savcılar cinayetin faili olduğunu söyleyenler hakkında en ufak bir girişimde dahi bulunmamaktadır. Dicle Anter bu konudaki görüşlerini şöyle açıklıyor:


“Failleri belli olan cinayetlerin çözümü de bellidir. Ama bu davayı sonuçlandıracak hukuki bir kurum maalesef ülkemizde bulunmamaktadır. Kutlu Savaş’ın raporu ve Aygan’ın açıklamaları bu kadar açıkken bu davanın AİHM e gitmesi Türk Hukuku açısından kara bir lekedir. Azmettiren ve öldüren bellidir cesaretli bir savcı veya hâkim bu davayı sonuçlandırabilir, ama o iradeli şahıslar daha ortaya çıkmadılar. Zaten ülkemizde ki hukuk işleyişi konusunda kamuoyunun bilgisi herkesin malumudur. Türkiye bu gibi cinayetleri çözmediği müddetçe hukuk ve demokrasiden uzak kalır ve barış ortamını da zor yakalar. Bugüne kadar hükümetten bu konu hakkında bir açıklama yok. Kendi ayıbıyla yüzleşemeyenler tarih boyunca ayıplarıyla anılacaklardır.”

ey yüce insan ey yüce yaratılış sana olan minnettarlığımız sana olan saygımız, sana olan sevgimiz hiç bir zaman bitmeyecek hiç bir zaman tükenmeyecek...
çünkü sen kürtlerin pirisin, peygamberisin,atasısın,seni kelimellerle anlatmak yetmnez. kabrinde rahat uyu senden aldığımız bayrağı taşımaktatyız senin verdiğin mücadelenin yılmaz bekçileriyiz, her aldığımız nefes, her attığımız adım senin için atmaktayız. şu kafi dünyada seni bir kez olsun görmek, bir kez olsun elini öpmek için neler feda etmezdim. bu yaz ilk işim mardinde o aziz kabrini ziyaret etmek olcak buda dünyanın en mutlu en bahtiyar insanı olcam.

Yuh be siteyi kürtlerin probaganda aracına çevirdiniz.Arkadaşım aydınlıktan bahsediyorsan insana dair olanından bahset bizlere, kürtlere dair olanı zerre kadar umrumda değil.Lenin den bilmem ne aydınlarından bahsediyorsunuz ama bu insanların ırk sorunu yoktur.Sizler aydınlıktan dem vurup aydından önce kürt kelimesini koymadan geçemeyenlersiniz.Kürt aydınlar,kürt gazeteciler vs..
Sormak isterim kürt arkadaşlarıma böyle ayrılmak zorundamısınız insana dair olan değerlerden?Saygı duyulacak bir aydının etnik kökeniyle aydın vizyonunun ne alakası var?Bir aydın hiç bir zaman etniklik üzerinden var olamaz.Aydın insan faşist değildir.Şövenist değildir.Ayrımcı değildir.Herşeyden önce aydın insan olan ve insani değerleri geliştiren tarafsız, ama düşünceleri hakkında taviz vermeyen insanlık uğruna bir direnişçidir.Kesinlikle bir ırk uğruna mücadele vermez.
Etnik özü onun ürünlerinin süsüdür sadece.Aydın insanların ırkı yoktur bence.Aynı aydınlık erdemlerine ve düşüncelerine sahip binlerce farklı ırkdan insanlar topluluğunun her bireyi ,kendi etnikliğinin peşine düşerse aydın olabilirmi bu grup?Bundan sonrası etnik savaşdan başka bir şey değildir.Ama ne yazık ki memleketimizde insana dair olan tabirlerin önlerine ırklarının adlarını getirebilecek şövenistler çoktur.Bu tutum bireyi aydınlığın mesajını alması ve kendine çıkarım geliştirmesi yerine, bir ön yargıyla tamamen aydınlıktan kendini sakınmasına neden olur.İyi bir sözün veya iyi bir davranışın etnik özü aydınlar için önemli değildir.Eğer önemliyse aydın değildir bu kişi.Önlerine yerleştirdiğimiz ayrımcı kavramlar gereksiz ve caydırıcıdır.Özellikle Kürtler ve Türkler Bu konuda çok aktif.Kendi etnik çatışmalarını aydınlıktan tutunda gazeteciliğe kadar yapmaktalar.Böyle bir toplum aydın olabilirmi?Aydınlığın gereğini yerine getirenilirmi?
1961 yazı ortalrında kübayı düşünebilecek kadar sınırsızdır aydınlık.

baterist senin umurund aolmayabilir.. ama biz umursuyoruz.. frumda bir tek sen ve senin anlayışın yok..
Musa Anterin Kürt olgusu ile anılması seni rahatsız ediyorsa varsın etsin.. hatta fazlası ile etsin. unutma her insan kendi özü ile vardır. aydın kişi demek kendi kalkını-kültürünü yaşatan ve anyı zamanda ezilen tüm halkların yanınd ayer alandır. demogoji yapmayandır yani..

bawer kardesim mirasa konmanin nasil olacagini aklinizca çok iyi anlatmissiniz..benim kanimca mirasa nasil konulur biliyormusunuz? 1..Ermenilerin eski koylerine yerlestikten yillar sonra avrupadaki akrabalarindan çok kuvetli son model bir altin arama dedektoru isteyip buralari terketiklerinde yanlarinda goturemedikleri deyerli esyalarini bulmaktir ermenilerin..2.Turkiye cumhuryetine sizler fatihin torunlarisiniz fatih bir agaci kesenin basini keserdi Suryaniler ormanlari keserken sizler neden onlerin baslarini kesmiyorsunuz demektir..3..Yurdundan kovulmus goce zorlanmis bir ulusun aci kan ve gozyaslarinin uzrine mutlulugunu kurmaktir.

baterist bey bu site kimsenin tekelinde değildir her kes istediği propogandayı yapabilir sanırım böyle bir kısıtlama yoktur. ama nedense kürtlük üzerine bir yazı çıkınca hemen siper alıyorsun sadece tahrik etmekten saldırmaktan başka hiç bişey ypmıyorsunuz bunu kendinize görev olarak almışinız. anlamadığım bişey daha neden bu kürtlük olayında bu kadar kin kusar gibi saldırmaktasın.
inanki bu sözlerin sadece düşmanlığı çoğalmaktadır, bizim uzattığımız eli yumruk olarak sıkmayın.
musa anterin insana dair mücadelenin öğrenmek istyiyorsun musa anterin hatıralarım adlı kitapını okumanı tavsiye ederim , o yüce insanın nasıl bir insan mücadelesini vermiş olduğunu görürüsün.

musa anteri anlamak:türkiye de kürt olmak adına göre değişen bir kavramdır. adın turgut ise cumhurbaşkanı bile olabilirsin örneğin. ama adı şıwan ise sürgün yolları seni bekliyordur.

yaptığın işe göre değişen kavramdır türkiye de kürt olmak. eğer korucuları etrafına toplayıp bölgeyi haraca bağlıyorsan işlediğin onca suçtan sonra bile devlet sana dokunamaz. ama kürtçeyi geliştirmeye çalıştınsa mahkeme yüzü görmeden bir ıssızlıkta devletin kurşunuyla ölüverirsin.

türkiye de kürt olmak oy verdiğin partiye göre değişen bir kavramdır. eğer devlet yanlısı bir partiye oy verdinse su da senindir yol da senindir. ama yok ola ki dtp ye verdin oyunu, bir gece ansızın gelebilirler, evini başına yıkabilirler.

dinlediğin söze göre değişen bir kavramdır türkiye de kürt olmak. eğer ki devlet sana terkedeceksin köyünü diyorsa arkana bile bakmayacaksın. yok ben burada kalacam diye direttin mi, ırzına da geçilir, köyün de taranır, sen de pis bir kurşunla ölüverirsin...

türkiye de kürt olmak, kürt olduğunu söyleyememek, kürtçe konuşamamak, kürtçe şarkı söyleyememek, kürtçe muhalefet edememektir.

Değerli üyemiz, öğrenmek istediğiniz konuyla ilgili cevap anında 09/04/2009 da bizde kayıtlı olan e-postanıza gönderilmiştir.Tekrar kontrol etmeniz rica olunur.

Saygılarımızla;

sayın site ekibi cavapınızı okudum size meail olarak atmak isterdim ama burdaki herkesin görmesini istiyorum...
bu duyarlığınız bu hassayetniz sadece süryaniler üzerinde olmasın kürtler için ve diğerler için olmasını isterim.
peki sorarım size kürtler için yazılan hakaretleri neden silmiyorsunuz bunlar bu sitede mevcuttur halada durmaktadaur örenek olarak ismini vermek istemiyorum kürtlerin yalancı güvenilir olmadığını diğeride kürtlerin oynak denilen yazı neden hala silinmiyor..ki burdan hiç bir millete hakaretlerde bılunmadım o it mevzusu anlasaydın silmesdin çünkü o laf tam bu ülkede türkelrin gözünde kürtlerin nasıl olması gerektiğin anlatan bir laftı.. inşalah bu yazılarımıda silmezsiniz tarafsız olduğuınuzu kanıtlamak için o yazıların silinmesi istiyorum.....